Rusya Federasyonu’na 563 milyon dolar makine ihraç eden Türkiye söz konusu ülkeden sadece 16 milyon dolar ...
Rusya Federasyonu’na 563 milyon dolar makine ihraç eden Türkiye söz konusu ülkeden sadece 16 milyon dolar makine ithal ediyor.
Rusya Federasyonu, zengin doğal gaz ve petrol kaynaklarının yanı sıra; kömür, alüminyum, bakır, demir, elmas, altın, gümüş gibi maden kaynakları ve ormancılık ürünleriyle dünya hammadde ihracatında önde gelen ülkeler arasında yer alıyor. Rusya’nın sahip olduğu doğal kaynakların üretimi, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana artış gösterdi. Dışa bağımlılığın azaltılmasına yönelik alanlarda verimliliğini artıran ülke, çevre kirliliği konusunda da çeşitli önlemler aldı. İki parlamentolu bir başkanlık sistemiyle yönetilen Rusya Federasyonu, hukuki açıdan eşit birimlerin yer aldığı; 21 cumhuriyet (ya da federe cumhuriyet), 46 oblast (Rusya’nın bölgeleri; il), dokuz kray (büyük il), iki federal kent yönetimi (Moskova ve St. Petersburg), bir özerk oblast (özerk il), dört özerk okrug (küçük özerk il) gibi çeşitli federal yapılardan oluşuyor ve bütün bu federal birimler yedi büyük federal okrug birimi içine alınıp bağlanıyor. 143 milyon nüfusa sahip Rusya Federasyonu’nu oluşturan 21 cumhuriyetin, her birinin kendi ayrı anayasası ve devlet başkanı bulunuyor.
RUSYA FEDERASYONU’NUN EKONOMİK YAPISI
Rusya Federasyonu, büyük bir ekonomik gücün temeli olan doğal kaynaklara ve insan gücüne sahip dünyadaki belli başlı ülkelerden biridir. Ülke ihracatından en fazla pay alan ürünler başta petrol ve gaz olmak üzere hammaddelerdir. Makine ve ekipman, tüketim malları, ilaçlar, et, şeker ve yarı işlenmiş metal ürünleriyse en önemli ithal kalemleri olarak öne çıkıyor. Ülkenin ithalatının yaklaşık yüzde 40’ını makine ve ekipman sektörü, yüzde 20’sini ise tarım ve gıda sanayi ürünleri oluşturuyor. İthalatta önemli yer tutan diğer ürün grupları ise kimyasallar ve eczacılık ürünleridir. Rusya’nın sahip olduğu zengin doğal kaynak rezervleri büyük bir şans olmakla beraber ülke ekonomisi açısından bazı sakıncaları da beraberinde getiriyor. Son 10 yıllık süreçte yüksek düzeyde seyreden petrol fiyatları ve elverişli ticaret hadlerinin ülkenin sağladığı güçlü büyümenin itici gücü olduğu düşünülüyor. Ancak yapılan bilimsel çalışmalar uzun vadeli büyüme ve ekonomideki doğal kaynaklara bağımlılık arasında negatif bir korelasyon olduğunu ortaya koyuyor. Bunun nedeni “Dutch Disease - Hollanda Sendromu” olarak adlandırılan, aşırı değerlenmiş döviz kurunun doğal kaynak dışı sektörlerdeki büyümeyi olumsuz etkilemesidir. Ülkenin geniş yüzölçümü; doğal kaynaklar ve iş merkezleri arasında büyük mesafelere neden olduğu için ekonomik olarak bir dezavantaj oluşturuyor. Rusya’daki nehirlerin büyük kısmının doğu-batı yönünde değil de, kuzey-güney yönünde akması denize ulaşımı oldukça zorlaştırdığı için ülkedeki taşımacılık maliyetleri, uluslararası ortalama maliyetlerin yaklaşık üç katıdır. Sovyetler Birliği döneminde uygulanan merkezi planlama nedeniyle tüketim malları ve hizmet sektörlerinin göz ardı edilmesi, söz konusu sektörlerin 1990’lı yıllar boyunca önemli büyüme göstermesine neden oldu. Resmi verilere göre hizmet sektörünün gayrisafi yurt içi hasıladaki payı 1990’larda yüzde 36’nın altındayken, 1995 yılından bu yana yüzde 55-60 arasında seyretti.
Bununla birlikte hizmet ve sanayi sektörü verileri transfer fiyatlandırması uygulamaları nedeniyle gerçekleri tam olarak yansıtmaz Transfer fiyatlandırması, ülkedeki petrol şirketlerinin düşük vergi uygulaması olan bölgelerde tamamı kendilerine ait olmak üzere kurdukları şubelerine ucuz fiyatlardan satış yaptıkları yaygın bir uygulamadır. Hizmet sektöründe faaliyet gösteren bir ticari kuruluş olarak kaydettirilen bu şubeler, petrol ya da gazı pazar fiyatlarından satarak büyük karlar elde eder. Merkezi planlama ve sahip olduğu zengin kaynaklar nedeniyle Rusya’da sanayi sektörü ağır sanayi yönünde gelişti. Yakıt, enerji ve metalürji üretimi toplam sınai üretimin yüzde 35’ten fazlasını oluşturuyor. Elektrik ve gıda üretiminin sınai üretimdeki payının yaklaşık yüzde 25 olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ileri teknoloji ve tüketim malları üretiminin Rus ekonomisinde çok küçük bir payı olduğu ortaya çıkıyor. Tekstil sektörünü de kapsayan hafif sanayide ise sanayi üretimdeki payı çok düşük bir düzeydedir. Rusya Federasyonu genelinde ekonomi, büyük ölçekli sınai işletmelerin hakimiyetindedir. KOBİ’lerin gayrisafi yurt içi hasıladan aldıkları pay yalnızca yüzde 10-15 civarındadır. Bu oran, genellikle gelişmiş pazar ekonomilerinde ve geçiş ekonomilerinde yüzde
50 civarında veya daha da üzerindedir. Küçük ölçekli işletmelerin ekonomide yeterince rol alamamasının en önemli nedenlerinden biri olarak yoğun vergi uygulamaları ve karmaşık hukuki düzenlemeler gösteriliyor. Ülkedeki büyük işletmeler, yüksek düzeyde seyreden uluslararası petrol, metal fiyatları ve bununla birlikte ruble’deki devalüasyon nedeniyle ortaya çıkan girdi maliyetlerindeki düşüş sayesinde gelişti. Rusya’da sanayi üretimi Moskova, St. Petersburg, Yekaterinburg ve Nizhny Novgorod kentlerinde yoğunlaşmıştır. Bu büyük kentler serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini diğer kentlere göre daha iyi yöneterek üretimde çeşitliliği sağlamayı başardı. Tomsk ve Novosibirsk gibi daha küçük kentler Sovyet rejimi tarafından yaratılan sanayi merkezleridir. Sibirya ve ülkenin en doğusundaki bölgeler hala sanayileşmemiş durumdadır. Bu bölgeler ham madde ve enerji üssü konumundadır. Sovyet planlamacıların ölçek ekonomisinin faydalarından yararlanmak üzere yürüttükleri politikalar neticesinde, bir büyük işletme ya da bir grup işletme belirli bir kentin ya da bölgenin tüm yerel ekonomisinin temelini oluşturur.
EKONOMİ POLİTİKALARI
Rusya Federasyonu komünizm sonrası dönemde ekonomik anlamda ciddi bir çöküntüyle karşı karşıya kaldı. Reel gayrisafi yurt içi hasıla 1991 yılında yaklaşık yüzde 12 oranında gerilerken bütçe açığı da gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 26’sına kadar yükseldi.Ekonominin çökmesiyle birlikte de enflasyon üç haneli rakamlara ulaştı. Bu çöküntünün altında yatan belli başlı yapısal sorunlar; eski Doğu Avrupa pazarlarının Doğu Bloku’nun dağılması ile birlikte çözülmesi ve bunun sonucunda arz zincirinin bozulması, mali yardımların kesilmesi nedeniyle tarım sektöründe ortaya çıkan kriz ve kumanda ekonomisi kurallarının, pazar ekonomisi kuralları uygulanmaya başlanmadan terk edilmesi olarak değerlendiriliyor. 1992 yılında pazar ekonomisinin mümkün olduğunca hızla inşa edilebilmesi için bir ekonomik program tasarlayan ülke; üretimdeki düşüşün, mali dengesizliklerdeki genişlemenin ve yapısal reformlardaki yavaş ilerlemenin önüne yeterince geçemedi. 1994 yılında Merkez Bankası tarafından IMF desteği ile sıkı para politikası uygulaması başlatıldı ve enflasyonla mücadeleye dönük bir bütçe kabul edildi. Üç haneli enflasyonla uzun yıllar süren mücadele sonunda Rusya, 1995 yılında bir makro ekonomik istikrar sağlayarak bu durumu 1998 yılı ortalarına dek sürdürmeyi başardı. 1997-98 döneminde Rusya’nın başlıca ihraç mallarının fiyatlarındaki düşüş ve Asya Krizi’nin sonucunda yatırımcıların gelişen pazarlara yatırımlarda çekimser kalmaları, Rus ekonomisi üzerinde güçlü bir dış şok etkisi yarattı. Söz konusu dışsal şok, hızla artan borçlardan ve mikro düzeyde yapısal değişikliklerin eksikliğinden kaynaklanan ekonomik sorunları daha da şiddetlendirdi. Sonuç olarak ruble’nin devalüasyonu ve iç borçların ödenememesiyle karşı karşı-ya kalan ülkede; Ağustos 1998’de ciddi bir ekonomik kriz baş gösterdi. Kriz sonrasında alınan önlemlere, izleyen dönemlerde değişen hükümetler de bağlı kaldı. İhracattan elde edilen gelirler rublenin değerinin düşmesi neticesinde artış gösterdi ve pek çok sektör devalüasyonun sağladığı bu avantajdan yararlanarak ihracata yöneldi. 2000 yılı sonu itibarıyla enflasyon yüzde 20’ye geriledi. Enflasyondaki düşüş eğilimi izleyen yıllarda da devam ederek 2007 yılı başı itibarıyla yüzde 7’nin biraz üzerinde gerçekleşti. Ancak bundan sonraki dönemde aşırı yüksek seyreden enerji fiyatları, para arzındaki artış ve küreselgıda fiyatlarından dolayı enflasyonda yeniden bir yükseliş yaşandı. Kriz sonrasında kamu maliyesi de dikkate değer bir gelişme gösterdi. Bu gelişme, petrol sektöründen elde edilen beklenenin üzerinde kazancı yansıtmakla birlikte, aynı zamanda toplanan vergilerde artış olduğunu ve harcamaların daha iyi denetlendiğini gösteriyor. Hükümet 2004 yılı başında yüksek petrol fiyatları döneminde artan vergi gelirlerinden tasarruf etmek üzere bir İstikrar Fonu kurdu. Şubat 2008’de İstikrar Fonu, Rezerv Fonu ve Ulusal Refah Fonu olarak iki ayrı fona bölündü. Rezerv Fonu, İstikrar Fonu’nun devamı niteliğinde olup, petrol fiyatlarında bir düşüş olması halinde bütçede meydana gelebilecek bir sıkıntı karşısında rezerv sağlamayı hedefliyor. Ulusal Refah Fonu, emeklilik fonu açığının kapatılması ve diğer belirli federal projelerin finansmanı için çalıştırılıyor.
ÖZELLEŞTİRMELER VE YATIRIMLAR
Yatırımlar ve büyüme önünde önemli bir engel teşkil eden Rusya’nın karmaşık ve külfetli vergi sistemi, bir dizi reformla yeniden yapılandırıldı. Rusya, kalkınma vizyonuna dönük olarak “Strateji 2020” adı altında çeşitli sektörlerin (ilaç, otomotiv, hafif sanayi)geliştirilmesine dönük stratejileri kapsayan bir plan 2008 yılı Şubat ayında ilan etti. “Strateji 2020” ile ülkenin,2020 yılına kadar yüzde 6-7 oranında sürdürülebilir büyüme kaydetmesi ve enflasyonun yüzde 3 seviyelerine çekilerek dünyanın ilk beş ya da altı ekonomisi içine girmesi hedefleniyor. Özelleştirme süreci Rus ekonomisinde de diğer geçiş ekonomilerinde olduğu gibi hızla ilerledi ancak diğer ekonomilere göre daha düzensiz bir seyir izledi. Hükümet 2010 yılı Ekim ayında büyük bir özelleştirme programını onayladı. Program, 6 bin 467 adet kamu hisseli işletmeden yaklaşık 1000 tanesindeki 60 milyar dolarlık kamu hissesinin satışına imkan sağlamasına rağmen özelleştirme ihalelerinde yabancı yatırımcıların katılımları sınırlı düzeyde kalıyor. Hükümet, özelleştirme programını 2014-2016 yıllarını kapsayacak şekilde revize ederek elde edilmesi hedeflenen geliri 2014 yılı için 180 milyar ruble (6 milyar dolar), 2015 yılı için 140 milyar ruble ve 2016 için 300 milyar ruble olarak belirledi. Rus ekonomisi, çabuk değişen uluslararası mal piyasalarındaki koşullara 1998 krizi öncesinde olduğundan daha da bağımlıdır. Hidrokarbonların toplam ihracattaki payı yüzde 60’tan fazladır ve bu durum da Rus ekonomisini dış piyasalardaki mal fiyatlarında oluşan değişimlere hassas hale getiriyor. Ayrıca bu türden doğal kaynaklara bağımlı ekonomilerde tipik olarak gözlenen aşırı değerlenmiş döviz kuru sorunu da orta ve uzun vadeli ekonomik performans açısından bir tehdit unsurudur. Rusya’da 1990 yılından bu yana reel ücretlerde yüzde 150 oranında artış gerçekleşti ve yoksulluk düzeyi önemli ölçüde geriledi. Yine de gelir dağılımında eşitsizlik Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önceki döneme göre hala yüksek düzeyde.2009 yılında derin bir durgunluk sürecine giren Rusya’nın aynı yıl içinde gayrisafi yurt içi hasılası küresel krizin olumsuz etkilerine bağlı olarak yüzde 7,9 oranında küçüldü. Uygulanan önlem paketinin de olumlu etkileriyle 2010 yılından itibaren durgunluktan çıkış süreci başladı. Ülkenin gayrisafi yurt içi hasılası 2010 yılında yıllık yüzde 4 oranında artış gösterdi ve bu oran 2011 yılında yüzde 4,3 olarak kaydedildi.
TÜRKİYE İLE TİCARİ İLİŞKİLERİ
Türkiye’nin hedef ülkeleri arasında yer alan Rusya’yla 1998 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrasında dış ticaret hacmi önemli ölçüde daraldı. 2000 yılından itibaren iki ülke arasındaki ticaret yeniden ivme kazanmaya başladı. Diğer yandan Türkiye-Rusya dış ticaretindeki açık ise 1997 yılından itibaren artarak devam etti. Ticaret açığının en önemli nedeni ülkemizin 2000’li yıllarda enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü Rusya Federasyonu’ndan sağlama konusunda bir tercih yapmasına rağmen, 1984 tarihinde S.S.C.B. ile imzalanan doğal gaz anlaşması çerçevesinde, doğal gaz karşılığında mal ihracı uygulamasının devam ettirilememesidir. Rusya’ya yönelik ihracatımızın artırılması için potansiyel Türk ihraç ürünlerinin ülkede yoğun tanıtımı ve tutundurma faaliyetleri önem arz ediyor. Türkiye’nin Rusya Federasyonu ile dış ticaret hacmi küresel mali kriz nedeniyle 2009 yılında yüzde 39 oranında geriledi. 2009 yılında hem ihracatta hem de ithalatta gerileme gözlendi. 2010 yılında ülkenin küresel krizin olumsuz etkilerinden kurtulmaya başlamasıyla birlikte Rusya’ya ihracatımız arttı. 2010 yılında ihracatımızda yüzde 45, ithalatımızda ise yüzde 11 oranında artış gerçekleşti. 2011 yılında Rusya’ya yönelik ihracatımız 2010 yılına göre yüzde 29,5 oranında, ithalatımız ise yüzde 11 oranında arttı. 2012 yılında da 2011 yılına göre ihracatımız yüzde 11,5 artarak 6,7 milyar dolar seviyesine yükseldi. Aynı dönemde Rusya’dan gerçekleştirdiğimiz ithalat bir önceki yıla göre yüzde 10,8 artarak 26,6 milyar dolar olarak kaydedildi. TürkiyeRusya dış ticaret açığı bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 11 oranında arttı. Türkiye ile Rusya arasındaki dış ticaret hacmi 2012 yılında yaklaşık yüzde 10 oranında büyüdü.
RUSYA’NIN 2012 YILI İHRACATI 524,7 MİLYAR DOLAR
Rusya’nın 2012 yılında en fazla ihracat gerçekleştirdiği ülkeler Hollanda, Çin, Almanya, İtalya, Türkiye olarak sıralanırken ithalatında ise Çin, Almanya, Ukrayna, Japonya, ABD başlıca tedarikçi ülkeler olarak öne çıkıyor. Türkiye, Rusya’nın genel ihracatında beşinci sırada bulunurken genel ithalatında ise 13. sırada yer alıyor. 2012 yılında toplam 524,7 milyar dolarlık ihracat
yapan Rusya’nın en fazla ihraç ettiği ürün grubu 180,9 milyar dolarla ham petrol oldu. İkinci sırada petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar bulunurken en fazla ihraç edilen üçüncü ürün grubu taşkömürü; taşkömüründen elde edilen briketler, topak vb. katı yakıtlar oldu. 2012 yılında 312,5 milyar dolar değerinde ürün ithal eden Rusya’nın ithalat listesinin ilk sırasında otomobiller, steyşın vagonlar, yarış arabaları yer aldı. İkinci sırada kara taşıtları, parçaları bulunurken üçüncü sıradaki ihraç kalemi ise tedavide/korunmada kullanılmak üzere hazırlanan ilaçlar olarak belirlendi.
RUSYA’NIN MAKİNE İHRACATINDA EN ÖNEMLİ PAZAR UKRAYNA
Rusya’nın 2012 yılında makine ihracatı bir önceki yıla oranla yüzde 43 artış kaydederek 7,6 milyar dolar oldu. 2011 yılında söz konusu ülkenin makine ihracatı 5,3 milyar dolar seviyesindeydi. Rusya 2012 yılında 1,2 milyar dolar değeriyle en fazla Ukrayna’ya
makine ihraç etti. Ukrayna’nın ardından Rusya’nın en fazla ihracat gerçekleştirdiği ikinci ülke 1,1 milyar dolarla Kazakistan oldu. Kazakistan’a 2011 yılında Rusya hiç makine ihraç etmemişti. Rusya en fazla ihracat gerçekleştirdiği ülkeler listesinin üçüncü sırasında bulunan Çin’e 2011 yılında 591 milyon dolarlık ürün gönderirken bu rakam 2012 yılında yüzde 64 artarak 971 milyon dolar seviyesine yükseldi. Rusya’nın 2012 yılında bir önceki yıla oranla makine ihracatını en fazla artırdığı ülke yüzde 215 ile Venezuela oldu. Rusya’nın Türkiye’ye yönelik makine ihracatı 2011 yılında 18 milyon dolarken bu rakam 2012 yılında yüzde 11 azalarak 16 milyon dolar seviyesine geriledi. Türkiye, Rusya’nın makine ihracatında 46. sırada bulunuyor. Rusya’nın 84. fasılda en fazla ihracat gerçekleştirdiği ürün grubu; Turbojetler, turbopropeller ve diğer gaz türbinleri oldu. Rusya söz konusu ürün grubunda 2012 yılında 1,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Rusya’nın 2012 yılında en fazla ihraç ettiği ikinci ürün grubu Nükleer reaktörler; nükleer reaktörler için ışınlanmamış yakıt elemanları; izotopik ayrım için makineler olurken üçüncü sırada borular, kazanlar, tanklar, depolar ve benzeri diğer kaplar için musluklar, vanalar yer aldı. Listenin dördüncü sırasında sıkıştırmayla ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlar mal grubu bulunurken en fazla ihraç edilen ürün grubu listesinin beşinci sırasında, sıvılar için pompalar ve sıvı elevatörleri yer aldı. Rusya’nın 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 337 artışla en fazla ihraç ettiği mal grubu sıkıştırmayla ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlar oldu. 2011 yılında söz konusu ürün grubunda 75 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken bu rakam 2012 yılında 327 milyon dolar değerine yükseldi.
RUSYA’NIN MAKİNE İTHALATINDA ÇİN İLK SIRADA
Rusya’nın 84. fasılda makine ithalatı 2012 yılında, 2011 yılına oranla yüzde 12 artarak 57,8 milyar dolar oldu. Rusya’nın 2011 yılında ithal ettiği makinelerin değeri 51,6 milyar dolar olarak kaydedilmişti. Rusya’nın makine ithal ettiği ülkeler listesinin ilk sırasında 12,4 milyar dolarla Çin yer alıyor. 2011 yılında Çin’den gerçekleştirilen ithalatın değeri 11,6 milyar dolardı. Listenin ikinci sırasında bulunan Almanya’dan yapılan ithalat 9,5 milyar dolar olarak kaydedilirken listenin üçüncü sırasındaki İtalya’dan gerçekleştirilen makine ithalatının değeri 4,5 milyar dolar oldu. Rusya’nın 2012 yılında bir önceki yıla oranla makine ithalatında en fazla artış yüzde 28 ile Çek Cumhuriyeti’nde yaşandı. 2012 yılında Rusya’nın Türkiye’den gerçekleştirdiği ithalat 2011 yılana göre yüzde 13 artış gösterdi. 2011 yılında Rusya, Türkiye’den 499 milyon dolar değerinde makine ithal ederken bu rakam 2012 yılında 563 milyon dolar seviyesine yükseldi. Türkiye 2012 yılında Rusya’nın makine ithalatı listesinin 20. sırasında yer aldı. Rusya 84. fasılda 2012 yılı itibarıyla en fazla otomatik bilgi işlem makineleri; manyetik veya optik okuyucular ürün grubunda ithalat gerçekleştirdi. Bir önceki yıla göre 11 artışla, söz konusu ürün grubunda ithalat değeri 5,8 milyar dolar oldu.İkinci sırada bulunan buldozerler, greyderler, toprak tesviye makineleri, skreyperler, mekanik küreyiciler, ekskavatörler kaleminde Rusya, 2012 yılında 3,7 milyar dolarlık ürün ithal etti. Üçüncü sıradaki borular, kazanlar, tanklar, depolar ve benzeri diğer kaplar için musluklar, vanalar ürün grubunda 2011 yılında 2 milyar dolar ithalat gerçekleştirilirken bu rakam 2012 yılında yüzde 47 artarak 2,9 milyar dolar olarak kaydedildi. Kıvılcım ile ateşlemeli içten yanmalı doğrusal veya döner pistonlu motorlar ithalat listesinin dördüncü sırasında yer alırken beşinci sırada ise kendine özgü bir fonksiyonu olan diğer makineler ve mekanik cihazlar bulunuyor. Toprak, taş, metal cevheri ayıklama, eleme, tasnif, ayırma, yıkama, kırma, öğütme, yoğurmaya mahsus makineler Rusya’nın 2012 yılında, yüzde 71 artış ve 1,8 milyar dolar değeriyle en fazla ithal ettiği mal grubu olarak kayda geçti.
TÜRKİYE’NİN RUSYA’YA 2012 YILI MAKİNE İHRACATI 563 MİLYON DOLAR
Türkiye’nin 84. fasıl itibarıyla Rusya’ya gerçekleştirdiği makine ve aksamları ihracatı, 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 13 artarak 563 milyon dolar olarak kaydedildi. 2011 yılında bu rakam 499 milyon dolar seviyesindeydi. 2012 yılında Türkiye’nin Rusya’ya en fazla ihraç ettiği ilk 10 ürün grubu listesinin ilk sırasında sıkıştırmayla ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlar bulunuyor. Söz konusu ürün grubunda 2012 yılında Rusya’ya gönderilen ürünlerin ihracat değeri 61 milyon dolar oldu. Listenin ikinci sırasında bulunan toprak, taş, metal cevheri ayıklama, eleme, tasnif, ayırma, yıkama, kırma, öğütme, yoğurma makineleri mal grubunda 2011 yılında 36 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken bu rakam 2012 yılında 53 milyon dolar oldu. Üçüncü sırada bulunan metal dökümhaneleri için dereceler; döküm plakaları; döküm modelleri; metaller, karbürler kaleminde 2012 yılında Rusya’ya ihraç edilen ürünlerin değeri 33 milyon dolar seviyesine yükseldi. Listenin dördüncü sırasında yer alan buzdolapları, dondurucular ve diğer soğutucu ve dondurucu cihazlar ve ısı pompaları ürün grubunda 2012 yılında Rusya’ya 32 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. Metalleri dövme, çekiçleme, kalıpta dövme, kesme, taslak çıkartma, şatafatlama, karbürleri işlemeye mahsus makineler mal grubunda gerçekleştirilen ihracat, 31 milyon dolar rakamıyla listenin beşinci sırasında bulunuyor. Türkiye’nin 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 1130 ile ihracatını en fazla artırdığı ürün grubu sıkıştırmayla ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlar oldu.
2012 YILINDA İTHALATIMIZ AZALDI
84. fasıl itibarıyla 2012 yılında Türkiye’nin Rusya’dan en fazla ithal ettiği ürün grubu el ile kullanılan pnömatik, hidrolik veya elektrikli ya da elektriksiz kendinden motorlu olan alet oldu. Söz konusu ürün grubunda 2011 yılında 2,2 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam 2012 yılında 3,3 milyon dolar değeriyle kaydedildi. İkinci sırada yer alan metalleri haddeleme makineleri ve bunların silindirleri kaleminde 2012 yılında 2,3 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi. Türkiye’nin Rusya’dan makine ithalatında ilk 10 ürün grubu listesinin üçüncü sırasında bulunan metalleri dövme, çekiçleme, kalıpta dövme, kesme, taslak çıkartma, şatafatlama, karbürleri işlemeye mahsus makineler ürün grubunda 2012 yılında 1,4 milyon dolarlık ithalat yapıldı. Listenin dördüncü sırasındaki her nevi rulmanlar kaleminde 2011 yılında 1 milyon dolar değerinde ürün ithal edilirken bu rakam 2012 yılında 1,3 dolar olarak kayda geçti. Beşinci sıradaki dokuma makineleri (tezgahlar) mal grubu ithalatı 2012 yılında 985 bin dolar oldu. 2011 yılında Türkiye’nin Rusya’dan gerçekleştirdiği ithalatın toplam değeri 17,9 milyon dolarken bu rakam 2012 yılında 15,9 milyon dolar olarak kaydedildi.
“GÜMRÜKLERDE BEKLEME SÜRELERİ UZUN”
TURGAY ÇALIKER
BETONSTAR SATIŞ VE PAZARLAMA DİREKTÖRÜ
Firmamız 2008 yılının Mayıs ayında kuruldu. Bu tarihin öncesinde 17 yıl boyunca bir Alman firmasının ortaklığında beton pompaları üretimi faaliyetimizi sürdürüyorduk. Aktif olarak son iki yıldır Rusya’ya ihracat yapıyoruz. Yurt dışı satışlarımızın yüzde 70’ini Rusya pazarına gönderdiğimiz ürünler oluşturuyor. İhraç kalemlerimiz arasında kamyon üstüne monteli mobil pompalar, sabit çekili yer pompaları ve kule bomlar bulunuyor. Rusya gümrüklerinde ürünlerimizin bekleme sürelerinin uzun olması dışında genel anlamda ihracatımızda kronik bir sıkıntı söz konusu değil. Gümrüklerdeki uzun bekleme sürelerini asgariye indirmek için ilgili Bakanlıkların bu konuda, Rusya yönetimi ile mesai harcamaları gerektiğine inanıyorum.
"BÜROKRATİK ENGELLER ZAMANLA AZALACAKTIR”
K. SERKAN KIZILKANAT
TANMAK BASKI SİLİNDİRLERİ İHRACAT SORUMLUSU
İzmir’de 1978 yılında silindir üretimine başlayan firmamız, bugün itibarıyla 5 bin metrekare kapalı alana sahip modern fabrika binasında ileri teknoloji makine parkuru ile yıllık 20 bin adet baskı silindiri üretimi yapıyor. 2010 yılından bu yana Rusya’ya ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Rusya’yı potansiyeli yüksek bir pazar olarak görüyoruz. Söz konusu ülkeye daha çok çekirdek ve bakır kaplı silindir ihraç ediyoruz. Rusya’ya ihracatımızda özellikle yüksek navlun bedelleri, ürünlerimizin birim fiyatlarına yansıyor. İhracatçı firma olarak biz fazla sıkıntı yaşamıyor olsak da, Rusya gümrüğündeki bürokratik engeller sebebiyle müşterilerimiz ürünlerimizin ithalatı konusunda zaman zaman problemlerle karşılaşıyor ve bu durum da zaman kaybına neden oluyor. Rusya’nın dış dünyaya hızla adapte olan mevcut hükümeti sayesinde, bürokratik engellerin ilerleyen senelerde aşılacağına inanıyorum.
“RUSYA’YA SEKİZ YILDIR İHRACAT YAPIYORUZ”
YAHYA HÜR YILDIZ
MVD İNAN İTHALAT VE İHRACAT DEPARTMANI
İlk makinesini 1950’de üreten firmamız çeşitli imalatlardan sonra 1971 yılında ilk sac işleme makinesi olan sac delme presini imal ederek 1974 yılında ana üretim konusu olan ağır tip abkant presler ve giyotin makasların üretimine başladı. 1981 yılında yeni fabrikasına taşınan MVD İnan sonraki yıllarda sac bükme silindiri ve genişletilmiş metal preslerini de standart üretime sokarak sac işleme makineleri konusunda müşterilerine büyük çeşitlilik sunmaya başladı. Yaklaşık sekiz senedir Rusya ile ihracatımız yoğun olarak devam ediyor. Rusya’daki bayilerimiz aracılığıyla yaptığımız ihracatlarda Rusya pazarında belirli bir yerimiz olduğunu
düşünüyorum. Rusya ihracat konusunda çok sıkı önlemler alan sıkıntılı bir pazar. Ülkeye giriş yapan ürünlere yönelik çok fazla denetim söz konusu. Bunun yanı sıra gerekli gereksiz birçok evrak düzenlenmesini zorunlu kıldıkları için biz de firma olarak rutinin
dışına çıkıp müşterilerimizi mağdur etmemek adına çeşitli yardımlarda bulunuyoruz. Bu sorunlar elbette ki Rusya’nın ithalat politikalarıyla birebir doğru orantılı. Bu sorunların aşılması için yetkililerin önlem alması en büyük beklentimiz. Fakat şu da bir gerçek ki bu durum sadece Rusya’ya özgü değil, yerli üreticilerin korunması adına her ülke ithalat konusunda benzer politikalar izliyor.
“SERTİFİKASYON SORUNU ÇÖZÜLMELİ”
TUĞBA KÜÇÜKSAKAL
GÖÇMAKSAN DIŞ TİCARET MÜDÜRÜ
Firmamız ilk ihracatını Rusya’ya yaptı. Rusya’ya ihracatımız bu tarihten başlamak üzere hızla artarak devam etti. İnşaat sektörünün büyüklüğü, çabuk sönecek bir pazar olmayışı ve ülkenin Türk sanayi ürünlerine olan güveni nedeniyle Rusya bizler için istikrarlı ve vazgeçilmez bir pazardır. Göçmaksan olarak kurulduğumuz günden bu yana asıl işimiz inşaat demiri kesme ve bükme makineleri
üretmek. Bunun yanı sıra yıllar içinde farklı ülke pazarları ve kullanıcı talepleri doğrultusunda yol silindirleri perdah makinesi, vibrasyonlu mastarlar, kompaktör ve aydınlatma kulesi gibi hafif inşaat makineleri üretimine de başladık. Rusya’ya ihracatımızda problem yaşamamakla birlikte, ülkeye girecek ürünlerin sertifikalandırılması hususunda bazı sıkıntılarımız mevcuttur. Makine imalatçısı olarak nihai ürünümüz makine olmakla birlikte, bu ürünlere ait onlarca yedek parça mevcut. Sertifikasyon sürecinde her bir parça yedek malzemenin sertifikaya eklenmesi söz konusu olmuyor, halihazırda sertifikalandırma ücretleri haddinden fazla yüksekken o parçaların her birinin eklenmesi durumunda ürün maliyetlerimiz yükseliyor. Aksi durumda ise alıcılarımız sertifikası olmayan parçalar için daha yüksek vergiler ödüyor ve bu durumda da makine parçalarında ücretler yükseliyor. Nihai olarak saydığım bu durumlar çerçevesinde Avrupalı rakiplerimizle aramızda bir rekabet ortamı oluşuyor. Ayrıca eklenen her yeni ürün için, yeni bir sertifika almak gerektiğinden Ar-Ge’ye önem verip sık sık yeni modeller üreten firmalar için artı bir yük oluşuyor. Sertifikanın her ürün yerine sadece firma adına çıkarıldığı bir durumda mevcut sertifikasyon sorununun aşılabileceğini düşünüyorum.