Türk sanayisi için ihtiyaç duyulan yüksek nitelikli insan gücünü oluşturmak...
Türk sanayisi için ihtiyaç duyulan yüksek nitelikli insan gücünü oluşturmak, Türkiye’nin kalifiye mühendis ihtiyacını karşılamak ve alanında uzman mühendisler yetiştirmek hedefiyle yola çıktıklarını belirten Nişantaşı Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ali Erçin Ersundu, dünyanın kabul ettiği bir eğitim kurumu olmak istediklerini söyledi.
Nişantaşı Üniversitesi 2012-2013 eğitim-öğretim yılında faaliyetlerine başladı. Aynı yıl Mühendislik- Mimarlık Fakültesi bünyesinde kurulan Makine Mühendisliği Bölümünün kabul ettiği öğrenciler şu an birinci sınıfta eğitimlerine devam ediyor. Mühendis adaylarının modern mühendislik uygulamaları için gerekli teknik ve donanımlar konusunda bilgi sahibi olmalarını sağlayarak, bu bilgileri tasarım, uygulama ve iletişim alanında etkili kullanabilecekleri bir eğitim müfredatı oluşturmayı amaçladıklarının altını çizen Yrd. Doç. Dr. Ali Erçin Ersundu; her geçen gün daha iyi bir noktaya ulaşmak arzusuyla çalışan dinamik bir ekiple yollarına devam ettiklerini belirtti. Nişantaşı Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünün yapısıyla ilgili de bilgi veren Ersundu, bölümün geleceğe yönelik planlarını paylaştı.
Nişantaşı Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü ne zaman kuruldu? Eğitimde belirlediğiniz temel hedefler nelerdir? Bölümün yapısından bahseder misiniz?
Nişantaşı Üniversitesi 2012-2013 eğitim- öğretim yılında genç ve dinamik bir üniversite olarak çalışmalarına başladı. Aynı yıl Mühendislik-Mimarlık Fakültesi bünyesinde üniversitenin öncü mühendislik bölümlerinden biri olarak kurulan Nişantaşı Makine Mühendisliği Bölümünün kabul ettiği ilk öğrenciler, şu an birinci sınıfta eğitimlerine devam ediyor. Bilindiği gibi en köklü mühendislik dallarından biri olan ve malzeme, enerji, mekanik, termodinamik gibi pek çok temel mühendislik bilgisini esas alan makine mühendisliği; sanayi ve teknolojiye yön verme konusunda büyük öneme sahiptir. Bu noktada Nişantaşı Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü olarak Türk sanayisi için büyük öneme sahip bu mühendislik dalında ihtiyaç duyulan yüksek nitelikli insan gücünü oluşturmak, ülkemizin kalifiye mühendis ihtiyacını karşılamak ve konusunda uzman mühendisler yetiştirmek hedefiyle yola çıktık. Bu anlamda öğrencilerimizin modern mühendislik uygulamaları için gerekli teknik ve donanımlar konusunda bilgi sahibi olmalarını sağlayacak, bu bilgileri tasarım, uygulama ve iletişim alanında etkili kullanabilecekleri bir eğitim müfredatı oluşturmayı amaçladık. Öğretim üyelerimizi ve ders programlarımızı bu doğrultuda belirledik. Makine mühendisliği programında, her türlü mekanik sistemin tasarımı, geliştirilmesi ve üretiminin planlanması konularında eğitim vermeyi hedefledik. Bu doğrultuda, bilimsel ve teknolojik çalışmalar yapan üniversiteler ve sanayi kuruluşlarıyla yakın işbirliği içinde çalışmayı ve endüstrinin gelecekteki hedeflerini de gözeterek çağdaş koşullarda çalışabilecek nitelikte makine mühendisleri yetiştirmeyi amaç edindik. Nişantaşı Üniversitesi Makine Mühendisliği programının ilk yılında temel mühendislik dersleri olan matematik, fizik, kimya ve teknik resim derslerinin yanı sıra öğrencilerin mühendislik alanındaki gelişmeleri evrensel olarak yakından takip edebilmelerini sağlayacak araştırma yöntemleri ve bilgisayar derslerine yer vermeye özen gösterdik. Daha sonraki yıllarda, termodinamik, ısı transferi, akışkanlar mekaniği, mekanik, makine elemanları, makine tasarımı, enerji ve enerji dönüşüm sistemleri gibi makine mühendisliğinin temel derslerini hem kuramsal, hem de uygulamalı olarak vermeyi tasarladık.
Eğitim niteliğinizi artırma noktasında önceliği hangi alan ve konulara verdiniz?
Eğitim-öğretim faaliyetlerine yeni başlayan bir üniversite olarak, kuruluşumuzdan bu yana çok kısa bir süre geçmiş olmasına karşın her geçen gün daha iyi bir noktaya ulaşmak amacıyla çalışan dinamik bir ekiple yolculuğumuzu sürdürüyoruz. Yola çıktığımız ilk gün, öncelikli hedefimizi bir dünya üniversitesi haline gelmek şeklinde belirledik ve çalışmalarımızı bu doğrultuda yoğunlaştırdık. Bu çalışmalar sonucunda 2014-2020 yılları arasında geçerli olacak ECHE (Erasmus Charter for Higher Education) listesinde yer almaya hak kazandık. Bu sayede, Erasmus+ programı kapsamında, yurt dışındaki partner üniversitelerle kurumlar arası ikili anlaşmalar üzerinde çalışarak öğrencilerimize ve öğretim elemanlarımıza eğitim ve öğretim faaliyetlerinin bir kısmını yurt dışında geçirme imkanını sağlamış olduk. Bunun yanı sıra partner kurumlarla uluslararası ortak araştırma projeleri oluşturmak konularına da ağırlık verdik.
Eğitim müfredatınızı oluştururken sanayiden gelen talepleri dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız?
Makine mühendisliği bölümü olarak, sektörde yer alan ilgili çözüm ortağı firmalarımızın yöneticileri ile birlikte gerçekleştirmiş olduğumuz toplantılar sonucu, sanayinin ihtiyaçlarını ve beklentilerini belirleyerek ve bu konuları öğretim üyelerimiz ile değerlendirerek müfredatımızı oluşturmaya çalıştık. Teorik derslerin yanı sıra, öğrencilerimizin pratik açıdan da donanım sahibi olmaları için, birinci sınıftan itibaren öğrencilerimizin takım çalışması yapmasını ve projeler gerçekleştirmesini sağladık. Bunun dışında, çözüm ortağı firmalarımızın desteği ile öğrencilerimizin son sınıfta bir dönem boyunca bitirme çalışmalarını sektörde yapmalarını ve bu sayede tüm lisans eğitimleri bo - yunca edinmiş oldukları teorik bilgiyi uygulamaya aktararak deneyim sahibi olmalarını hedefledik.
Öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz?
Yeni kurulmuş bir bölüm olmamız sebebiyle araştırma-geliştirme ve laboratuvar altyapımızı bir an önce faaliyete almak amacıyla çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bu hedef doğrultusunda hem araştırma-geliştirme projelerinde yaralanabileceğimiz, hem de bölümümüz öğrencilerinin teorik derslerde edindikleri bilgileri uygulamaya dönüştürebilecekleri laboratuvarların kurulumunu tamamlamak üzereyiz. Altyapımız tamamlandıktan sonra makine mühendisliği ders programımızda yer alan derslerimizin bir kısmını bu laboratuvarlarda gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Nişantaşı Üniversitesini seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz?
Dünya standartlarında eğitim verme misyonuyla yola çıkan Nişantaşı Üniversitesi, yeniliğe açık bilimsel düşünce sistemini benimsemiş, teknolojik altyapı ve donanımıyla bilgi kaynaklarına hızlı ulaşabilen, geleceğe yön verebilen, bilimin etik değerlerine bağlı olan, ulusal ve uluslararası alanda rekabet edebilen, toplumsal sorumluluk sahibi, geleceği aydınlatacak öğrenciler yetiştirmeyi hedefliyor. Bu hedefler doğrultusunda, yeni kurulmuş bir üniversite olmasına karşın kısa zaman içinde kendi eğitim ve öğretim anlayışını başarıyla ortaya koymuş ve sürekli gelişim ve ilerlemeyi benimsemiş yapısıyla makine mühendisliği alanında da öğrenciler tarafından tercih edilmiştir. Nişantaşı Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü, öğrencilerine birçok ayrıcalık sunmak için çalışmalarını her geçen gün artırarak sürdürüyor. Bunların başında üniversite-sanayi işbirliğine dayalı eğitim anlayışı, öğrencilerini iş dünyasının beklentileri doğrultusunda eğitmesi, uzman ve deneyimli akademik kadrosu, sanayinin ihtiyaçlarına yönelik olarak oluşturulmuş müfredatı ve iş dünyasından birçok firma ile çözüm ortaklığının bulunması gibi faktörler yer alıyor.
Makine mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir?
Öğrencilerimiz zorunlu yaz stajları sayesinde, sene boyunca derslerinde edinmiş oldukları teorik bilgileri sanayiye aktararak tecrübe sahibi olma şansını yakalıyor. Makine mühendisliği bölümü olarak zorunlu stajların öğrencilerimizin mühendislik gelişimi açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle her öğrencimizin staj yapacağı sanayi kuruluşunu kendi becerileri ve ilgi alanları doğrultusunda seçmeleri konusunda rehberlik etmeye çalışıyoruz. Ayrıca, gerektiği takdirde öğrencilerimize uygun staj yerlerini belirleme konusunda da destek veriyoruz. Makine mühendisliği bölümü olarak farklı sektörlerdeki sanayi kuruluşlarına teknik geziler düzenliyoruz. Bunların dışında müfredat kapsamında yer alan derslerin sanayide uygulaması konularında öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz tarafından gerçekleştirdiğimiz projeler ile sanayi koordineli çalışma anlayışını öğrencilerimize kazandırmaya çalışıyoruz. Bu noktada işbirliği içinde olduğumuz sanayi kuruluşlarıyla ve çözüm ortaklarıyla koordineli projeler gerçekleştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleri konusunda bilgi verir misiniz?
Yeni yapılanma aşamasında olan bölümümüzün hedefleri arasında TÜBİTAK, Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı ve Kalkınma Ajansı gibi kurumlar tarafından desteklenen projelerle, sanayi üniversite işbirliğini hayata geçirmek geliyor. Bu hedef doğrultusunda hem mevcut akademik bilgi birikimimiz hem de halen üzerine çalıştığımız ve en yakın zamanda hayata geçireceğimiz laboratuvar olanaklarını kullanarak, çözüm ortağımız olan sanayi kuruluşlarının problemlerine yönelik projeler gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu süreçte mevcut öğretim üyesi kadromuz ve sahip olduğumuz olanaklar ile işbirliği içinde olduğumuz diğer üniversite ve kurumlarla ortak çalışmalar yapma yolunda ilk çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz. Bu çalışmalar doğrultusunda üniversitemiz bünyesinde başta makine mühendisliği bölümü olmak üzere diğer mühendislik bölümlerimizin de desteğiyle “Kuluçka Merkezleri” kurmayı, akademisyen ve öğrencilerimizin sürdürülebilir fikirleriyle projelerini desteklemeyi hedefliyoruz.
Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Avrupa ya da ABD ile kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz?
Türkiye’de sanayi kuruluşları ve üniversiteler arasında uzun yıllardır gerçekleştirilmeye çalışılan ve batılı ülkelere göre oldukça geç kalınan üniversitesanayi işbirliği konusunda son yıllarda başta Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı ve TÜBİTAK tarafından verilen destekler doğrultusunda önemli aşamalar kaydedildi. Teknokent oluşumlarının hızlanması ve Teknoloji Transfer Ofislerinin kurulmasıyla birlikte sanayi kuruluşlarının ve üniversitelerin birbirlerine olan bakış açıları hızlı bir değişime uğradı ve ülkemizde Ar-Ge ve inovasyon kültürü olgunlaşmaya başladı. Bunun yanı sıra, sanayi tarafından benimsenmeye başlanan, katma değeri yüksek ürün eldesi amacıyla Ar-Ge ve inovasyona dayalı üretim anlayışı; üniversite ile sanayi arasındaki bilgi ve tecrübe aktarımının hız kazanmasını yol açtı.