Sanayileşmiş ülke olmanın koşulları, orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde, üretim ve ürün teknolojisine sahip olmaktan geçiyor. Makine, motor ve endüstriyel makine, orta yüksek ve yüksek teknolojili sanayi üretiminin katma değerinin; ortalama sanayi katma değeri içindeki payının yüzde 50’den yüksek olması gerekiyor...
Sanayileşmiş ülke olmanın koşulları, orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde, üretim ve ürün teknolojisine sahip olmaktan geçiyor. Makine, motor ve endüstriyel makine, orta yüksek ve yüksek teknolojili sanayi üretiminin katma değerinin; ortalama sanayi katma değeri içindeki payının yüzde 50’den yüksek olması gerekiyor. Bu oran Türkiye’de yüzde 30’lar civarında. Sanayileşmiş ülkelerde makine sanayisinin imalat sanayisi içindeki katma değer payı 2010’da yüzde 6,5 düzeyindeydi. Patent başvurularına baktığımızda da diğer ülkelerle aramızda büyük fark görünüyor. Çek Cumhuriyeti, İtalya, İsviçre, Çin gibi ülkeler ön sıralarda yer alıyor. Çin’de 82 bin 451 bizde ise 4 bin 668 başvuru var. Demek ki bizim de daha kalifiye olmamız gerekiyor. Makine sektöründeki doğrudan yatırımlar incelendiğinde, Türkiye’nin makine sektörüne doğrudan yatırımları hiç çekemediğini görüyoruz. Yüksek katma değer üreten yabancı sermayenin Türkiye’ye getirilmesi çok önemli. Uçak motoru yapmak için bir firma Türkiye’ye gelirse buradaki mühendisler üç yılda bu teknolojiyi hızla öğrenecektir. Fakat biz bunu okullarımızda öğretmeye kalksak belki 50 senede öğretebileceğiz.
Makine sektörü dünya ticaretinde üç büyükler arasındadır. “Türkiye’yi teknolojik atılıma götürebilecek en hazır sektör nedir?” diye sorarsak, ilk sırada makine sektörünün yer aldığı cevabıyla karşılaşırız. Ama bizim sadece “demirle” yüksek katma değer üretmemiz mümkün değil. Yazılım ve elektronik sektörünün Türkiye’de gelişmesi ve bizim entegre bir biçimde çalışmamız gerekiyor. Yeni nesil organize sanayi bölgelerinde bu grupların birlikte çalıştığı mekanizmaları kurmalıyız. Bu noktada; mühendislik eğitimi, teknik eğitim ve Türkiye’nin ancak son 10 senedir gündeminde olan Ar-Ge desteği oldukça önemli bir yer teşkil ediyor. Üretim teknolojileri ve süreçlerindeki öngörüler ışığında; üretim sistemlerinde dijital ve bilgi işlem tabanlı tam bir otomasyonun, sürdürülebilirliği destekleyen üretim ve ürün teknolojilerinin, bilişim-yazılım ve iletişim teknolojilerinin üretim süreçlerini değiştirdiğini söyleyebiliriz. Üretimde etkinlik ve verimlilik artışına ihtiyaç var. Teknoloji üretimi bütün dünyada gelişmiş ülkelerde yapılıyor. Rekabette öne çıkmak isteyen bütün gelişen ülkeler bu konuda çeşitli destekler ve teşvikler sunuyor. Ülkemiz, kalifiye insan gücüyle birlikte, katma değerli teknoloji üzerinde ilerleyerek dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almalıdır. Bu çerçevede makine sektörümüz hayati bir rol üstleniyor.