Dünya petrol rezervlerinin yüzde 21’ine sahip olan Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmek ve istikrarsız petrol gelirlerine olan bağımlılığını azaltmak için sanayi altyapısını güçlendirmeye çalışıyor.
Dünya petrol rezervlerinin yüzde 21’ine sahip olan Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmek ve istikrarsız petrol gelirlerine olan bağımlılığını azaltmak için sanayi altyapısını güçlendirmeye çalışıyor. Suudi Arabistan’la Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin geçmişi 1973 yılına dayanıyor. Gelişen ticaret hacmi doğrultusunda Türkiye’nin makine ihracatı 2014 yılında 232,9 milyon dolar oldu.
Suudi Arabistan topraklarını oluşturan Hicaz ve Necd bölgelerinde İslamiyet’in doğuşuna kadar bir devlet yapılanmasının olmadığından bahsedilebilir. İslamiyetin doğduğu sıralarda Mezopotamya, Filistin, Irak, Suriye, Yemen gibi bölgelerde zayıf da olsa Bizans veya İran nüfusu görülürken bazen de bu topraklar söz konusu büyük devletler arasında sürtüşmelere sebep oluyordu. İslam Devletinin kurulmasından kısa bir süre sonra merkez, önce Şam’a sonra da Bağdat’a kayarken Mekke ve Medine’nin kutsal şehir olması dışında Hicaz ve Necd adeta unutulmuştur. Osmanlı Devleti’nin çöküş döneminde petrole ilgi duyulmaya başlanmasına kadar da bu iki bölgede siyasi anlamda ciddi gelişmeler yaşanmadı. İngilizlerin çabaları neticesinde Osmanlı Devleti’ne karşı mücadele eden aileler, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra petrol topraklarında krallıklar kurdu. Necd ve Hicaz bölgesi Suud Ailesinin payına düştü ve Abdülaziz Bin Suud da Suudi Arabistan’ı kurarak ilk kralı oldu. Suudi Arabistan’da krallık, kardeşlerin tamamı ölene kadar en büyük kardeşe geçtiğinden ülke yaşlı krallar tarafından idare edilir. Ülkede seçilmiş bir parlamento yoktur. Bu durumda siyasi partiler ve seçim sistemi de söz konusu değildir. Adalet mekanizmasının iyi işlemediği ve özellikle mahkeme önünde yabancıların eşit muamele görmediği yönünde dış çevrelerden yoğun eleştiriler alır. Şer’i meselelerle ilgili davalar şeriat mahkemelerinde ele alınırken; vergi, şirket işleri ve elektrik, gaz, su gibi modern hayata ilişkin meselelerde davalara idari mahkemeler bakar. Cezalar yeterince caydırıcı olduğundan suç işleme oranları düşüktür. Ülke nüfusu batıda Kızıl Deniz kıyısındaki Mekke, Medine ve Cidde; ortada başkent Riyad ve doğuda Dammam bölgesinde yoğunlaşır. Nüfusun tamamına yakını şehirlerde yaşarken nüfusun yüzde 55’ini erkekler oluşturur. 2010 yılında yapılan sayıma göre ülke nüfusu 27,1 milyondur. Hızlı nüfus artışı, özel sektörün daha düşük ücretle yabancı işçileri çalıştırmak istemesi, devlet tarafından her aileye geçinmeye yetecek bir gelir sağlanması gibi nedenler sebebiyle zahmetli ve beceri gerektiren işler yabancılar tarafından yapılır. Bu yüzden Suudi nüfus için işsizlik oranları yüksektir. Son yıllarda uygulanmaya başlayan işgücünde “Suudileştirme” politikası nedeniyle yerli ve yabancı şirketlere, sektöre ve şirketin büyüklüğüne göre değişen oranlarda Suudi personel çalıştırma zorunluluğu getirildi. Suudi Arabistan eğitim sisteminden kaynaklanan sorunlar nedeniyle özellikle teknik düzeyde (sağlık ve inşaat gibi birtakım sektörlerde) kalifiye Suudi işçilerin istihdamı zor olduğundan belirlenen kotalarda zaman zaman revizyona gidilir.
Suudi Arabistan dünyanın en fazla (kanıtlanmış) petrol rezervlerine sahip ülkesidir. Petrol rezervleri tahmini olarak 264 milyar varille dünya petrollerinin yüzde 21’ine karşılık gelir. Suudi Arabistan’daki petrol üretim tesisleri Eastern Bölgesi’nde yoğunlaşır. Ağır sanayi dallarına yapılan yatırımlara, uluslararası medya kuruluşlarının yaygınlaşmasına, su kaynaklarının azalmasına ve büyük şehirlerde hava kirliliğinin dikkat çekici boyutlara ulaşmasına bağlı olarak vatandaşların çevre bilinci artsa da çevrenin korunması Suudi Arabistan için geçmişten bu yana öncelikli bir konu olmamıştır. Saudi Aramco’nun ülkenin petrol rezervlerinde tekeli bulunur. Ülkede yabancı yatırıma izin vermek yerine anahtar teslimi sözleşmeler tercih edilir. Bu sistemde, yabancı yükleniciler teçhizatları tedarik edip altyapıyı oluştururken mülkiyet ve işletme (Amerikan Chevron tarafından işletilen Neutral Zone dışında) Saudi Aramco’da bulunur. Ülkenin kanıtlanmış doğal gaz rezervlerinde artış söz konusudur. Bu kapsamda ülkede 7.17 trilyon metreküp doğal gaz rezervi olduğu tahmin edilir. Bu miktar dünya toplam gaz rezervinin yüzde 4’ü kadardır. Suudi Arabistan’da altın gümüş, bakır çinko, boksit, magnezit ve fosfot yatakları da bulunur. 3 bin metreye varan yüksekliğe rağmen ülke
arazisi genellikle düzdür ve dolayısıyla yükseklikler ulaşıma engel olmaz. İklim her mevsim sıcak ve kurak olduğundan, ülkede akarsu ve göl bulunmaz. Hurma dışında sulama yapılmaksızın meyve ya da sebze yetişmez. Kızıldeniz kıyılarındaki bazı alanlara yeraltı sularını besleyecek kadar yağmur yağmasına rağmen, sahildeki Cidde kentine ve sahile yakın mesafedeki Mekke ve Medine şehirlerine yeterli miktarda yağış düşmez. Ülkenin en fazla yağış alan kısımlarına dahi yılda ancak 130 milimetre kadar yağmur yağar. Uzmanlar, ülkenin yakın zamanda tarımsal açıdan kendi kendine yeterlilik konusunda hedeflerine ulaşabilmesinin mümkün olmadığını belirtirken su kıtlığını, ülkede sanayileşmeyi de zorlaştıran bir unsur olarak görüyor.
GENEL EKONOMİK GÖRÜNÜM
Dünyanın en önemli petrol ekonomisi olan ve bugün sahip olduğu rezervlerle 90 yıl boyunca petrol gelirlerini sürdüreceği tahmin edilen Suudi Arabistan, petrol fiyatlarının uluslararası piyasalarda gösterdiği iniş ve çıkışlardan doğrudan etkilenir. Ham petrol üretimi yanında ekonomi içinde petrole dayalı sanayilerin ağırlığı ve toplam ihracat ve kamu gelirlerinin yüzde 90’ının petrol ve ilgili sektörlerden oluşması nedeniyle Suudi Arabistan’ın ekonomik performansında petrol fiyatlarının önemli bir etkisi vardır. Kamu gelirlerinin yüzde 85- 90’ı, ihracat gelirlerinin ise yüzde 90’ı petrol sektöründen elde edilir. Ülkede hidrokarbon kaynaklarına ulaşılabilmesi sayesinde petrol arıtma ve petrokimyasal üretim kapasitesinde önemli artışlar sağlanmıştır. Son yıllarda hızlı bir gelişme gösteren petro-kimya sektörünün hammaddesi, “Master Gaz Sistemi” tarafından dağıtılan doğal gaza dayalıdır. Petrol gelirleri ve ucuz enerji ise tarım sektörünü ve diğer sanayilerin (demir çelik ürünleri, inşaat malzemeleri, gıda işleme, mühendislik, kimyasallar ve metal üretimi gibi) gelişmesine yardımcı olur. Suudi Arabistan’daki zenginliğin büyük kısmı bir sermaye ve finans merkezi olan Riyad’da, ve krallık ailesinin geldiği Nejd’de toplanmıştır. Petrol ve doğal gaz yataklarının, dolayısıyla da sanayinin doğu yani körfez kıyılarında toplandığı görülür. Kızıldeniz kıyısındaki Hicaz bölgesinde yer alan Cidde Limanı ile Mekke ve Medine de diğer önemli bölgelerdir. Abqaiq-Yanbu petrol boru hattının kurulması ile birlikte ülkenin batı kıyılarında da endüstriyel gelişim başlamıştır. Suudi Arabistan halkı ithalatın büyüklüğüne rağmen, oldukça yüksek bir refah seviyesinde yaşar. Halkın barınma sorunu bulunmaz. Sıcak iklim nedeniyle ince giysiler tercih edilir ve ülkede lüks arabalar yoğun talep görür. Sağlık ve eğitim hizmetleri devlet tarafından temin edilir.
Ev hizmetleri dahil tüm zahmetli işler yabancılar tarafından yapılır. Suudi Arabistan hükümetinin ekonomiyle ilgili öncelikli hedefi, tabii kaynaklara ve yabancı emeğe bağımlılığı azaltarak geleceğe daha fazla güvenle bakabilmektir. Bunun için yerli sanayinin gelişmesi teşvik edilirken yabancı işçi çalıştırılması üzerine sınırlamalar getirilmiştir. Suudi Arabistan’da yerlilere yabancı işçi getirme ve kefil oldukları bu yabancılardan kefalet bedeli alma izni verilmiştir. Doğal kaynaklara bağımlılığı azaltma hedefleri doğrultusunda “Kral Abdullah Şehri” isimli yeni bir şehir oluşturma planı uygulanmaya başlamıştır. 30 milyar dolar harcanarak oluşturulacak bu şehrin bir sanayi şehri olması planlanıyor. Suudi Arabistan petrol kaynaklarından, söz konusu petrolü ihraç edip ihtiyacı olan mal ve hizmetleri ithal etmek şeklinde yararlandığı gibi, bu ucuz enerji kaynağını kullanarak refah düzeyini artırmış durumdadır. Ucuz petrol fiyatları sayesinde kapalı alanların serinletilmesi, asfalt yollar yapılması, deniz suyunun tatlı suya çevrilmesi ve elektrik kullanımı düşük maliyetlerle gerçekleşir. Petrolün hammadde olarak kullanıldığı sanayi tesisleri kurularak çoğu ürün düşük maliyetle üretilir.
EKONOMİ POLİTİKALARI
1970’li yıllarda petrol fiyatlarında yaşanan yükselme nedeniyle Suudi Arabistan otoriteleri halkın refahını artırmak için vergi oranlarını düşürmüş, çeşitli teşvikler vermiş, kamu sektörü istihdamını ve ücretlerini artırmış, altyapı projeleri, askeri donanım ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda bir refah devleti haline gelmiştir. Kamu harcamaları üzerindeki kararlar genellikle şeffaflıktan uzak ve plansız bir şekilde alındığı ve petrol fiyatlarına ilişkin tahminler bazı dönemlerde gerçekçi olmadığı için beş yıllık kalkınma planlarına ve yıllık bütçelerine uyulmakta zorluk çekilir. Suudi Arabistan riyalinin 1986 yılından beri dolara endekslenmesi, petrol fiyatlarına ya da kamu harcamaları politikalarına bağlı olarak döviz kurunda ve faiz oranlarında yaşanabilecek istikrarsızlıkları bir ölçüde engellemiştir. 1998 yılında petrol fiyatları dibe vurduğunda mali disiplin uygulamasına (yüksek vergiler ve kamu hizmetlerinden yüksek bedeller alınması, daha az sübvansiyon verilmesi ve kamu sektöründe istihdamın azaltılması) geçilmesi gündeme gelmiştir. 2004-2006 yılları arasında petrol fiyatlarının yeniden artışa geçmesi sonucunda mali disiplin uygulanmasına ilişkin planlar rafa kaldırılmıştır. 2006 yılında bütçe fazlası 265 milyar sara (71 milyar dolar ya da GSYİH’nin yüzde 20,3’ü) ulaşmıştır. 2007 yılı için ise bütçe fazlasının değeri 179 milyar sar olarak gerçekleşmiştir. Bütçe fazlası daha çok, kamu borçlarının ödenmesi için kullanılır. 2003 yılında GSYİH’nin yüzde 82’sini oluşturan kamu borçları, 2003 yılından sonra yeniden azalmaya başlamış ve GSYİH’nin yüzde 18,7’sine gerilemiştir. Kamu ücretlerindeki ve teşviklerdeki artış sürmesine rağmen, bütçede yatırım harcamalarının da artırılması hedeflenir. 2008 bütçesinde sermaye yatırımlarına (eğitim, sağlık, yol yapımı, su projeleri, kentsel ve endüstriyel altyapı ve teknoloji yatırımları) ayrılan miktar, toplam harcamaların yüzde 40’ına karşılık gelmiştir. Kamu yatırımlarının artırılarak ekonomik çeşitliliğin sağlanması ve yabancı yatırımcıların ülkeye çekilmesi, yüksek yaşam standartlarının korunması açısından önem verilen bir husustur.
Aynı zamanda, bakanlıklarda ve diğer kamu kuruluşlarında da özel yatırımların çeşitli yollarla teşvik edilmesi ile ilgili çalışmalar yürütülür. Hızla artan genç nüfusa iş imkanları yaratılamamasının, göçmen işçilerin sayısı artmaya devam ettiği sürece sosyal düzen üzerinde büyük bir tehdit oluşturacağı tahmin edilir. Bu nedenle bir yandan işgücünün eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve niteliklerinin geliştirilmesine çalışılırken diğer yandan da bazı sektörlerde yalnızca Suudilerin istihdam edilmesi uygulamasına geçilmiştir. GSYİH’deki artış, petrol fiyatları, petrol üretimi ve OPEC’in fiyat politikaları ile yakından ilişkilidir. Uluslararası petrol fiyatları arttıkça iş çevrelerinin ve tüketicilerin güveni, bir yandan da kamu gelirleri ve harcamaları artmaktadır. Petrol dışındaki sektörler, ekonominin çeşitlendirilmesine yönelik çalışmalarla birlikte giderek önem kazanmaya başlamıştır. Petrol dışındaki sektörlerde özel sektörün 2/3 oranında ağırlığı vardır. Özel sektör ithalat, toptancılık ve perakendecilik, finans, inşaat, ziraat, madencilik ve hizmet sektöründe yoğunlaşmıştır.
Özellikle konut piyasası ve inşaat malzemeleri gibi arzın kıt olduğu alanlarda yaşanan talep artışı nedeniyle enflasyon üzerinde oluşan bu baskı, gıda fiyatlarındaki artışın ve Suudi Arabistan riyalinin endekslendiği doların diğer önemli kurlar karşısındaki zayıflığının etkisiyle daha da artmıştır. Petrol ürünleri, temel gıda maddeleri ve ilaç gibi üretim alanlarında ise fiyat kontrolleri ve sübvansiyonlar devam eder. Suudi Arabistan’da, emek piyasası diğer Körfez komşularına benzer bir yapıya sahiptir. Suudi vatandaşları (çoğu erkek), kamu sektöründe çalışanların yüzde 90’ından fazlasını oluşturur. Göçmen işgücü ise, özel sektör çalışanlarının yaklaşık yüzde 90’ını, toplam işgücünün ise yaklaşık yüzde 80’ini meydana getirir. Göçmen işçilerin çoğu erkek olmakla birlikte, temizlikçi ya da öğretmen olarak çalışan kadınlar da bulunur. Bu göçmen işçiler, işverenlerine bir “Sponsorluk sistemi” ile bağlı olduğundan kendi kendine iş aramaları ve işverenlerinin izni olmadan iş değiştirmeleri mümkün değildir. İşverenin bakış açısından, göçmen işçi çalıştırmak ucuz ve kolaylıkla işten ayrılamayacağı için oldukça karlı bir durumdur. Bunun yanında, Suudi vatandaşları da düşük statülü işlerde çalışmaya gönüllü değildir. İşverenlerin bazı sektörlerde işçi istihdam ederken sektörün ve şirketin büyüklüğüne bağlı olarak yüzde 5-30 arasında değişen oranlarda Suudi vatandaşı istihdam edilmesine ilişkin kotalara uymaları zorunludur. Ayrıca, bazı sektörlerde çalışmak da sadece Suudi vatandaşlara mahsustur. Yabancı işçilerin vize almaları hususunda sık sık gecikme yaşanabilmektedir. Suudi Çalışma Bakanlığı, kültürel alışkanlıklara ve geleneklere rağmen Suudi kadınların istihdamını teşvik eder. Kadınların otomobil sürmelerinin yasak olması ve ülkede gelişmiş bir ulaşım ağının olmaması gibi faktörler nedeniyle kadınlar ya çalışamaz ya da şoför kullanır. Yeniden düzenlenen iş kanununa göre kadınlar “Kendi doğalarına uygun” herhangi bir sektörde çalışabilir. Kanundaki bu ifade, farklı yorumlara açıktır. Suudi kadınlar, özel sektörde çalışanların sadece yüzde 1’den azını, kamu sektöründe çalışanların ise yaklaşık üçte birini oluşturur. Ülkenin idari ve finansal merkezi olan Riyad’da petrole dayalı sanayi gelişmiştir. Bir zamanlar ülkenin ticaret merkezi olan ve popülerliğini Riyad’a kaptıran batıdaki Hicaz bölgesi, Mekke’ye yapılan hac ziyaretleri sebebiyle yine de gelişmeyi sürdürür. Economist Intelligence Unit tahminlerine göre, 2010-2014 yılları arasında reel GSYİH’nin yıllık ortalama yüzde 3,7 oranında büyümesi bekleniyor. Petrol, ihracat ve kamu gelirlerinin en önemli yapıtaşı olmayı sürdürecektir. Bu durum, ülke ekonomisinin dış şoklara karşı kırılgan yapısının devam etmesi anlamına da gelir.
ÜLKEDEKİ ÖNEMLİ SEKTÖRLER
Hava koşulları, Suudi Arabistan’ın tarımsal potansiyelini kısıtladığından toprağın sadece yüzde 2’si ekilebilirken yüzde 39’u ise otlak olarak kullanılır. Ekilebilir alanların büyük kısmı, yeterli yağış alan güneybatıdadır. 1980’li yıllarda uygulanmaya çalışılan kendi kendine yeterlilik politikası gereği, bireylere ve tarımsal işletmelere toprak dağıtılmış, krediler verilmiş, sulama gibi konularda ucuz girdi sağlanmış ve yerel ürünlerin fiyatları sübvanse edilmiştir. Devlet tarafından yapılan bir açıklamada su kaynaklarının korunmasını teminen su gerektiren tüm tarımsal üretimin sona erdirilerek tarım ürünlerinin ülke toprakları dışında yetiştirilmesinin planlandığı belirtilmiştir. 2008 yılında gıda fiyatlarında yaşanan yüksek enflasyon sonrasında Suudi Arabistan Krallığı Asya ve Afrika’da tarım ürünleri arzını sağlayabilmek amacıyla toprak satın almaya başlamıştır. Sulama ihtiyacı dolayısıyla buğday üretiminin 2016 yılında sona ereceği tahmin edilir. Gıda ihtiyacı büyük ölçüde ithalatla karşılanırken her yıl yaklaşık 8 milyar dolar değerinde canlı hayvan ve gıda ithalatı yapılır. Uzun süredir ekonomisini çeşitlendirme ve istikrarsız petrol gelirlerine olan bağımlılığını azaltma çabaları gereği sanayi altyapısını güçlendirme yolunda olan Suudi Arabistan, bu yolla yeni istihdam olanakları yaratmayı da planlıyor. Geçmişte izlenen devletçilik ve korumacılık politikalarının bir sonucu olarak devlet egemenliğindeki ağır sanayi oldukça gelişmiş, ayrıca pek çok küçük ölçekli özel işletme kurulmuştur. Ülkede özel ve yabancı yatırımlar teşvik edilmekte, Suudi Arabistan’ın rekabet gücünün olduğu ve ucuz girdi sağlanabilen alanlarda (petrokimyasallar, kimyasallar ve plastik gibi) yapılacak yatırımlara ise öncelik verilmektedir.
Otomotiv, dayanıklı ev eşyaları ve paketleme malzemeleri gibi alanlarda yatırımların oluşturulması planlanmaktadır. Ağır sanayide lider konumunda olup, devlete ait olan Sabic şirketi, dünyanın en büyük 10 petrokimya şirketinden biridir. Ayrıca, Sabic’in bağlı şirketi Hadeed ise Orta Doğu’nun en büyük çelik üreticisidir. Ülkenin kesinleşmiş petrol rezervleri toplamı 264 milyar varilden fazladır. Söz konusu rezervlerin çoğu; Ghawar (70 milyar varil üretim düzeyi ile dünyanın en büyük petrol sahası), Safaniyah (Dünyadaki en büyük açık deniz petrol sahası olduğu tahmin edilir), Abqaiq ve Berri’de bulunur. Suudi Arabistan’da çıkarılan petrolün bir diğer özelliği de, üretim maliyetinin varil başına 1,5 doların altında olmasıdır (dünya ortalaması varil başına beş dolardır). Ulusal petrol şirketi olan Saudi Aramco, dünyanın en büyük kanıtlanmış petrol rezervlerini yöneten şirket konumundadır. Suudi Arabistan, Rusya ile birlikte dünyanın en büyük iki petrol üreticisinden biridir. Rusya tarafından gerçekleştirilen üretim bazı zamanlarda daha yüksek olsa da, Suudi Arabistan’ın rezervleri çok daha fazladır. Üretilen petrolün büyük kısmı (yoğunlukla ham petrol biçiminde) ihraç edildiğinden Suudi Arabistan, dünyanın en büyük petrol tedarikçisi konumundadır. Ham petrol üretimine ilişkin kesin veriler, hükümetin izlediği politikalara ve OPEC’e bağlıdır. Suudi Arabistan 1973-1974 yılları arasında uygulanan ve petrol fiyatlarının aşırı biçimde yükselmesine neden olan petrol ambargosunun başlamasında önemli bir rol üstlenmiştir. Günümüzde de OPEC’in önde gelen lideri olan Suudi Arabistan, OPEC’in toplam üretiminin yaklaşık üçte birini karşılar. Yüksek fiyatlar Suudi ekonomisi için kısa dönemde faydalı olsa da; iç piyasadaki büyümenin ve talebin engellenmemesi, Ortadoğu’daki diğer üreticilerle karşılaştırıldığında Suudi Arabistan’ın payının korunması ve alternatif enerji kaynaklarına yapılacak yatırımların önüne geçilmesi açısından fiyatlar makul bir seviyede tutulmaktadır. Hawiyah ve Ras Tanura’da doğal gaz işleme tesisleri bulunur. OPEC’in verilerine göre Suudi Arabistan’ın kesin doğal gaz rezervleri yaklaşık 7,15 trilyon metreküptür. Komşuları İran ve Katar’ın rezervlerinden daha düşük olmasına rağmen bu üretim düzeyi, dünya toplam üretiminin yaklaşık yüzde 5’ine karşılık gelir. Likit doğal gaz üretimi ise günlük 1 milyon varilin üzerindedir. İç piyasadaki doğal gaz talebinin 2030 yılında iki katına ulaşacağı tahmin edilir. Suudi Arabistan, altın, gümüş, bakır, çinko, boksit, magnezit ve fosfat gibi madenlere sahip bir ülkedir. Maden yataklarının uzaklığına ve yaşanan susuzluğa rağmen son yıllarda bu kaynakların çıkarılması için yapılan çalışmaların arttığı görülür. Madencilik projelerinin tamamının yabancılar tarafından sahiplenilmesine izin veren yeni madencilik yasası, 2004 yılının sonlarında yürürlüğe girmiştir.
Ekonomik büyümenin katalizatörü olan inşaat sektörü, ülkenin modern bir altyapıya kavuşmasını sağlar. Sektörün performansı petrol gelirleri ve devletin harcamaları ile doğru orantılıdır. Suudi Arabistan inşaat sektörü toplam işgücünün ise yüzde 14,7’sini istihdam eder. İnşaat firmalarının büyük bir kısmı özel sermayeli olsa da önde gelen müşterinin devlet olması nedeniyle bu sektör devlet müdahalesine açıktır. Sektör içinde genel olarak kamu kesimi toplam talebin yüzde 30’unu oluşturur. Son yıllarda artan kamu ve özel sektör yatırımlarıyla birlikte okul, hastane, karayolu, demiryolu, elektrik ve su santrali, petrol sahası ve sanayi tesisi inşaatları da artmıştır. Bunun yanı sıra Jubail ve Yanbu’da sanayi şehirleri, Cidde’de yeni bir finans bölgesi ile Rabigh, Medine, Hail, Jizan ve Ras al- Zour’da kurulacak yeni ekonomi şehirlerinin inşası amacıyla sektöre talep artmıştır. Devlet konut teşviklerini sürdürürken özel sektör aracılığıyla çok sayıda konut projesi de yürütülür. İnşaat sektöründe özel firmaların hakimiyeti söz konusudur. Suudi Arabistan’da uzun yıllar inşaat sektörünün gelişmesine yönelik politikalar uygulanmıştır. Bu amaçla, yabancı firmaların üstlendikleri her projenin yüzde 30’u yerli taşeronlar aracılığıyla yürütülmüş, büyük projeler ise daha küçük parçalar halinde tamamlanmıştır. 2008 yılında sektörde yaşanan inşaat patlaması nedeniyle kapasite artırımına gidildiği halde, ülkede faaliyet gösteren sekiz çimento fabrikasının stokları tükenmiştir. 2008 yılında devlet Bahreyn’e yapılan çimento ihracatına yerel çimento açığını kapatmak amacıyla kısıtlama getirmiştir. Suudi Arabistan’da turizm; hac, iş ve körfez ülkeleri aralarında gerçekleştirilen eğlence turizmi olarak üç şekilde ele alınır. Her yıl yaklaşık 3,5 milyon kişi hac ziyareti gerçekleştirir. Hac ve Ramazan dönemleri dışında ve hava sıcaklığının en yüksek olduğu haziran-eylül ayları dışında ise; özellikle Mekke, Medine ve Cidde’de faaliyet gösteren iş adamlarının ve körfez ülkeleri vatandaşlarının ziyaretlerinde artış gözlenir. Kızıl Deniz kıyılarına ve tarihi ve doğal güzelliğe sahip olan şehirlere yapılan ziyaretlerin artırılması, bu yolla ülke turizminin çeşitlendirilmesi, iç turizmin geliştirilmesi, sektörün GSYİH’ye katkısının artırılması ve Suudi vatandaşları için yeni iş imkanlarının doğması amacıyla 2000 yılında kurulan turizm yüksek komisyonu çeşitli çalışmalar yürütür. Kalkınma planlarında her zaman öncelikli konulardan olan karayolu projelerinin başında; Cidde, Mekke ve Medine’yi batıda Riyad ve Eastern’deki Körfez petrol sahalarına bağlayan otoyol ile Dammam’dan Ürdün sınırına uzanan Tapline Karayolu gelir. Kızıldeniz yolu Taif, Abha ve Jizan’ı birbirine bağlamakta olup, Suudi Arabistan ve Bahreyn arasındaki otoyol, Kasım 1986’da trafiğe açılmıştır.
Suudi Arabistan kişi başı elektrik tüketiminin en fazla olduğu ülkelerden biridir. Elektik faturaları devlet tarafından sübvanse edilir. Hızlı nüfus artışı ve artan enerji talebiyle birlikte, özellikle haziran-eylül ayları arasında elektrik kesintileri sıklaşır. Devletin petrol tekeli olan Saudi Aramco şirketi, elektrik şebekelerine duyulan bağımlılığı azaltmak amacıyla beş elektrik santralinde kendi elektriğini üretir. Artan talebin karşılanması için 2023 yılına kadar enerji kapasitesinin neredeyse iki katına (60 bin megavat) çıkarılması gerekmektedir. Sektöre ait düzenlemeler ise Elektrik ve Enerji Düzenleme Otoritesi (ECRA) tarafından yapılmaktadır. Suudi ve yabancı yatırımcılar Suudi finans piyasalarından kredi veya sermaye temin edebilir. Finans piyasaları, merkez bankası The Saudi Arabian Monetary Agency (SAMA) tarafından yönetilip kontrol edilir.
DIŞ TİCARET POLİTİKASI
Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan, istatistik bilgilerinin tutulduğu 1967 yılından bu yana dış ticaret fazlası veren ender ülkelerden birisidir. İhracatında en fazla rol oynayan ürün petroldür ve ülke OPEC içinde de fiyat belirleyici konumundadır. Suudi Arabistan’ın petrol ihracatı; ekipman, malzeme ve tüketim malı ithalatını karşılamaya her zaman yetmiştir. Ülkenin ticaret fazlası petrol üretimi ve petrol fiyatları ile paralel bir değişim gösterir. Petrol piyasasındaki canlılık ticaret fazlasını sağlar. Petrol, toplam ihracatın yüzde 90’ına karşılık gelir. Kimyasal ürünler ve plastik ürünler diğer önemli ihracat kalemleridir. Suudi Arabistan’ın coğrafi konumu re-eksport ticarete olanak sağlar. Ülkenin dış ticaret politikalarını şekillendiren başlıca hususlar; düşük gümrük vergisi oranları, Körfez İşbirliği Konseyi’ne (KİK) üye ülkeler arasında 2003 yılında kurulan gümrük birliği ve 2005 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) üye olunmasıdır. DTÖ’ye verilen taahhütler gereği malın piyasaya girişi öncesinde onay istenmesi gerekliliği ve yerel acenta kullanımı zorunluluğu kaldırılmış, ticaret rejimi Suudi olmayan işadamları için daha şeffaf hale getirilmiştir. Sanayinin başka araçlarla desteklenmesi ve kamu harcamalarını karşılamak için kaynak ihtiyacı içinde olunmaması nedeniyle Suudi Arabistan’da gümrük vergileri düşüktür. KİK dışındaki ülkelerden ithal edilen mallara uygulanan genel ithalat vergisi oranı yüzde 5 olup; yerli sanayinin korunması amacıyla bazı ürünler için yüzde 12 olarak uygulanır. Gıda ürünlerinin çoğunda gümrük vergisi yüzde 5 oranındadır.
DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN DURUMU VE TÜRKİYE İLE TİCARET
Petrol ihracatından elde edilen yüksek gelir ve yabancı sermayeye ihtiyaç duyulmaması gibi nedenlerle doğrudan yabancı sermaye girişi, Suudi Arabistan’ın ödemeler dengesinde önemli bir rol oynar. Suudi Arabistan’ın 2005 yılında DTÖ’ye üyeliği ile yabancı yatırımlar üzerindeki kısıtlamalar ve vergi dezavantajları kaldırılmıştır. Ancak, bu düzenlemelerin henüz yeni olması, seyahat vizesi elde etmedeki sıkıntılar, kamu ihalelerindeki fark gözetici kurallar hali hazırda sıkıntı yaratan faktörlerdir. Petrol ihraç gelirleri ve yabancı sermayeye ihtiyaç duyulmaması gibi nedenlerle doğrudan yabancı sermaye girişi, Suudi Arabistan’ın ödemeler dengesinde önemli bir rol oynamaz. Günümüzde özellikle rafineri, petrokimyasallar ve metal işleme gibi alanlarda şirket birleşmeleri yaşanırken bu yolla petrol dışı sektörlerin gelişimini sağlamak amacıyla yabancı firmaların deneyimlerinden ve bilgilerinden faydalanılır.
Şirket kurma prosedürleri ve yabancı firmalara sağlanan kolaylıklar ile ilgili kurum Suudi Arabistan Genel Yatırım İdaresidir (Saudi Arabian General Investment Authority-SAGIA). Bu kurum tarafından yatırımları teşvik etmek amacıyla One-Stop-Shops (OSS) denilen bir sistem kurulmuştur. Bu sistemde, “One-Stop-Shop”lar ülkede yatırım yapmak isteyenlerin tek başvuru mercii olarak tasarlanmış ve yatırımcılara şirket kurma, lisanslama ve istatistikler gibi her türlü bilgiyi sağlamayı amaçlamaktadır. Suudi Arabistan, Ekonomi Bakanlığınca 2014-2015 döneminde hedef ülkelerinden birisi olarak belirlenmiştir. Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki ticaret verileri incelendiğinde, dış ticaret hacminde yıllar itibariyle oldukça hızlı bir gelişme olduğu söylenebilir. Suudi Arabistan’la ekonomik ilişkilerimiz petrol fiyatlarının artmaya başladığı 1973 yılından itibaren müteahhitlik hizmetleri ve işçi gönderilmesi şeklinde başlamış ve bu ilişkiler 1985 yılında zirveye ulaşmıştır. Suudi Arabistan’a ihracatımızın arttığı yıllarda müteahhitlik faaliyetlerimizde de paralel bir artış görülmüş ve Suudi Arabistan’daki işçilerimizin sayısı 1985 yılında 250 bin seviyesine yükselmiştir. Petrol gelirlerindeki artışa paralel olarak Suudi Arabistan’ın yatırım imkanlarındaki artış Türk müteahhitlik firmalarının ilgisini de beraberinde getirmiştir. Suudi Arabistan’da iş yapan Türk firmalarının karşılaştığı en büyük sorun vize alınması konusundadır. Çalışma vizesi alınabilmesi için diğer bölge ülkelerine kıyasla çok fazla koşul öne sürülür.
SUUDİ ARABİSTAN’IN MAKİNE İHRACATI 1,5 MİLYAR DOLAR DÜZEYİNDE
BM İstatistik Bölümü verilerine göre Suudi Arabistan’ın makine ihracatı 2013 yılında 1,475 milyar dolar olarak kayda geçti. Suudi Arabistan 2013 yılında 316 milyon dolarla en fazla Birleşik Arap Emirlikleri’ne makine ihraç etti. Suudi Arabistan’ın 2013 yılında en fazla makine ihraç ettiği ikinci ülke Bahreyn oldu. 2013 yılında söz konusu ülkeye 148 milyon dolar değerinde makine ihraç edildi. Suudi Arabistan’ın en fazla makine ihraç ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise Fransa yer alıyor. Suudi Arabistan, 2013 yılında Fransa’ya 131 milyon dolar değerinde makine ihraç etti. Listenin dördüncü ve beşinci sırasında is Almanya ve ABD bulunuyor. Suudi Arabistan 2013 yılında Almanya’ya 109 milyon dolar değerinde makine ihracatı gerçekleştirdi. Listenin beşinci sırasındaki ABD’ye yönelik makine ihracatı ise 103 milyon dolar oldu. Türkiye, 2013 yılında Suudi Arabistan’ın 9 milyon dolar ile makine ihraç ettiği ülkeler listesinin 19. sırasında yer alıyor. Suudi Arabistan 2013 yılında 84. fasıl itibariyle en fazla özellikle 8425 ve 8430 pozisyonlarındaki yük kaldırma ve madencilik cihazları ile birlikte kullanılmaya elverişli makineler kaleminde ihracat gerçekleştirdi. 2012 yılında söz konusu ürün grubunda 203 milyon dolarlık ürün ihraç edilirken 2014 yılında bu rakam, yüzde 7,9 artarak 219 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında ise kıvılcım ile ateşlemeli içten yanmalı doğrusal veya döner pistonlu motorlar (patlamalı motor) bulunuyor. Söz konusu kalemde 2013 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 194 milyon dolar olarak kaydedildi. 2012 yılında bu rakam 94 milyon dolar seviyesindeydi. Kıvılcım ile ateşlemeli içten yanmalı doğrusal veya döner pistonlu motorlar (patlamalı motor) ürün grubunda gerçekleşen ihracat artışı yüzde 106,4 oldu. Listenin üçüncü sırasında bulunan klima cihazları (motorlu bir vantilatör ile nem ve ısıyı değiştirmeye mahsus tertibatı olanlar) kaleminde 2012 yılında 199 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken bu rakam 2013 yılında yüzde 5 azalarak 189 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Suudi Arabistan’ın 2013 yılında bir önceki yıla oranla ihracatını en fazla artırdığı ürün grubu yüzde 106,4 ile kıvılcım ile ateşlemeli içten yanmalı doğrusal veya döner pistonlu motorlar (patlamalı motor) oldu.
İTHALAT LİSTESİNİN İLK SIRASINDA ABD BULUNUYOR
BM İstatistik Bölümü verilerine göre Suudi Arabistan’ın makine ithalatı 2013 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 6 artarak 26 milyar dolara yükseldi. 2012 yılında bu rakam 24,6 milyar dolar seviyesindeydi. 2013 yılı rakamlarına göre Suudi Arabistan’ın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında ABD bulunuyor. ABD’den 2012 yılında 5,2 milyar dolarlık makine ithal eden Suudi Arabistan’ın, 2013 yılı makine ithalatı yüzde 11,2 artarak 5,8 milyar dolar olarak kaydedildi. Suudi Arabistan, 2013 yılında listenin ikinci sırasında bulunan Çin’den 4,3 milyar dolar değerinde makine ithal etti. 2012 yılında bu rakam 4 milyar dolar seviyesindeydi. 2013 yılında Suudi Arabistan’ın Çin’den gerçekleştirdiği makine ithalatı yüzde 6,8 arttı. Suudi Arabistan’ın 2013 yılında en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin üçüncü sırasında ise Almanya yer alıyor. Suudi Arabistan 2012 yılında Almanya’dan 2,9 milyar dolar değerinde makine ithal ederken bu rakam, 2013 yılında yüzde 0,6 artarak 3 milyar dolar seviyesinde kaydedildi. Suudi Arabistan’ın 2013 yılında, ilk 10 ülke arasında bir önceki yıla göre makine ithalatını en fazla artırdığı ülke 19,3’le Hindistan oldu. Türkiye, Suudi Arabistan’ın 2013 yılında en fazla makine ithal ettiği ülkeler listesinin 14. sırasında bulunuyor. 2012 yılında bu rakam 210 milyon dolar seviyesindeydi. 2013 yılında Türkiye’nin Suudi Arabistan’a makine ihracatı yüzde 43,8 artarak 302 milyon dolar oldu.
Suudi Arabistan 2013 yılında en fazla otomatik bilgi işlem makineleri ve bunlara ait birimler; manyetik veya optik okuyucular kaleminde ürün ithal etti. 2012 yılında söz konusu ürün grubunda 2 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam, 2013 yılında yüzde 6,1 artarak 2,1 milyar dolar olarak kayda geçti. Listenin ikinci sırasında borular, kazanlar, tanklar, depolar ve benzeri diğer kaplar için musluklar, valfler (vanalar) bulunuyor. Suudi Arabistan, 2013 yılında söz konusu kalemde 2 milyar dolar değerinde makine ithal etti. 2012 yılında bu rakam 1,6 milyar dolardı. Suudi Arabistan’ın söz konusu ürün grubundaki ithalatı yüzde 24,4 arttı. Suudi Arabistan’ın en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem özellikle 84.25 ila 84.30 pozisyonlarındaki yük kaldırma ve madencilik makine ve cihazları ile birlikte kullanılmaya elverişli makineler oldu. 2013 yılında söz konusu kalemde 1,5 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirildi. Suudi Arabistan’ın makine ithalatında en fazla artış yüzde 66,7 ile kıvılcım ile ateşlemeli içten yanmalı doğrusal veya döner pistonlu motorlar (patlamalı motor) kaleminde gerçekleşti. 2012 yılında söz konusu ürün grubunda 555 milyon dolar değerinde ithalat gerçekleştirilirken, 2013 yılında bu rakam 925 milyon dolar seviyesine yükseldi.
TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI YÜZDE 19,9 ARTTI
TÜİK verilerine göre Türkiye’nin 84. fasılda Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği makine ihracatı, 2014 yılında 232,9 milyon dolar olarak kaydedildi. 2013 yılında bu rakam 194,3 milyon dolar seviyesindeydi. Suudi Arabistan’a yönelik makine ihracatı yüzde 19,9 arttı. Türkiye’nin Suudi Arabistan’a yönelik makine ihracatının ilk sırasında toprak, taş, metal cevheri vb. ayıklama, eleme, tasnif, ayırma, yıkama, kırma, öğütme, yoğurma makineleri yer alıyor. Söz konusu kalemde Suudi Arabistan’a 2013 yılında 16 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken bu rakam 2014 yılında 23,9 milyon dolar seviyesinde kaydedildi. Söz konusu mal grubunda 2014 yılında ihracat yüzde 49,3 arttı. Listenin ikinci sırasında bulunan özellikle 84.25 ila 84.30 pozisyonlarındaki yük kaldırma ve madencilik makine ve cihazları ile birlikte kullanılmaya elverişli makineler ürün grubunda 2014 yılında gerçekleştirilen ihracatın değeri 20,7 milyon dolar olarak kaydedildi. 2013 yılında bu rakam 18,8 milyon dolardı. Söz konusu ürün grubundaki ihracat yüzde 10,1 arttı. Türkiye’nin Suudi Arabistan’a makine ihracatında ilk 10 ürün grubu listesinin üçüncü sırasında ise buzdolapları, dondurucular ve diğer soğutucu ve dondurucu cihazlar ve ısı pompaları bulunuyor. 2013 yılında söz konusu kalemde 11,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken bu rakam, 2014 yılında yüzde 37,3 artarak 15,8 milyon dolar olarak kaydedildi. TÜİK verilerine göre 2014 yılında 84. fasıl itibariyle Türkiye’nin Suudi Arabistan’dan makine ithalatı 14,8 milyon dolar olarak kaydedildi. 2013 yılında bu rakam 1,3 milyon dolardı. Türkiye’nin 2014 yılında Suudi Arabistan’dan gerçekleştirdiği makine ithalatı yüzde 961,5 oranında arttı.
“SUUDİ ARABİSTAN OPERASYONLARINDA PROBLEMLERLE KARŞILAŞIYORUZ”
HÜSEYİN KEŞANLI
HAS ASANSÖR GENEL MÜDÜRÜ
“Has Asansör olarak bugün 15 bin metrekarelik kapalı alanda 35’i beyaz yakalı olmak üzere toplamda 135 kişilik ekibimizle, sektör ortalamasının üzerinde bir teknoloji kullanarak Bursa’daki tesislerimizde üretimimizi sürdürüyoruz. İmalat süreçlerimizde; robot, lazer ve punch kesme ve formlama makineleri, CNC makas ve abkantlar kullanıyor ve geniş bir mühendislik ekibiyle çalışıyoruz. Standart projelere uygun ürünlerimiz olmakla birlikte, standart dışı özel projelere de hızlı ve özel çözümler sunabilen bir Ar-Ge ekibine sahibiz. İhracat odaklı bir firmayız ve ağırlıklı olarak hidrolik ve elektrikli, makine daireli ile makine dairesiz olmak üzere 2 metre/saniye hıza kadar ulaşan, 32 kat seyir mesafeli komple asansör ihraç ediyoruz. İhracatta aynı zamanda proje desteği de veriyoruz. Asansörü teslim ederken teknik dosyalarını, montaj ve bakım kitapçıklarını da veriyoruz. Komple paket asansör satışlarımızın dışında dileyen müşterilere sadece kapı, kabin, hidrolik sistem ve kumanda sistemi gibi komponent satışlar da gerçekleştiriyoruz. Dolayısıyla müşterilerimiz bizden diledikleri ürünleri alma şansına sahip. Böylelikle eski asansörleri kısmen yenilemek isteyenlere işbirliği fırsatı veriyoruz. Satışlarımızı gerçekleştirirken yeni müşterilerimizi önce fabrikamıza davet ederek asansör montajı ve bakımı konusunda eğitim vermeyi tercih ediyoruz. Asansör montajını kolaylaştıran eğitim programımız, asansörü konforlu çalışan bir ürün haline getiriyor. 2013 yılında üretimimizin yüzde 65’ini ihraç ettik. 2014 yılında bu oranı yüzde 70’ler seviyesinde tamamlamayı hedefliyoruz. Aralarında Rusya, Ukrayna, İtalya, Polonya, Almanya, Çek Cumhuriyeti, Kanada, Mısır ve Suudi Arabistan’ın da bulunduğu 50’den fazla ülkeye gerçekleştirdiğimiz ihracat; Türkiye’nin asansör ihracatının yüzde 11’ine denk geliyor. Üretiminin yüzde 70’ine yakınını ihraç eden bir firma olarak zaman zaman bazı sorunlarla karşılaşıyoruz.
Suudi Arabistan’a yapılan ihracatta Türk Standartları Enstitüsünün gözetim yaparken istediği belgeler bizi gerçekten şaşırtıyor. CE etiketi olan bir ürün için Türkiye’de ve Avrupa’da başka hiçbir belge istenmezken burada istenmesi, ihracatımızı zora sokmanın yanında sevkiyatlarımızın gecikmesine de neden oluyor. Daha açık bir ifadeyle şu anda İtalya’ya yaptığımız asansör ihracatı için gerekli belgelerde hiçbir zorluk çekmezken Suudi Arabistan gibi TSE’nin gözetimi ile gerçekleşen operasyonlarda ciddi problemlerle karşı karşıyayız.”
“SUUDİ ARABİSTAN’DA LOJİSTİK MERKEZİMİZ VAR”
HASAN BÜYÜKKUTLU
KUTLUSAN GENEL MÜDÜRÜ
“İzmir Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Kutlusan Makine kendi Ar-Ge ekibiyle, tavukçuluk sektörünün ihtiyaç duyduğu tüm ekipman ve kafes sistemlerinin üretimini gerçekleştiriyor. Tavuk ve yumurta üretim ekipmanları konusunda Türkiye’nin en büyük, dünyanınsa önde gelen kafes sistemi üreticileri arasındayız. Ürün yelpazemiz içinde yer alan her kalemde ihracat gerçekleştiriyoruz. Suudi Arabistan, Çin, Endonezya, Malezya, Azerbaycan, Gürcistan, Hindistan ve Avustralya’nın da aralarında olduğu çok sayıda ülke Kutlusan ürünlerini kullanıyor. Firmamızın Suudi Arabistan, İran, Mısır, Malezya, Kuveyt, ABD, Pakistan, Hindistan ve Cezayir’de bayileri var. Ayrıca Hindistan, Malezya ve Suudi Arabistan’da lojistik merkezlerimiz mevcut.”