Sabancı universitesi mekatronik muhendisliği bolumu koordinatoru doc. dr. serhat yeşilyurt, turkiye’den ulusal sektor firmalarıyla calıştıkları gibi almanya ve hatta japonya’daki şirketlere de projeler yaparak patentler aldıklarını soyluyor.
Sabacı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mekatronik Mühendisliğ i Bölümü Koordinatörü Doç. Dr. Serhat Yeşilyurt, Türkiye’de mal ve süreç tasarı- mının genel olarak yaygın olmadığını ve mekatronik mühendisliğinin yerinin oldukça sınırlı olduğunu söylüyor. Moment Expo’nun sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Serhat Yeşilyurt, “Her ne kadar üretim çalışmaları tasarım çalışmalarına göre daha yaygınsa da özellikle küçük ve orta boylu işletmeler ele alındığında mal ve süreç üretiminde mekatronik çözümlerin, örne- ğin robotlar, kullanımı çok sınırlı” diyor.
Mekatronik Mühendisliği çağımızın popüler alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Türkiye’de mekatronik mühendisliğinin şu anki durumunu açıklayabilir misiniz?
Mekatronik mühendisliğinin ayrı bir mühendislik dalı olarak ortaya çıkması çok yakın zamandadır: terim olarak mekatronik ilk kez Japonya’da 1969 yılında kullanılmış. Mal ve süreç tasarımı ve üretiminin parçaları olan mekanik, elektrik ve elektronik donanım, yazılım ve otomasyon bileşenlerinin ortak bir disiplin altında ele alınması ihtiyacı mekatronik mühendisliğini ortaya çıkarıyor. Örneğin klasik anlamda mekanik bir ürün olan çamaşır makinesi işlevini yerine getiren mekanik parçaların yanı sıra elektrik motoru, elektronik devreler, yazı lım ve otomasyon bileşenlerinden oluşur. Buna benzer bir şekilde tamamen elektronik devre ve yazılımdan oluşan cep telefonları bile artık mekanik ivme ölçen bileşenlere sahiptir. Mekatronik bu tip ürünlerin tasarlanması ve üretimi için ortak bir çerçeve çiziyor. Bu bakış açısından incelendiğinde ülkemizde mal ve süreç tasarımı genel olarak yaygın değil ve mekatronik mühendisliğ inin yeri çok sınırlı. Her ne kadar üretim çalışmaları tasarım çalışmalarına göre daha yaygınsa da özellikle küçük ve orta boylu işletmeler ele alındığında mal ve süreç üretiminde mekatronik çözümlerin, örneğin robotlar, kullanımı çok sınırlı. Öte yandan lisans ve lisansüstü düzeylerde mekatronik mühendisliğ i eğitimi veren kurumlar gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Sabancı Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi ve Atı- lım Üniversitesi’nde lisans düzeyinde eğitim verilirken, lisansüstü düzeyde aralarında Sabancı Üniversitesi, ODTÜ ve İTÜ’nün de yer aldığı eğitim kurumları nın sayısı her geçen yıl artış gösteriyor. Ayrıca mekatronik alanında mesleki eğitim veren liseler de bulunuyor: Haydarpaşa Anadolu Teknik Lisesi, Bursa Hürriyet Anadolu Teknik Lisesi ve Ankara İskitler Anadolu Meslek Lisesi gibi.
Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye mekatronik mühendisliği çözümlerinden yeterince yararlanabiliyor mu?
Ülkemizde mekatronik çözümlerin ne kadar kullanıldığına bakmadan önce, mal ve süreçlerin tasarım ve üretiminde mekatronik yaklaşımı bir örnekle açıklamak gerekiyor. Yine çamaşır makineleri örneğine bakacak olursak kısa, uzun, hızlı, yavaş, sıkmalı, ön yıkamalı vb gibi programlara sahipler, az ve çok çamaşı- rı ayırt edilebiliyor ve su ile enerji tasarrufuna önem veriyorlar. Mekanik parçalar, elektrik motorları, vanalar ve ısıtıcı- lar bir araya getirilirken yıkama programları nın ne kadar iyi sonuç verdiği, su ve enerji tasarrufu göz önüne alındı- ğında, tasarım aşaması bir çizim olmaktan çıkıp (ki estetik görünüm de tasarı- mın bir parçası) top yekun bir yaklaşım haline geliyor. Mekatronik yaklaşımla ele alındığında yıkama programları bir otomasyon yazılımı olarak tasarlanırken hatta fiilen çalışırken mekanik ve elektronik donanım elemanlarının ve araları ndaki etkileşimlerin modelleri kullanı- lıyor, su ve enerji kullanımı, yıkama verimliliğ i gibi ölçütler benzeşim kullanı- larak optimize ediliyor. Bu açıdan bakıldığında ülkemizde de yurt dışında olduğu gibi çamaşır makinesi üreticileri de benzer çözümler kullanı yor olmalılar. Genel olarak da büyük işletmeler yurt dışındaki kadar mekatronik çözümler üzerinde duruyor. Fakat küçük işletmelerin benzeri çalışmaları çok sınırlı kalıyor. Bir süreç olarak üretim aşamasında kullanılan mekatronik çözümler otomasyon yazılımları ve robotları n yaygın kullanımını gerektiriyor. Tasarımda olduğu gibi üretim sürecinde de küçük ve orta boy üreticiler bu çözümlerden yeterince yararlanamıyor. Bundaki en önemli faktör yerli çözümlerin çok sınırlı olması denebilir. İthal çözümler ise genelde çok pahalı ve yeterince esnek olmayabiliyor.
Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Bölümü Koordinatörü olarak, üniversite ile sanayi işbirliklerine nasıl bakıyorsunuz? Hali hazı rda herhangi bir işbirliğiniz var mı?
Kuruluşundan bu yana özellikle Sabancı Üniversitesi ve Mekatronik Mühendisli- ği programı olarak sanayinin üniversiteden çok faydalanabileceğinin bilincindeyiz ve bu konuya büyük önem veriyoruz. Kuruluşumuzun ilk yıllarında Sabancı Üniversitesi’nde seminerler düzenleye rek İstanbul ve çevresindeki konuyla ilgili küçük ve büyük işletmeleri bu seminerlerimize davet ettik. İlgilenen işletmeleri daha sonra ziyaret ederek ihtiyaç duydukları mekatronik çözüm önerilerinde bulunduk. Halen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın desteklediği SAN-TEZ projeleriyle, Sanayi Liderleri Programı’ nda bu programı destekleyen endüstriyel ortaklarımızla, TÜBİTAK’ın desteklediğ i Sanayi AR-GE Projelerini Destekleme Programı altında pek çok projeyle sanayi ile doğrudan ilişki halindeyiz
Mekatronik mühendisliğinin gelişiminin makine sektörünün gelişimine ne gibi faydaları olabilir?
Mekatronik mühendisliğinin getirdiği çözümler modern makinelerin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu mühendislik dalı geliştikçe makine sektörü de doğal olarak gelişecektir.
Birçok konuda teknoloji üreten ABD, Japonya ve AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin mekatronikte izlemesi gereken yol haritası ne olmalıdır?
Gelişmiş ülkelerde teknoloji üretiminin üst düzeyde olmasının en önemli sebebi devletin ve özel yatırımcıların yenileşime (inovasyon) büyük önem vermesi ve bu konudaki projeleri güven içersinde desteklemesi. Gelişmiş ülkelerde yenileşime odaklı projelerin desteklenmesi yaklaşımına saçmayla ateş etmek diyebiliriz. Diyelim ki yüz tane yüksek potansiyeli olan yenileşim projesi birer milyon dolarlık bütçeyle destekleniyor. Bu projelerden bir tanesi bile başarılı olduğunda ekonomiye milyarlarca dolarlı k katkısı olabiliyor. Diğer projeler başarısız olsa da, eşyanın tabiatı gereği, proje sahiplerine bir yaptırım uygulanması na gerek kalmıyor. Türkiye’de de son yıllarda devletin ARGE’ye ayırdığı bütçenin artmasıyla TÜ- BİTAK, DPT, Sanayi ve Ticaret Bakanlı- ğı gibi kurumların desteklediği yenileşimeye yönelik destek hiç de küçümsenecek boyutlarda değil. Mekatronik özellikle uygulamada ön plana çıktığı için bu konuda sanayi ve üniversiteyi bir araya getiren projelere ayrılan destek önemli oluyor. Bu tip projelerin sanayiden kaynaklanması durumunda ise ihtiyaca yanıt verme oranı artıyor. Bu konuda sanayicilerimize önemli bir rol düşüyor. Fakat gözlemlerime dayanarak, sanayicilerimizin bu konularda biraz tedirgin olduğunu söyleyebilirim. Tedirginliğ in bir sebebi projede vaat edilen sonuçların elde edilememesi durumunda taahhütlerden çekinilmesi, bir diğeri de fikri mülkiyet haklarındaki belirsizliklerin oluşu. Bu konuda kurumsal proje yönetimi anlayışına çok büyük rol düşüyor. Sabancı Üniversitesi’nde ayrı bir birim olarak çalışan proje yönetim ofisi Sabancı Üniversitesi’nin yer aldığı pro- jelerde bu desteği sağlıyor ve projenin tanımlanması, taahhütleri ve çıkan sonuçları n fikri mülkiyet haklarının dağılı- mı gibi konularda bir tereddüt kalmaması nı sağlıyor. Sonuç olarak, özellikle makine sektörünün otomasyonu bir parçası olarak görmeye başlaması, bu konuda üniversite ve kamu kuruluşlarının desteklerinden faydalanmaktan çekinmemesi ve proje yönetimi konusunda kaynak sağlayan kurumlar kadar bağımsız kurumların da etkin görev almaları gerekiyor.
Mekatronik sektöründe uluslararası pazarlarda teknoloji geliştirmek çok önemli. Bu noktada sektöre ve üniversiteye düşen görevler nelerdir?
Sektörün uluslararası pazarlarda başarı- lı olabilmesi için yenileşime ve yenilik getiren projelere önem vermesi gerekiyor. Bu konudaki projeler özellikle sektördeki ticari kuruluşlardan gelirse başarı oranı daha da artıyor. Sabancı Üniversitesi gerek Ar-Ge kapsamında gerekse de proje yönetimi ve fikri mülkiyet haklarının korunması konularında destek verebilecek güçlü bir altyapıya sahip.
Somut olarak Türk firmalarına ne tür hizmetler sunuyorsunuz? Ar-Ge çalışmaları, problem çözme gibi sektöre katkılarınız konusunda somut bilgiler verebilir misiniz?
Programımız hem branş itibarıyla hem de üniversitemizin endüstri ile yakın ilişkiler içinde olma politikası nedeniyle sanayi kuruluşları ile çalışmaya ve kullanı labilir çözümler üretmeyi hedeşiyor. Sunduğumuz hizmetleri başlıklar halinde şöyle özetleyebiliriz: Danışmanlık, fizibilite, ürün geliştirme, modelleme, tasarı m ve prototip üretimi. Çalışmalarımız sanayi kuruluşları ile konunun belirlenmesi ile başlar. İkinci aşamada üniversitemizin ilgili proje yönetim birimi ile birlikte, yapılacak olan işbirliğinin modeli ve kullanılabilecek desteklere karar verilir. Bunun sonucunda işbirliği yapacağımız kuruluşla bizim de taahhütlerimizi içeren bir anlaşma imzalanır. Bu sayede kuruluşun bizden beklentileri belli olur ve zamanı nda yerine getiremediğimiz takdirde bize de uygulanacak yaptırımlar belirlenir. Sanayi ile ilgili olarak programımızda şimdiye kadar doğrudan bir şirket tarafı ndan finanse edilen projeler ve bir şirket- devlet tarafından birlikte destekle- nen projeler gerçekleştirdik. Ulusal sektörden firmalarla çalıştığımız gibi Almanya ve hatta Japonya’daki şirketlere de projeler yaptık ve patentler aldık. Bu konuda meslektaşımız Yrd. Doç. Dr. Ahmet Onat’ın çalışmalarını örnek gösterebilirim. Son dönemlerde devletten alınabilecek Ar-Ge destek enstrümanları nın çeşitlenmesiyle Türk şirketleri ile yaptığımız projelerde bunları kullanmayı tercih ediyoruz. Özellikle Sanayi Bakanlığı?nın bir yıl önce başlattığı San-Tez proje uygulaması kapsamında üç büyük projemiz var. Üniversite genelinde baktığımızda sanayi, devlet, Avrupa Birliği ve diğer kaynaklardan desteklenen projelerin toplamında öğretim üyesi başına düşen en çok proje kayna- ğı olan üniversite konumundayız.
Sektörün ihtiyacı olan mekatronik mühendislerini yetiştirmek konusunda fakülteniz yeterli altyapıya sahip mi? Bu noktada sektörden beklentileriniz neler?
Sabancı Üniversitesi’nin laboratuar ve eğitim altyapısı dünya çapındadır. Elektronik devre laboratuarında 150’den fazla öğrenci üçer kişilik gruplarla bir sömestrde ondan fazla deney yaparak laboratuar çalışmalarına başlıyorlar. Daha sonra endüstriyel otomasyon, mikroişlemci tabanlı sistem tasarımı, hareket kontrolü gibi laboratuar derslerinde teori ve uygulamayı bir arada öğreniyorlar. Ayrıca her öğrenciye bir dizüstü bilgisayar verildiği için bilgisayar destekli tasarım, modelleme ve benzeşime yönelik derslerde elliyi aşkın yazılımla istedikleri zaman çalışma olanağına sahipler. Sektörden en büyük beklentimiz öğrencilerimize daha kapsamlı staj olanakları sağlayarak onların iş ortamı hakkında daha gerçekçi bilgiler edinmelerine katkı da bulunmaları. Staj seviyesine gelen öğrencilerimiz bilgisayar destekli tasarı m yazılımlarının biri veya birkaçını çok iyi düzeyde kullanabilir durumda oluyorlar. Ayrıca mekanik tasarım ve modelleme, elektronik devre tasarımı, otomasyon yazılımları, mikroişlemci programlama gibi konularda da eğitim almış alıyorlar. Genelde staja giden öğ- rencilerimizden aldığımız en büyük şikayet onlara görev verilmeden bölümden bölüme gezdirilmeleri oluyor. Pek çok üniversiteden farklı olarak Sabancı Üniversitesi’nde stajın 8 hafta olması gerekiyor. Öğrencilerimizin stajyer olarak bulundukları yerde gerçek bir probleme başlayıp onu sonuçlandırmış olmaları nı eğitimlerinin çok önemli bir parçası olarak görüyoruz.
Üniversite sanayi işbirliğinde doğru işleyen ve eksik olan noktalar nelerdir? İleriye dönük işbirliğini güçlendirmek için neler yapılmalıdır?
Üniversite sanayi işbirliğinde en doğru işleyen nokta kamunun bu konuya verdiğ i önem ve bu anlamda TÜBİTAK, DPT, Milli Savunma Bakanlığı ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı gibi kurumların sanayi projelerine ayırdığı kaynakların hiç de küçümsenmeyecek boyutlarda olması dır. Ayrıca Sabancı Üniversitesi oldu- ğu kadar diğer üniversitelerimizdeki öğretim elemanları da sanayiye dönük proje yapma istek ve arzusundadır. Bir akademisyen için somut bir şey üretmenin keyfi her zaman ayrıdır. Yanlış yürüyen ise özellikle küçük ve orta boy işletmelerin yenilikçi projelerden ve yenileşime karşı çekingen olmasıdır. Belirli bir risk alıp ihtiyaç duyulan teknolojiyi üretmektense hazır olanı azami ölçüde kullanarak bundan getiri beklemek, teknolojide sürekli olarak dışa ba- ğımlı kalmamızı ve takipçisi olmamızı doğurur. Bu durumda mevcut vergi yasaları nın da büyük payı var. Ar-Ge çalı şmalarına getirilecek olan vergi kolaylı kları yenileşime teşviki artırır. İleriye dönük olarak işbirliğini güçlendirmek için TÜBİTAK, DPT ve ilgili bakanlı kların proje pazarı niteliğinde tematik çalıştaylar ve konferanslar düzenlemesi, ki bu gelişmiş ülkelerde yaygın bir uygulamadır, önemli adımlardan biri. Bu tip toplantılar sanayi ve üniversiteyi bir araya getirir; karşılıklı beklentilerin aktarılıp anlaşılmasını sağlar; yenilikçi projelerin karşılıklı olarak ele alınıp tanımlanmasına ortam hazırlar.
Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Programının şu anda gerçekleştirdiği faaliyetlerden ve gelecek vizyonundan bahseder misiniz?
Eğitim alanında lisans ve lisansüstü düzeyde öğrencilerimize ilgi alanlarına göre uzmanlaşmalarını sağlayacak oldukça geniş bir ders listesi sunuyoruz. Günümüz gelişmelerine paralel olarak derslerimizin içeriklerini modernleştiriyoruz. Mekatronik eğitimine özgü laboratuar çalışmalarını hızla ilerleyen teknolojinin gerektirdiği şekilde titizlikle güncelliyoruz. Vizyon olarak mekatronik eğitimini dar bir zorunlu dersler listesi haline dönüştürmektense, öğrencilerimize nano-optik, üç boyutlu görme, malzeme tasarımı gibi modern ve geniş bir müfredat sunarak geleceğe hazırlamayı hedeşiyoruz. Araştırma alanında ise grubumuzdaki öğretim üyelerinin yürüttüğü proje sayı sı oldukça fazla ve bunlar arasında yerli olduğu kadar yabancı projelerin payı da büyük. Bu projelerin hepsi de mekatronik mühendisliği ve ilgili alanlarda en yeni bilimsel çalışmalar düzeyinde olup geleceğin teknolojisine önemli katkıda bulunacak nitelikteler. Belli bir alanı ön plana çıkarmadan bu tip projelerin çeşitliliğini ve güncelliğini sürdürmek vizyonumuzda yer alıyor. SPOT: “ Doç. Dr. Serhat Yeşilyurt, “Sabancı Üniversitesi’nin laboratuar ve eğitim altyapısı dünya çapındadır. Elektronik devre laboratuarında 150’den fazla öğrenci üçer kişilik gruplarla bir sömestrde ondan fazla deney yaparak laboratuar çalışmalarına başlıyorlar” diye konuşuyor.”
Doç. Dr. Serhat Yeşilyurt Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Bölümü Koordinatörü Eğitim alanında lisans ve lisansüstü düzeyde öğrencilerimize ilgi alanlarına göre uzmanlaşmalarını sağlayacak oldukça geniş bir ders listesi sunuyoruz.