Bir vakıf üniversitesi olarak 2008 yılında kurulan Piri Reis Üniversitesi’nin kampüsü İstanbul Tuzla’da yer alıyor. “Denizcilik Üniversitesi” unvanı ile...
Bir vakıf üniversitesi olarak 2008 yılında kurulan Piri Reis Üniversitesi’nin kampüsü İstanbul Tuzla’da yer alıyor. “Denizcilik Üniversitesi” unvanı ile farklılaşan kurumun en güvendiği alan mühendislik eğitimi. Mühendislik Fakültesi’nde Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği, Makine Mühendisliği ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği yer alıyor. 2013-2014 öğretim yılında açılan Makine Mühendisliği Bölümü öğrencilerine teorik eğitimin yanında endüstride çalışma imkanı da sunuyor. Bunun için hayata geçirdikleri projeleri de var. “Endüstri ile Ortak Eğitim Programı” olarak adlandırdıkları bir program uyguluyorlar. Bu program sayesinde öğrenciler henüz lisans eğitimi alırken, bir taraftan da sektörün önemli şirketlerinde deneyim kazanabiliyorlar. Mezuniyet sonrası da isterlerse Tuzla Gemi İnşa Bölgesi’nde istihdam ediliyorlar. Piri Reis Üniversitesi henüz yeni kurulmasına rağmen oldukça iddialı. Üniversite proje tabanlı öğretimi önemsiyor. Öğrenciler bu eğitim vizyonu sayesinde sadece okuyarak ya da dinleyerek değil, malzemeleri eline alarak, üretim yapmayı öğreniyorlar. Üniversitenin eğitim dinamiklerini ve uzun vadeli hedeflerini Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Mehmet Sander Çalışal ile konuştuk.
Makine Mühendisliği Bölümü olarak 2013-2014 öğretim yılında eğitim vermeye başladınız. Her şey çok yeni olmakla birlikte bu süreyi nasıl geçirdiniz? Gelecek öğretim yıllarına nasıl bir aktarım yapacaksınız?
Bu süreyi çok iyi geçirdik. Yaparak öğrenme vizyonumuzu öğrencilerimize aşıladık ve çeşitli projelerle onları mesleğe hazırladık. Önümüzdeki dönemlerde de aynı vizyonu takip edip öğrencilerimizi özellikle Tuzla Gemi İnşa Bölgesi’nde istihdam edilecek şekilde yetiştirmeye çalışıyoruz. Diğer başarılı üniversitelerdeki Makine Mühendisliği Bölümlerinden farklı olarak böyle bir imkanımızın olması bizi seçecek öğrencileri de olumlu etkiliyor. Yaptığımız tanıtımlarda bu hususu özellikle öne çıkartıyoruz.
Türkiye’de devlet ve vakıf olmak üzere çok başarılı üniversiteler var. Böylesi bir bilim rekabeti ortamında üniversitenizin Makine Mühendisliği Bölümü adına iddiası nedir? Bizim üniversitemiz bir denizcilik üniversitesidir. Başarılı üniversitelerde bulunmayan bu özelliğimiz sayesinde daha geniş spektrumlu makine mühendisleri yetiştirdiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümüyle beraber Makine Mühendisliğinde bulunan öğretim üyelerimiz, öğrencilerimizin yetişmesine katkıda bulunuyor. Sektörde uzun yıllar tecrübesi bulunan öğretim üyelerimiz sayesinde öğrencilerimizi bu alanda yetkin olacak şekilde ve mezun olduktan sonra da ilgili sektörlerde iş bulacak şekilde yetiştirmeye çalışıyoruz.
Piri Reis Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünün eğitim vizyonu nedir? Bölümünüzden mezun olan öğrenciler hangi donanımlara sahip olacaklardır?
Vizyonumuzun temelini yaparak öğrenme oluşturuyor. Yani buna proje tabanlı öğretim diyebiliriz. Çeşitli projelerle öğrencilerimiz sadece göz ve kulağa hitap eden derslerle değil, malzemeleri ellerine alarak üretim yapmayı öğrenerek ve yaparken sorunlar yaşayarak deneme yanılma aşamasından geçerek öğreniyorlar. Örneğin Uluslararası Deniz Bisikleti (Waterbike) yarışmalarında görev alan makine mühendisliği öğrencileri gemi inşaatı ve gemi makineleri mühendisliği öğrencileri ile beraber dizayndan imalata ve testlere kadar bütün aşamalarda görev alarak sanayide mühendis olarak çalışabilme becerilerini geliştiriyorlar. Ayrıca imkanları çok gelişmiş olan makine atölyemizde öğrenciler torna, freze, matkap tezgahlarında çeşitli projeler yapıyorlar. Örtülü elektrotla elektrik ark kaynağı, MİG/MAG kaynağı, TİG kaynağı ve oksi-asetilen kaynağı kullanarak becerilerini geliştiriyorlar. Akışkanlar mekaniği, hidrolik pnömatik, statik mukavemet, elektromekanik laboratuvarlarımızla öğrencilerimizi uygulama yaparak öğrenmeye teşvik ediyoruz.
Eğitim başlıklarınızı nasıl belirlediniz? Bu noktada sanayiden gelen talepler oldu mu?
Sanayi ile iç içe olmanın faydalarından bir tanesi de tam budur. Sanayiden gelen taleplere her zaman öncelik veriyoruz. Öğrencilerimizin hangi donanımlarla mezun olması gerektiği konusunda sanayiden her zaman görüş alıyoruz. Özellikle profesyonel yazılımlar konusunda bu hususa dikkat ediyoruz. Bilgisayar laboratuvarlarımızda kullanılan yazılımları seçerken her zaman sanayi ile temasta oluyoruz. Öğrencilerimiz becerilerini geliştirirken ve yazılım öğrenirken bir yandan da mezun olduklarında bu yazılımları rahatça kullanabilecekleri firmalarda iş imkanları bulabilecekler.
Bölümünüzün akademik kadrosu nasıl oluşturuldu? Hangi kriterleri gözettiniz?
Bölümümüzün kadrosunda, konusunda uzun yıllar tecrübeleri olan öğretim üyeleri mevcuttur. Ayrıca yurt dışında uzun yıllar tecrübeleri bulunan öğretim üyelerimiz de değişik bakış açılarıyla öğrencilerimize katkıda bulunuyorlar. İngilizce konusuna çok önem verdiğimiz için özellikle İngilizce konusunda yetkin öğretim üyelerini seçiyoruz.
Teorik eğitimler haricinde pratikte de başarılı olabilmeleri adına öğrencilerinize ne gibi imkanlar sunuyorsunuz?
Çok gelişmiş olan makine atölyemizde öğrenciler torna, freze, matkap tezgahlarında çeşitli projeler yapıyorlar. Örtülü elektrotla elektrik ark kaynağı, MİG/MAG kaynağı, TİG kaynağı ve oksi-asetilen kaynağı kullanarak becerilerini geliştiriyorlar. Akışkanlar mekaniği, hidrolik pnömatik, statik mukavemet, elektromekanik laboratuvarlarımızla deneyimleyerek öğrenme imkanı buluyorlar. Ama en önemlisi Endüstri ile Ortak Eğitim Programı olarak adlandırdığımız bir program uyguluyoruz. Şu ana kadar Gemi İnşa ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü öğrencilerine uyguladık. Makine Mühendisliğinde okuyan öğrencilerimiz dördüncü sınıfa geldiklerinde onlara da uygulanacak. Bu program sayesinde çeşitli firmalarla imzalanan protokoller çerçevesinde yedinci ve sekizinci yarıyıl öğrencileri öğleden sonraları bu firmalarda çalışarak bitirme tezlerini yapma imkanı buluyorlar. Bugüne kadar başarıyla uygulanan bu program ile daha mezun olmadan öğrencilerimiz endüstride çalışabiliyor. Ayrıca bitirme projeleri sektörün ihtiyaçları doğrultusunda yapılarak, sektörün de istediği nitelikte mühendis yetiştirilmesine katkı sağlanıyor.
Üniversite-sanayi işbirliğinde üniversite ve bölümünüzün aldığı sorumluluklar nelerdir? Bir Ar-Ge merkeziniz var mı? Bu alandaki faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Teknopark İstanbul’da bir ofisimiz bulunuyor. Henüz tam kapasiteyle çalışma imkanı bulamasak da burada yakın bir zamanda özelliközellikle lisansüstü öğrencilerinin katkılarıyla sanayi ile beraber çalışabileceğimiz imkanları yaratacağız.
Üniversite-sanayi işbirliğinde gelinen noktayı genel anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler yapılmalı? Üniversitenizin bu alanda yapmak istedikleri var mı?
Birçok öğretim üyemiz değişik alanlarda çalışarak bir takım makaleler yayınlıyorlar. Bunların sanayide kullanılabilir hale gelmesi ancak sanayi ile işbirliği sayesinde oluyor. Sanayiden gelen taleplere göre bilimsel çalışma yapmak da işin başka ve önemli bir boyutu. Teknopark İstanbul’daki ofisimizde sanayi ile iç içe çalışma imkanını öğretim üyelerimize, yüksek lisans ve doktora öğrencilerimize sunacağız.