Çalışma hayatına henüz lise yıllarında firmadaki çeşitli evrakları tanımakla adım atan Molino Muhasebe ve Finans Müdürü Şeyma Nur Alaybeyi Kahveci’nin profesyonel iş hayatına geçişi ise aldığı...
Çalışma hayatına henüz lise yıllarında firmadaki çeşitli evrakları tanımakla adım atan Molino Muhasebe ve Finans Müdürü Şeyma Nur Alaybeyi Kahveci’nin profesyonel iş hayatına geçişi ise aldığı mali müşavirlik eğitiminin ardından olmuş. Kariyer basamaklarında adım adım ilerleyen Kahveci’ye göre mesleki anlamda önünde daha uzun bir yol var. “Satın almada nelere dikkat edilmelidir, satış taktikleri nelerdir, müşteri ile nasıl konuşulmalıdır, dış ticaretin püf noktaları nelerdir?” gibi konuları kendisi için adeta bir okul olan Molino’da öğrenmeye devam ettiğini belirten Kahveci, öğrenmenin sonu olmadığına vurgu yapıyor. Kadınların toplumdaki yerine de değinen Kahveci, “Toplumda kadın, aileyi ve çocukları yöneten temel okul gibidir. Yönetirken her şeye yetmeli ve söz konusu süreçte yıpranmamalıdır. Bu da zor bir iştir. Dolayısıyla toplum tarafından kadın yönetici olmak her zaman örnek alınıp takdir edilen bir durum olmaya devam edecek diye düşünüyorum” diyor. “Kadınların başarısının temelinde, evliyse eşinin bekarsa da babasının çok büyük rolü var” diyen Kahveci, kadın yönetici perspektifiyle makine sektörünü Moment Expo okurları için değerlendirdi.
Şeyma Nur Alaybeyi Kahveci kimdir? Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
Konya’da 1986 yılında dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimim sonrası Konya Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden 2008 yılında mezun oldum. Mezuniyetimin ardından serbest muhasebeci mali müşavirlik staj sınavını ilk seferde kazandım. Dolayısıyla halihazırda devam eden çalışma hayatına tam anlamıyla atılmış oldum. Üç yıllık staj süresinin ardından 2011 yılında serbest muhasebeci mali müşavir olmaya hak kazandım.
İş hayatına başlama ve bulunduğunuz göreve gelme süreciniz hakkında bilgi verir misiniz? İş hayatına 15-16 yaşlarında öncelikle firmamızda çeşitli evrakları tanımakla adım attım. O zamanlar her şey yabancıydı bana. Önceleri faks çıktılarını inceliyordum, daha sonra ise diğer resmi evrakları anlamaya başladım. İşin, bence en önemli kısmı olan dosyalama aşaması ilk öğrendiğim şey oldu. Daha sonra kasada, yönetime para hesabı nasıl verilir onu öğrendim. “Satın almada nelere dikkat edilmelidir, satış taktikleri nelerdir, müşteri ile nasıl konuşulmalıdır, dış ticaretin püf noktaları nelerdir?” gibi konular ise benim için adeta bir okul olan Molino’da hala her gün öğrenmeye devam ettiğim başlıklar. Bu okul öyle bir okul ki mezun olamazsınız. Çünkü öğrenilecek şeyler asla bitmez. Mali müşavir olduktan sonra kendi işime yoğunlaştım. Vergi ve denetim alanında başka firmalarda çalıştım. Firmamıza önce dışarıdan bir gözle baktıktan sonra Molino bünyesine katıldım ve o günden bu yana da “Nasıl daha iyi, verimli ve etkili olabilirim!” diye çalışmaya devam ediyorum.
Bulunduğunuz görevi kaç yıldır sürdürüyorsunuz? Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor?
Beş yıldır mali müşavir olarak çalışıyorum ve standart bir iş günüm hayli yoğun geçiyor. Sabah gelir gelmez mail trafiği yaşıyorum. Ardından iş ve satış takibi için üretim alanını geziyorum. Günlük muhasebe kontrollerinden sonra, personelle sürekli işbirliği halinde gerçekleştirdiğimiz toplantılarda güncel bilgileri ve raporları alıyorum.
Yoğun bir iş temposuna sahip olan makine sektöründe başarılı olmak için izlenmesi gereken yol nedir?
50 yıllık tecrübenin vermiş olduğu bilgi birikimini kullanarak planlı hareket etmek başarımızın sırrını oluşturuyor. İşi aldıktan sonra kendi aramızda kurduğumuz sistem kodlarıyla iş akışının A’dan Z’ye nasıl yürüyeceğini planlarız. Her birim kendi sisteminden sorumludur ve yönetime anlık rapor sunar. Projelerin mali ve finansman yönünü ben ve iş arkadaşlarım minimum hata ve maksimum özveriyle yürütüyoruz. Dolayısıyla planlı, kaliteli ve tam zamanlı çalışma, başarıyı da beraberinde getiriyor. Her zaman söylenen ve çok doğru olan bir söz vardır: “Başarı asla tesadüf değildir.”
Erkek egemen bir sektörde kadın yönetici olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?
Hayır, böyle zorluklarla hiç karşılaşmadım. Bilakis çok faydasını görüyorum. Kadın olduğunuz için herkes size daha özverili davranıyor. Bu da açıkçası çok hoşuma gidiyor. Fakat kadın yönetici sıfatının yanında annelik görevini de üstlendiğinizde bazı zorluklarla karşılaşıyorsunuz. Annelik dünyadaki en kutsal ve en muhteşem olay. Ancak çalışan anne olunca iki tarafa da yetmeye çalışmak bir hayli yorucu oluyor.
Bulunduğunuz firmada sizin gibi iyi bir konuma gelmiş başka kadın çalışanlar/ yöneticiler var mı?
Benden üç yaş küçük kardeşim Nefise Alaybeyi, Molino İç ve Dış Ticaret Müdürü olarak profesyonel biçimde çalışmalarını sürdürüyor. Kendisi, TOBB Üniversitesi İktisat Bölümü mezunudur.
Makine sektöründe yönetici pozisyonda görev yapan bir kadın yönetici olarak iş için gittiğiniz yurt dışı seyahatlerinizde nasıl tepkiler alıyorsunuz?
İhracatçı bir firmada çalıştığınızda haliyle yurt dışı seyahatleri de kaçınılmaz oluyor. Ancak ben daha çok idari işlere yöneldiğim için bu görevi sorumluluk alanı gereği, kardeşim Nefise Alaybeyi üstenmiş durumda. Fakat şunu söylemek isterim ki, bir yöneticinin kadın olması her zaman daha fazla beğeni topluyor. Hatta kadınların daha çalışkan olup iyi işler başardığı latifelerini sık sık duyarız. Çünkü toplumda kadın, aileyi ve çocukları yöneten temel okuldur. Her şeye yetmeli ve bu süreçte de yıpranmamalıdır. Bu da zor bir iştir. Dolayısıyla toplum tarafından kadın yönetici olmak her zaman örnek alınıp takdir edilen bir durum olmaya devam edecek diye düşünüyorum.
Erkek egemen bir sektör olan makin
e imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan görev yapıyor?
Çünkü toplumda kadının daha önemli görevlerinin olduğuna dair bir ön kabul mevcut. Dolayısıyla, “Çocuk da yaparım kariyer de!” inanışı tam anlamıyla özümsenmiş değil. Bu bakış açısına sahip olmayan çok sayıda kadın da var. Ben iki farklı değerlendirmeye de hak veriyorum. Çünkü kadınların başarısının temelinde, evliyse eşinin bekarsa da babasının çok büyük rolü var. Bu noktada sırtınızı dayayacağınız bir desteğin varlığı çok önemli. Ben, babam ve eşimle birlikte, canım dedem Dr. Ömer Lütfi Alaybeyi’nin de desteğinin daima yanımda olduğu biliyor ve kendimi bu açıdan çok şanslı görüyorum.
Makine imalat sektöründe daha fazla kadın çalışan ve yönetici görmek için neler yapılabilir?
Tabii ki daha fazla destek ve teşvikle kadın çalışan ve yönetici sayısı artırılabilir. Devletimiz, her geçen gün güzel haberler veriyor. Geçtiğimiz günlerde okuduğum haberlerden biri, doğum sonrası analık izni bitiminde ilk doğumda 60, ikinci doğumda 120, sonraki doğumlarda 180 gün haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin verileceği yönündeydi. Ayrıca ücretsiz izin döneminde işsizlik sigortasından yarım çalışma ödeneği sağlanacağı ve çoğul doğum varsa bu sürelere 30 gün ekleneceği, doğan çocuk engelliyse sürenin 360 gün olarak uygulanacağını da görerek mutlu oldum. Bu imtiyazlar kadın çalışanların rahatlatmasının yanında çalışma sürelerinde de daha verimli olmalarını sağlar. Çünkü anne eğitimli ve mutluysa toplum da eğitimli ve mutludur.
Sektörünüzle alakalı olarak dünyadaki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de makine sektöründe daha mı az kadın çalışan/yönetici bulunuyor?
Türk makine sektörü son yıllarda Türkiye ekonomisinin ve ihracatının yükselen yıldızı oldu. 2015 yılında 144 milyar dolar olarak gerçekleşen toplam ihracattan makine sektörü yüzde 9,2 pay aldı. Küresel ölçekte rekabetçi olan Türk makineleri dünyanın 200 ülkesinde güvenle kullanılıyor. Son beş yılda Türkiye ihracatında söz sahibi sektörler arasında en fazla artış makine sektöründe yaşandı. Tüm bu gelişmeler gurur verici. Temenni ediyorum ki ilerleyen yıllarda da firmamızın ve ülkemizin daha iyi yerlere geldiğini görürüz. Tüm bu tabloya baktığımızda ise üretimin hele hele makine imalatının ağır bir iş olduğu görülebiliyor. Dolayısıyla bence bu yüzden makine sektöründe daha az kadın çalışan ve yönetici mevcut. Fakat özellikle kadınlar kendi dayanışma ağlarını örerek çok güzel işlere imza atabilir. Geleceğin devlet yöneticileri arasında neden kadınlar da yer almasın ki...