Ürün tasarımı, üretimi, montajı ve bakımını gerçekleştirebilecek nitelikli mühendisler yetiştirmeyi kendine amaç edinen KTO (Konya Ticaret Odası) Karatay Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü, makine...
Ürün tasarımı, üretimi, montajı ve bakımını gerçekleştirebilecek nitelikli mühendisler yetiştirmeyi kendine amaç edinen KTO (Konya Ticaret Odası) Karatay Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü, makine mühendisliği konularını anlamlı bir bütünlük içinde 2012 yılından bu yana öğrencilerine sunuyor. Yurt dışı eğitim ve çalışma programlarına verdiği destekle öğrencilerini daha mezun olmadan mesleki anlamda bir adım ileriye taşıyan üniversite, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) ile gerçekleştirdiği ortak çalışmalarla dikkat çekiyor. Üniversite ayrıca, mühendislik fakültesinde bulunan mekatronik mühendisliği ile birlikte bütünleşik mühendislik uygulamaları yaparak endüstrinin pek çok alanında otomasyon ve robot teknolojilerinde büyük ölçüde uygulamalar gerçekleştirmeyi hedefliyor.
“Sektör Danışmanlığı Projesi”yle birinci sınıftan itibaren öğrencileri gruplara ayırarak sektörün önde gelen firmalarına atayan üniversite, bu sayede gençlerin firmaların yetkilileri ile bir araya gelmesine de vesile oluyor. Öğrencilerin firmada bulundukları süre içerisinde işleyişin ve sanayi ortamının nasıl olduğunu detaylı gözlemleme fırsatı bulduğunu ifade eden KTO (Konya Ticaret Odası) Karatay Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Remzi Şahin, “Bunun yanında firmanın öğrencilere verdiği projeler onlara yeni konular hakkında bilgi sağlarken araştırma ve geliştirmeye de teşvik ediyor. Öğrenciler bu program sayesinde eğitim süreleri boyunca sanayiyle içi içe çalışabiliyor” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Remzi Şahin bölümün yapısı, sağladığı eğitim imkanları ve üniversite-sanayi iş birliği projeleriyle ilgili sorularımızı yanıtladı. KTO Karatay Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü ne zaman kuruldu? Eğitimde belirlediğiniz temel hedefler nelerdi? 2009 yılında kurulan KTO (Konya Ticaret Odası) Karatay Üniversitesi bünyesinde Makine Mühendisliği bölümü 2012-2013 eğitim-öğretim yılında lisans programına ilk öğrencilerini kabul etti. Bölümümüz, makine mühendisliği konularını anlamlı bir bütünlük içinde öğrenciye sunmayı ve böylece konusunda her türlü ihtiyaca cevap verebilmek için gerekli alt teknolojileri kullanabilecek veya bu alandaki uzmanlarla iletişim kurarak ürün tasarımını, üretimini, montajını ve bakımını gerçekleştirebilecek mühendisler yetiştirmeyi amaçlıyor. Ayrıca, mühendislik fakültesinde bulunan mekatronik mühendisliği ile birlikte bütünleşik mühendislik uygulamaları yaparak endüstrinin pek çok alanında otomasyon ve robot teknolojilerinde büyük ölçüde uygulamalar gerçekleştirmeyi de hedefliyor. Bölümümüzdeki derslerin yüzde 30’u İngilizce veriliyor. Günümüzde İngilizce ortak dil olarak dünya genelinde yaygınlaştığı için kaynak eserlerin anlaşılması ve tartışılması için bu dilin kullanılmasının zorunlu olduğunu inancındayız. Bununla birlikte mesleki anlamda teknik konuların eğitiminin ana dilde verilmesi öğrencilerin hızlı bir şekilde konuyu kavraması açısından çok yararlı oluyor. Bu modelin sağladığı bir diğer yarar da, mühendislerin endüstride kullanılan Türkçe teknik terminolojiyi bilmeleri nedeniyle sanayiyle iletişimi kolaylaştırmasıdır. Ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalarla bilimsel yetkinliğini kanıtlamış ve endüstriyel tecrübesi olan akademik kadromuzun temel amacı; ülkemizin bilim ve teknolojisine katkı yapması beklenen öğrencilere mevcut birikimini yansıtarak, üretime dönüşen özgün bilimin ve teknolojinin esasını oluşturacak altyapıyı kurmaktır.
Kuruluşundan bugüne bölümünüzde gelişim ve değişim yaşandı mı? Daha iyiye ulaşma noktasında önceliği hangi konulara verdiniz?
Genç bir bölüm olarak, kuruluşundan bugüne hızla laboratuvar altyapısını güçlendiren makine mühendisliği bölümümüzde; makine dinamiği laboratuvarı, mekanik atölye ve ısı-akışkan laboratuvarıyla, öğrencilerimizin temel mühendislik derslerinde öğrendikleri temel kavramları deneysel yöntemler kullanarak gerçek sistemler üzerinde görme ve pratik becerilerini geliştirme imkanına sahip olmalarını sağlıyoruz. Bu araştırma ortamları sayesinde öğretim üyeleri ve öğrenciler arasında takım çalışması bilincini kazandırmayı hedefliyoruz. Sunduğumuz müfredat, geleceğin makine mühendislerini, makine mühendisliğinin temel ilkelerini ve bunların üzerine geleceğin modern mühendislerinin ihtiyaç duyacağı bilgi ve donanımı kapsayacak şekilde hazırlandı. Müfredatımız üretim ve tasarımı birlikte ele alarak, temel kavramları mühendisliğin asıl amacı olan endüstri ve toplumun yüzleştiği problemlere çözüm olacak ürünler ve süreçlerin tasarımı ile ilişkilendirecek şekilde oluşturuldu. Programda; uygulamalı dersler, projeye dayalı öğrenme, beceriye yönelik ders bileşenleri ile aktif öğrenmeye ağırlık veriliyor. Klasik ve yeni alanlarda hem temel kavramlar hem de uygulamalara yönelik yaptığımız vurgular, öğrencilerimizin bilgi ve becerisini, endüstrinin birçok alanında ve gelişmekte olan yeni teknolojiler üzerinde uygulamaları için güçlü kılıyor.
Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye’nin önde gelen çeşitli özel sektör kurumlarında çalışmış olan öğretim üyelerimiz, endüstriyel tecrübelerini öğrencilere en iyi şekilde aktarıyor. Mekanik, deneysel mekanik, yorulma teorisi, makine elemanları, şok ve titreşim, savunma sanayi analizleri, içten yanmalı motorlar ve sayısal akışkanlar dinamiği alanlarında uzman akademik kadromuz; uzmanlık alanlarının genişliği, açılan derslerin çeşitliliği, yapılan bilimsel yayın ve yürütülen proje sayısı, laboratuvar ve araştırma imkanları ile bölümümüzün hızla gelişmesine katkı sunuyor. Bölümümüzde görev yapan araştırma görevlilerimiz ise doktora eğitimi aşamasında olup, çalıştıkları alanda edindikleri bilgiyi derslerin uygulama ve laboratuvar saatlerinde öğrencilere aktarıyor.
Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız?
Dünyada gelişen teknoloji ve bilimin gelişimini takip edebilmek, bilimsel çalışmaların yayınlanması ve ortak müfredat izleyebilmek için fakültemizde kuruluşundan bugüne eğitim dili tüm bölümlerde en az yüzde 30 İngilizce olacak şekilde belirlendi. Bu sebeple, bir yıl İngilizce hazırlık sınıfından sonra öğrencilerimiz mühendislik diplomalarını alabilmek için dört yıl öğrenim görüyor. Bu süre esnasında teorik ve pratik dersler yanında, yaz dönemlerinde stajlar, laboratuar uygulamaları ve fabrika teknik gezileriyle hem pratikle teorinin birleşimini, hem iş hayatını hem de sanayi uygulamalarını birebir deneyimleyerek avantaj yakalıyor.
Teorik eğitimler haricinde araştırmageliştirme ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar nelerdir?
Bölümümüzde temel mühendislik bilimlerine dayalı derslerin yanında; ısıtma ve havalandırma, deneysel gerilme analizi, sonlu elemanlar yöntemi, numerik kontrollü makineler, ANSYS uygulaması gibi dersler ile birlikte uygulama ağırlıklı mühendislik alan eğitimi vererek; ülkemiz makine sektörünün ihtiyaç duyduğu uygulama becerisi yüksek makine mühendisleri yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Öğrencilerimiz, makine mühendisliği bölümündeki uygulama laboratuvarlarında eğitim aldıkları, klasik ve modern makine teknolojilerini uygulamalı olarak öğrendikleri için, mezun olduktan sonra sektörde göreve başladıklarında, kısa sürede fabrikada üretime uyum sağlayabilecek ve çalıştıkları firmalarda sorumluluk alabileceklerdir.
Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin KTO Karatay Üniversitesi’ni seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz?
Bölümümüz her şeyden önce güçlü bir eğitim kadrosuna söz konusu. Öğrencileri makine mühendisliğine hazırlamak için özenle düzenlenmiş dört yıllık bir müfredata sahiptir. Makine mühendisliği programını hazırlarken tüm üniversitelerin yerine getirmesi gereken Bologna Sürecini uyguladık. Ayrıca bölümümüzün sahip olduğu ve gelişmekte olan laboratuvar imkanları öğrencileri sanayiye hazır hale getirmekte önemli bir rol üstleniyor. Sağladığı staj imkanları ve yeni uygulamaya koyduğu “Sektör Danışmalığı Projesi”, öğrencilerimizi sanayiyle ortak çalışma yapmaya teşvik ediyor. Öğrenciler bu program sayesinde eğitim süreleri boyunca sanayiyle içi içe eğitimlerini sürdürüyor. Üniversitemiz, Erasmus Programı ile IAESTE staj imkanları gibi yurt dışı eğitim ve çalışma programlarına verdiği destekle öğrencilerini daha mezun olmadan bir adım ileriye taşıyor. Diğer yandan üniversitemiz üyesi olduğu Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) ile ortak çalışmalar gerçekleştiriyor. KTO Karatay Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan öğrencilerimiz uluslararası geçerliliği olan bir diplomaya sahip olacaktır. Çok yönlü, tümleşik bilgi ve kavramlarla donatılmış bir öğrenci; bilgisayarların bütünleştirdiği üretim sistemleriyle iş gören yüksek teknolojili firmalarda da, ileri otomasyon ürünlerini geliştiren ve kullanan araştırma merkezlerinde de öncelikle iş bulabilme ayrıcalığına sahip olacaktır.
Makine mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir?
Üçüncü ve dördüncü sınıflarda organizasyon ve imalat stajı olmak üzere iki ayrı yaz stajı gerçekleştiren öğrencilerimiz söz konusu stajları sektörün önde gelen firmalarında yapıyor. 20 iş günü süren staj süresince öğrenciler firmada, hem organizasyon hem de üretim süreçlerini detaylı olarak görebiliyor. Sonrasında, firmada bulunduğu süre içerisinde edindiği tecrübeleri rapor haline getirerek bölüm hocalarına sunuyor. Öğrencileri sanayiyle koordineli çalışmaya teşvik edecek bir diğer uygulama da hayata yeni geçirdiğimiz ve Türkiye de bir ilk olma özelliği taşıyan “Sektör Danışmanlığı Projesi”dir. Proje çerçevesinde birinci sınıftan itibaren öğrenciler üç-dört kişilik gruplara ayrılarak sektörün önde gelen firmalarına atanıyor. Firmalara atanan öğrenciler firma yetkilileriyle tanıştırılıyor ve ardından belirli aralıklarla firmayı ziyaret ediyor. Firmada bulundukları süre içerisinde işleyişin ve sanayi ortamının nasıl olduğunu detaylı gözlemleme fırsatı buluyor. Bunun yanında firmanın öğrencilere verdiği projeler onlara yeni konular hakkında bilgi sağlarken araştırma ve geliştirmeye de teşvik ediyor. Öğrenciler bu program sayesinde eğitim süreleri boyunca sanayiyle içi içe çalışabiliyor.
Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı söz konusu ?
Türkiye’de sanayiciler ve akademisyenler, iletişim ve koordinasyon eksikliği sebebiyle birbirlerine karşı güvensiz ve önyargılı yaklaşabiliyor. Sanayiciler; öğretim üyelerinin sanayiyi yeteri kadar tanımaması, iş birliğine konu olan problemi sadece akademik açıdan ele alması sebebiyle de akademisyenlere karşı mesafeli duruyor. Üniversite-sanayi ilişkilerini güçlendirmek için arayüz yapılarının (teknokent, teknoloji transfer ofisi ve benzeri) eşgüdüm içinde çalışmasının sağlanması gerekiyor. Ayrıca öğretim üyeleri, farklı fikirler geliştirerek kısa, orta ve uzun vadeli SANTEZ veya TEYDEB projeleri kapsamında ilgili firmalarla ortak çalışmalar yapabilir. Bölümümüzde bu kapsamda ortak proje çalışmalarına yardım edebilecek farklı uzmanlık alanlarında öğretim üyeleri bulunuyor ve bu açıdan da bölümümüz sanayicilerimizin sorunlarına cevap verecek niteliktedir. Gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızdaysa çok farklı bir manzara ortaya çıkıyor. Söz konusu ülkelerde akademisyenlerin araştırmaları yüksek lisans veya doktora çalışması kapsamında sanayiden gelen gerçek bir problem hakkında yürütülür. Bu yüzden, oradaki üniversite-sanayi iş birliğinin kökleri oldukça derindir. Benzeri bir yaklaşımın ülkemizde de benimsenmesi gerektiğini düşünüyorum.