Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu üyeleri ile makine segmentlerini temsil eden dernek yöneticileri, İstanbul’da 1 Nisan tarihinde düzenle...

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu üyeleri ile makine segmentlerini temsil eden dernek yöneticileri, İstanbul’da 1 Nisan tarihinde düzenlenen Halkbank Ortak Akıl Buluşmaları’nın ilkinde bir araya geldi. Sektör temsilcilerinin yaşadıkları sorunlarla çözüm önerilerini aktararak değerlendirmelerde bulunduğu toplantıda, teknoloji ağırlıklı üretimin yolunun makineden geçtiğinin altı çizilerek, Türk sanayisinin teknolojik sıçrama gerçekleştirebilmesi için yapılması gerekenler 10 madde halinde özetlendi.

Makine sektörünün gelişmiş ülkeler için stratejik bir sektör olduğunu vurgulayan MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, toplantının açılış konuşmasında; Türkiye’nin konumu ile dünya makine sanayisindeki gelişmeleri aktardı. Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu’nu (MAKFED) kurarak makine alt sektör derneklerini tek bir çatı altında birleştirdiklerini söyleyen Adnan Dalgakıran, sözlerini şöyle sürdürdü: “MAKFED’in kuruluşuyla birlikte sektörün ana merkezini oluşturduk. Bu çerçevede çok geniş bir çalışma yaparak önümüzdeki 10 yılı planlama arzusundayız. Çünkü yarı resmi kurumlar içerisinde yaptığımız planlamalar, resmi kurumlar ve diğer sektörlerin de işin içerisine girerek ciddiyetini kaybettiği bir mekanizmaya dönüşüyor” dedi. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun oldukça açık ve net olduğunu ifade eden Dalgakıran, bir ekonominin büyük, gelişmiş ve güçlü olması için devletin şeffaflaşarak, hukuk ve eğitim normlarını sağlam temeller üzerine oturtması gerektiğini belirtti. Makinecilerin söz konusu bu başlıkların hiçbirine müdahale edemediğini vurgulayan Adnan Dalgakıran, “Bunların dışındaki alan yüzde 5’lik küçük, dar bir alan. Bizden bu alan dahilinde bir fikir üreterek mucize yaratmamız bekleniyor. Bu ne yazık ki mümkün değil. İnovasyon kelimesi herkesce her fırsatta dile getirilmesine rağmen son beş yılda inovasyon liginde beş sıra geriledik. Çünkü bunlar konuşularak olan şeyler değil. Ar-Ge ve inovasyonun önemini ilgili bakanlıklar nezdinde 15 yıldır dillendiriyoruz. İlerleyebilmek için eksikliklerimizi söylemekten kaçınmamalıyız. Yıllardır en büyük ülke ekonomisi sıralamasında 17 ile 22. sırada gidip geliyoruz. Türkiye üretmeden zenginleşemez. Bu çerçevede baktığımız zaman sanayinin gayrı safi milli hasıladaki payı yüzde 15’lere geriledi. Yani zenginliğimizin sadece yüzde 15’i üretimden geliyor. Peki hangi alandaki üretimden geliyor? Yüzde 70’i orta düşük ve düşük teknolojiden geliyor. Mevcut durumun değişmesi gerek. Nitelikli ara eleman ihtiyacını konuşurken nitelikli girişimci ihtiyacını hiç konuşmuyoruz. Sermayenin daha nitelikli insanların eline doğru evrilmesi gerekiyor. Üretim alanı kolay para kazanılan bir yer olmadığı için söz konusu dönüşüm gerçekleşmiyor. Biz sadece makine sektörü değiliz. Katma değeri, nitelikli insan kaynağını, farklı bir endüstriyel alanı yani Türk sanayisinin dönüşümünü temsil eden grubuz. ‘Türkiye’de bir sürü sektör var, bunlardan bir tanesi de makinedir’ yaklaşımını asla kabul etmiyoruz. Son 60 yıldır dünyada orta gelir tuzağını aşabilen sadece iki ülke var. Kore ve Tayvan bunu makine sektörüyle aştı. Türkiye bir dönüşüm yaşayacaksa herkes bilmeli ki bunun lokomotifi makine sektörü olarak biziz. Biz güçleneceksek Türkiye başaracak, güçlenemeyeceksek başaramayacak. Türkiye, makineyi stratejik sektör ilan etmenin gereğini de yerine getirmeli. İhracatımızın yüzde 70’i orta düşük ve düşük teknolojiye sahipse bunun beslendiği tek bir nokta olabilir o da daha ucuz iş gücüdür” dedi.

“SEKTÖRDE KONSOLİDASYONA GİDİLMESİ GEREKİYOR”

Gelişmenin koşullarının sadece demiri işlemekle sağlanamayacağına değinen Dalgakıran sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkemizde yazılım ve elektronik sektörünün aynı şekilde gelişmesi lazım. 11 bin makine firmamız var, buralarda 177 bin kişi çalışıyor. Yani firma başına ortalama 17 kişi düşüyor. Çok özel ve spesifik bir şey üretmiyorsanız 17 kişiyle yaptığınız imalatın bir faydası olmaz. Bu 11 bin firmanın 6 bin tanesi dokuz kişiye kadar personel çalıştırıyor. Söz konusu 11 bin firmanın toplam ihracatı 13,5 milyar dolar civarındayken Almanya’da 6 bin tane makine üreticisi var ve 250-300 milyar dolar civarında üretimleri var. Dolayısıyla eğer bir çayır ayrık otlarıyla dolmuşsa siz hala orada çayır var diyemezsiniz. Herhangi bir alanda Almanya’da dört firma üretim yaparken ülkemizde bu sayı 54’e ulaşıyor. Bunların zaten çoğu varlıklarını kayıt dışı olarak sürdürüyor. Bu firmaların adı KOBİ değil. Dolayısıyla bu alandan büyük faydalar bekleyemezsiniz. Sistemin bu noktada kendini yeniden düzenlemesi lazım. Geçmişte gelişmiş ülkelerin hepsi bu aşamalardan geçmiş ve işlerin yolunda gitmediği noktada müdahale etmiş. Artık o ülkelerde kurallar herkes için geçerli hale getirilerek büyük bir konsolidasyona gidilmiş ve elenen elenmiş. Bu elenme sürecini Türkiye yaşamadan Türk sanayisi yeni bir kabuğa bürünemez. Türk makine sektörü Türkiye’nin ihracat ortalamasının üzerinde büyümeye devam edecektir. Fakat potansiyeli ve ulaşması gereken yer itibarıyla bu durum tatmin edici olmaktan son derece uzaktır.”

“UYGULANMAYAN KURALLAR ZAAF YARATIR”

MAİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kutlu Karavelioğlu ise bir veriye göre Türkiye’de 22 bin kadar makine imalatçısı bulunduğunu, Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı kayıtlarına göre ise bu rakamın 10 binden biraz fazla olduğunu söyleyerek, “Rakamlar ileri ülke emsallerinin çok çok üzerindedir. Teşvik sistemimiz ve bölgesel toleranslar, doğal seleksiyona izin vermiyor; herkesi teşvik eden veya gözeten mekanizmalar aslında sektörün bütününe zarar veriyor. Kuralları objektif ve tavizsiz uygularsak ilerleme elde edebiliriz. Sektörün rekabetçiliği bu agresif ortama rağmen üretimde ölçek sorununu aşabilmiş firmalar üzerinde sağlanıyor. Bunu başaran 50 kişiden fazla istihdamı olan bin 800 firmamıza, kendi niş pazarlarına göre hiçbir zaman bu istihdamı sağlamak istemeyecek ama kendi teknolojilerini geliştiren firmaları da eklemek lazım. Bu firmalarımızın desteklenmesi ve haksız rekabetten korunması gerekir; bilhassa kayıt dışı istihdam ve satış ile fikri mülkiyet hakları konusunda. İşini doğru yapan firmalarımızı, yaşayamayacak olanları oksijen çadırında tutarak zaafa uğratmayalım” dedi. Teknolojinin makineler üzerinden gerçek olup hayata karıştığını ifade eden Karavelioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Makinelerini üretemediğiniz bir proseste teknolojiyi bilemez, geliştiremezsiniz. Ülkenizde de, dünyada da o üretim alanında rekabetçi olamazsınız. Çünkü size teknolojilerini satanlar çoktan daha ilerisini geliştirmiştir. Yani bu ülkenin teknolojisi, işini doğru yapan makine imalatçılarımızın bünyesinde birikip, eklenerek gelişiyor. Sektörümüzün entelektüel sermayesi, büyük ölçüde, artık MAKFED çatısı altında bir araya gelmiş 1450 firmadadır. Bu çok güçlü bir örgütlenme oldu; 17 derneğin üyeleri, kendi segmentlerinin en seçkin firmaları. Bu derneklerimizin başkanları, Avrupa federasyonlarına yöneticilik veya başkanlık edecek kadar yüksek mesleki birikime sahipler. “Tıkır Tıkır” kampanyamızla, Türk makinelerinin kalitesini ortaya koymuştuk. Bu sene yapacağımız tanıtım kampanyasında Türkiye’nin Makinecilerinin entelektüel birikimini öne çıkaracağız; yani makinelerimizin ardındaki beyin gücünü. ‘Potansiyelini Keşfet” meselesine gelince, bizler çoktan farkındayız da, Türkiye’nin Makinecilerinin potansiyelini ülkemizden evvel Batı keşfetti. En büyük üç müşterimiz Almanya, İngiltere ve ABD.”

“MAKFED ÇATISI ALTINDA YENİ BİR ÇALIŞMA YAPIYORUZ”

Toplantıda söz alan MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz, MAKFED bünyesinde, makinelerin bankalar tarafından teminat olarak kabul edilmesi konusunda bir çalışma yaptıklarından bahsederek şunları söyledi: “Ruhsatlandırmanın devreye girmesi bekleniyor ama biz bunun haricinde MAKFED çatısı altında bir sistem kurarak üyelerimizin makinelerini teminat olarak verebilmesini düşünüyoruz. Kefalet sigortası çözümlerden biri olarak öne çıkıyor. Bir nevi itibar sigortası olan bu yöntemin yasası ve yönetmeliği olmasına rağmen uygulanmıyor. Yakın zamanda Halkbank Genel Müdürü ile bir görüşme gerçekleştireceğiz. Bu konuyu Maliye ve Ekonomi Bakanlıkları, bankalar ve sigorta kurumları gibi birçok kanal üzerinden takip ediyoruz.” HALKBANK’TAN İMALATÇI KOBİ’LERE KREDİ KOLAYLIĞI Halkbank KOBİ Pazarlama Daire Başkanı Hüsnü Devrim yaptığı konuşmada, makine sektörünün temsilcileriyle bir araya gelmeyi önemsediklerini söyledi. Ağırlıklı olarak KOBİ’lerin bankası olarak konumlandıklarını ifade eden Devrim, “Bilançomuzun üçte birinden fazlası KOBİ’lere plase edilmiş vaziyette. 120 milyar TL üzerindeki kredi ile piyasayı fonlarken, makro projelerden yatırım projelerine kadar Türkiye’nin tüm projelerinde yer alıyoruz. Makine sektörünün bizim açımızdan şöyle bir farkı var: İmalat sanayisi kapsamındaki KOBİ’lere kredi kullandırırken yüzde 5 BSMV muafiyeti sadece Halkbank’ta uygulanıyor. Bu sayede bankamızdan kredi kullanarak makine alımı yapan imalatçı KOBİ’lere maliyet avantajı sağlıyoruz” dedi.

SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ TARTIŞILDI

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkan Yardımcısı Hasan Büyükdede, İklimlendirme- Soğutma-Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD) Yönetim Kurulu Başkanı Cem Savcı, Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD) Yönetim Kurulu Başkanı Önder Bülbüloğlu, Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Necati Tecdelioğlu, Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD) Yönetim Kurulu Başkanı Cem Büyükcıngıl, Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Üyesi Burç Angan, Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği (KBSB) Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ahmet İlhan, Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Halıcı, MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Durmaz, İSO Meclis Üyesi ve MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ağrikli, Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği, (İMDER) Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tamer Öztoygar, Tekstil Makina ve Aksesuar Sanayicileri Derneği (TEMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Nalbant ve MAKFED Genel Sekreteri Süfyan Emiroğlu’nun da söz alarak yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini dile getirdiği toplantının sonunda, Türk sanayisinin teknolojik sıçrama gerçekleştirebilmesi için yapılması gerekenler 10 madde şeklinde sıralandı.

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu üyeleri ile makine segmentlerini temsil eden dernek yöneticileri, İstanbul’da 1 Nisan tarihinde düzenlenen Halkbank Ortak Akıl