Kurşunel Kalıp’ta Dış Ticaret Müdürü olan makine mühendisi Nuran Kurşunel; Kurşunel Kalıp’ın bir aile şirketi olduğuna dik...
Kurşunel Kalıp’ta Dış Ticaret Müdürü olan makine mühendisi Nuran Kurşunel; Kurşunel Kalıp’ın bir aile şirketi olduğuna dik katçekti. Kurşunel, mesleki başarısını ailesinin özveri ve desteği yle kazandığını ifade etti.
Konya Selçuk Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği bölümünü bitirerek çalışma hayatına adım atan Nuran Kurşunel ile makine sektöründe kadın olma üzerine röportaj gerçekleştirdik.
Ailesinin,başarısında çok büyük katkılarının olduğunu dile getiren Kurşunel; sektörde kadın çalışan sayısının artması gerektiğinisöyledi.
Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
Konya’da 1984 yılında doğdum. Sanayicibir ailenin beş kızından en büyüğüyüm.Selçuk Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği bölümünü bitirdim.Kurşunel Kalıp’ta Dış Ticaret Müdürüolarak görev yapıyorum.
Sektörle ne zaman tanıştınız?
Üniversiteye 2002 yılında girmemle birlikte iş hayatına adım attım. Üniversite hayatım boyunca teorik olarak gördüklerimi,uygulama ile birleştirme imkanım oldu.
Farklı sektörlerden, seçkin firmalarda stajlarımı yaparak farklı alanlarda da tecrübe kazandım. Şimdiye kadar edindiğim bilgi ve birikimi de kalıp sanayinde birleştirip firmamızda çalışmalarıma devam ediyorum.
Köklü bir firma olan Kurşunel Kalıp’ta çalışmak sizi nasıl etkiliyor?
30 yıla yakın bir süredir faaliyet göstermekteolan ve mali–teknik alanlarda ayrı ayrı olmak üzere birçok tecrübeyi edinmiş işletmemizin rehberi, teknolojive Ar-Ge’dir. Böyle bir kuruluşta çalışmak öncelikle mutluluk ve güvenvericidir. Kurşunel, iş görenlerinin güvenli ve huzurlu çalışabilmeleri için gerekli her türlü yatırımı ve eğitimleri gerçekleştiriyor.
Şeffaf ölçülebilir performans sistemleri ile iş görenlerine adil yaklaşımı ve gelişim süreçlerini her zaman destekleyen bir kuruluş olma özelliği ile firmamız öne çıkıyor.Ailemin, makine mühendisi olarakçalışma hayatına başlarken ve halen devam etmemde göstermiş olduğu özveri ve desteği mesleki başarımın en önemli köşe taşıdır diyebilirim.
Sizce aile şirketlerinde çalışmanın herhangi bir zorluğu var mı?
Aile şirketlerinin adı çıkmıştır dokuza inmez sekize diyebiliriz. Ancak şuda bir gerçektir ki; dünyadaki kurulu işletmelerin yüzde 70’i aile şirketidir.Ülkemizde bu oran çok daha fazladır.Aile şirketlerinde sizden uyum beklenir.Kan bağını ve işletmeciliği birlikte yürütmeniz bizim gibi yazılı kültürüve uluslararası ticaret kültürü gelişmekte olan ülkelerde daha çok aile bireylerinin kişisel gayreti ve farkındalık oluşturma çabalarıyla mümkün olabilmektedir.
Makine mühendisi olarak çalışmahayatıma başlarken ve sonrasında ailemin gösterdiği özveri ve destek mesleki başarımın en önemli köşetaşıdır.
Erkek egemen bir yapıya sahip iş hayatında kadın olmanın zorluklarını anlatabilir misiniz?
Türkiye’de kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları sorunlar ülkemizin geleneksel, ekonomik ve sosyo-kültürel yapısı ile de yakından ilgilidir.Kadınların bir yandan iyi anne ve eş olmaya çalışırken, diğer taraftan daiş hayatına atılarak kariyer yapmaya çalışması, üzerlerindeki yükün dahada artması sonucunu doğurmaktadır.
Pek çok kadın bu ağır yükün altından kalkamamakta, çoğu zaman üstlendiği rollerin birinde başarısız olmaktadır.İşinde kariyer sahibi olabilen kadınların pek çoğu eşlerinin ya da ailesinin desteği ile bunu gerçekleştirebilmektedir.Ailelerinden ve eşlerinden destek görmeyen çalışan kadınlar ise işinde iyi bir yönetici, evinde ise iyi bir eş ve anne olma konusunda başarısız olabilmektedir.Ülkemizde ve dünyada kadınların iş yaşamların agirmeleri ve yükselmelerinde,toplumda ve işverenlerde mevcut bir takım önyargıların olduğu kabul edilen bir gerçektir.
Kadının evleninceya da çocuk doğurunca, işini bırakarak evine geri döneceği ve böylece kendisine o güne kadar yapılan yatırımların boşa gideceği düşüncesi hakimdir.Kadınlara fazla mesai yaptırılamayacağı korkusu, üst kademe yöneticilerinkadınlarla çalışırken kendilerini daha kısıtlanmış hissedebilecekleri ve diğer taraftan evini geçindirmek zorunda olan erkeğin istihdamının kadınlardan daha öncelikli olduğu düşüncesi,kadınların iş yaşamına girmeleri ve yükselmelerinde karşılarına büyük bir problem olarak çıkmaktadır.
Çalışma hayatınız ile aile yaşamınızı nasıl dengede tutuyorsunuz?
Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere farklıyerlere oldukça yoğun iş seyahatlerimiz oluyor. Dinamik hareket halinde olan insanlar ile sabit statik yaşam ve çalışma koşullarına sahip insanların iç enerjilerinin birbirlerinden farklı olduğunu düşünüyorum. Olası çatışmaların önlenmesinde eşlerin bu konuda birbirine olan desteği en önemli unsurdur.
Ancak seyahatler aile bireylerinden daha ziyade çocukların üzerinde kalıcı etkiler bırakmaktadır. Ebeveynler aile fertlerinin birbirleri üzerinde olan haklarını da göz önünde bulundurularak aile bağlarını güçlendirecek tehdidi fırsata çevirecek arayışlar içerisinde olmalıdırlar. Biz bu konuda iş seyahatlerimizi mümkün olabildiği sürece aile bireyleriyle birlikte gerçekleştiriyoruz.Böylece iş seyahatinizin ailecek bir tatile dönüştüğü bile oluyor.
Yurt dışında çalışan kadınlarla ülkemizdeki kadınları kıyaslarsak hangi konular sizin dikkatinizi çekiyor?
Türkiye, istihdamda sanayinin payı en düşük olan ülkelerden birisi iken tarım konusunda ise Çin, Hindistan gibi ülkelerle benzerlik göstermektedir.
Hizmetler sektörü açısından da ülkemiz pek çok ülkeye göre gerilerde bulunmaktadır. Türkiye’de kadınların sektörlere göre dağılımına bakıldığında,yoğunlukla istihdam edilen alanın yine tarım sektörü olduğu görülecektir.
Toplam kadın çalışanlar içinde tarım sektöründe çalışanların oranı yüzde 75 civarındadır. Bu oran giderek düşmeeğilimi gösterse de, diğer sektörlerle karşılaştırıldığında aradaki farkın çok büyük olduğu ortadadır.
Gelişmekte olan ülke ve bölgelerde kadın iş gücü tarım sektöründe yoğunlaşırken, gelişmiş ülkelerde hizmet sektörü kadınların yoğun olarak çalıştığı ana sektördür diyebiliriz.
Erkeklerin çalışma üslubuyla kadınları kıyasladığımızda hangi noktalarda kadınlar sizce daha donanımlı hale gelmelidir?
Erkeklere özgü olarak düşünülen işlerde kadın sayısının artmasında, kadının ev işlerinde yükünü azaltan hizmet sektöründeki gelişmelerin etkisi son derece büyüktür.
Kreşler, hazır giyim,hazır yemekler ve kadınlara ev işlerinde yardımcı olan çamaşır makinesi,bulaşık makinesi gibi teknolojik gelişmeler kadının ev dışına daha rahat çıkabilmesi ve iş hayatına katılabilmesini sağlamıştır.
Ancak kadınlar, iş yaşamında rakipleri olan erkeklerden daha iyi niteliklere sahip olsalar bile ileride evlenip,çocuk sahibi olup, işlerine yeterince vakit ayıramayacakları düşüncesi ile iş hayatında yüklenilmesi gereken sorumluluklardan kaçınmakta ve erkeklerin hep biradım gerisinde kalmaktadırlar.
Halbuki kadınların eğitim düzeyleri yükseldiğinde üst düzey yönetici pozisyonlarında daha rahat yükselebilme şansları oluşmakta,bu da kadınların iş yaşamında yükselmeleri konusunda en büyük destekleyici unsur olan donanımlı hale gelmelerini sağlayacak mesleki ve teknik eğitimi işaret etmektedir.
Sektöre bakıldığında erkek egemen bir sektörde çalışıyorsunuz, sizce niçin sayıca az kadın yer alıyor?
Ülkemizde iş gücüne dahil olan kadın çalışanların oranı gittikçe artmakla birlikte, kadınların özel sektörden ziyade kamu sektöründe çalışmayı tercih ettiklerini görmekteyiz. Kamu sektöründe çalışma saatlerinin belirli olması, sağlanan iş güvencesi ve çoğu zaman ağır olmayan çalışma şartları bu tercihin başlıca sebeplerini oluşturduğunu düşünüyorum.
İş yaşamında kadınların ve erkeklerin daha iyi yapacakları kabul edilen birtakım meslekler var. Kadınların ebe,hemşire, öğretmen gibi meslekler için daha uygun oldukları düşünülürken makine mühendisliği ise erkeklerin daha iyi yapabilecekleri, onlara özgü bir meslek olarak kabul görmektedir.Kadınların da, kendi açılarından rutin çalışmayı gerektiren ofis işlerinde,öğretmenlik, hemşirelik, kütüphanecilik gibi mesleklerde çalışmayı uygun görmeleri bir bakıma bu düşünceye hizmet etmektedir. Kadınlar geleneksel ev işlerine yakın olan hizmet sektörlerinde daha yoğun olarak çalışmakta iken yöneticilik, mühendislik,takım tezgahları ve makine operatörlüklerinde, askerlik, hakimlik,müfettişlik gibi işlerde daha çok erkekler çalışmaktadır.
Gelişmekte olan ülke ve bölgelerde kadın iş gücü tarım sektöründe yoğunlaşırken, gelişmiş ülkelerde hizmet sektörü kadınların yoğun olarak çalıştığı ana sektördür.
Kadının iş hayatında daha aktif olabilmesi için neler yapılmalı?
Kadının çalışma yaşamında aktif bir rol üstlenmeye başlaması ve bunun artarak devam etmesinin bir takım nedenleri var. Hizmet sektöründeki gelişmeve büyümeye bağlı kadın işgücüne olan talep, kadının eğitim seviyesinin yükselmesi, sosyo-kültürel yapıdaki değişmeler sonucu kadınlara yönelik rol algılamalarının değişmesi, bilgiye dayalı yönetim ve üretim sistemlerindeki gelişmeler ve iş kollarının artması,ailede artan tüketim ihtiyaçlarının sadece erkeğin çalışması ile karşılanamaması ve kadının aileye ekonomikkatkıda bulunma zorunluluğu gibi…
Bu gerekçeler kadının tüm dünyada olduğugibi ülkemizde de artan şekildeiş gücüne dahil olmasına neden olan unsurlardır. Bilgi toplumuna geçiş ve çalışma yaşamında fiziksel gücünyerine bilgiye dayanan işlerin önem kazanması,kadın istihdamının artmasını sağlayan bir ortam doğurmuştur. Eğitimli kadın nüfusunun artması yönetici konumuna yükselebilen kadın sayısının artmasında önemli bir faktördür.
Çalışan diğer kadınlara neler söylemek istersiniz?
Eğitim faktörü iş gücünün niteliğinin yükselmesinde ve çalışanların işe daha fazla güdülenmelerinde önemli bir rol oynamaktadır. Eğitimli kadın eğitimsiz kadına göre işini bir tatmin kaynağı olarak da görmekte ve bu kadınlar için mesleki kariyer ön planda yer almaktadır.Eşlerinin de desteğini ve yardımını alan kadınlar için mesleki kariyerile aile yaşamını bağdaştırmak çok da zor olmamaktadır. Kadın yöneticilerin sayı olarak artması diğer kadınlar için güdüleyici bir faktör olacaktır.