Otomotivden tıbbi cihaz uretimine kadar kullanılan dokum urunleri, teknolojisi ile one cıkan ab ve ucuz iş gucu nedeniyle hızla gelişen hindistan ve cin’le rekabet yarışında. uretiminin yuzde 75’ini ihrac eden sektor, ozellikle dokum uretiminde avrupa’da ilk 5 ulke arasında yer alıyor.
Döküm ve dövme ürünleri, otomotivden beyaz eşya sanayine, savunma sanayinden sağ- lık sektörüne kadar, hemen hemen tüm sanayi sektörlerinde kullanılıyor. Günlük hayatımızda kullandığımız ve yararlandığımız birçok ürünün belli bir bölümü döküm metoduyla üretiliyor ve üretilen sanayi mamullerinin yüzde 90’ında en az bir adet döküm ürünü bulunuyor. Hayatın her alanında karşımıza çıkan sektörün geleceğ i ile ilgili olarak Parsan Makine Pazarlama ve İş Geliştirme Sorumlusu ve Dövme Sanayicileri Derneği (DÖVSADER) Başkanı Orhan Ümit, Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) Genel Sekreteri Kubilay Dal, CMS Jant ve Makina Sanayii A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Berat Ösen ve Hisar Çelik Döküm A.Ş. Dökümhane Maden Yöneticisi Ziya Tanyeli’nin görüşlerini aldık.
SON 20 YILDA İHRACATTA ONEMLİ PERFORMANS
Günümüzde yeni teknolojileri kullanarak verimliliği artıran ve yüksek kalitede üretim yapan Türk döküm sanayi, artan iç ve dış talebin yanı sıra yapılan yatı- rımlar sayesinde, son 15-20 yılda ihracatta önemli bir performans gösterdi. 2005-2008 dönemi itibariyle ise Türkiye’nin kullanıcı sektörlere göre döküm ve dövme ürünleri ihracatı incelendi- ğinde; özellikle 2007 yılında önemli oranda artış kaydedildiği (yüzde 38), anılan dört yıllık dönemde ise toplamda yüzde 84 artışla 4,8 milyar dolara ulaştı- ğı görülür. Türkiye’nin ülkeler itibarıyla toplam döküm ve dövme ürünleri ihracatı incelendiğinde, yaklaşık 1,5 milyar dolar ve yüzde 31 pay ile Almanya’nın ilk sırada bulunduğu görülüyor. Diğer önemli pazarlar ise sırasıyla İtalya (yüzde 9), Fransa (yüzde 7) ve İngiltere (yüzde 6)’dir. Diğer taraftan, Türkiye’nin sektör ihracatındaki ilk 15 ülke arasında 2007 yılında en fazla ihracat artışı gerçekleşen ülkenin Mısır, ihracatında en fazla düşüşün olduğu ülkenin ise Polonya olduğu görülür.
2008’DE 4,8 MİLYAR DOLAR İTHALAT
Türkiye’nin 2008 yılında kullanıcı sektörelere göre döküm ve dövme ürünleri ithalatı bir önceki yıla kıyasla yüzde 5,4 artışla 4,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye’nin bu sektörde 2008 yılında ihracat artış oranı ithalata kıyasla daha yüksek oranlı bir artış olup, yaklaşık yüzde 12. 2005 yılında sektörde dış ticaret açığı 645 milyon dolarken, 2008 yılına gelindiğinde bu rakam 17 milyon dolara geriledi. Bu da sektörün geçen dört yıl içerisinde ihracat lehine gösterdiği gelişimi açık bir şekilde ortaya koyuyor.Türkiye’nin ülkeler itibarıyla toplam döküm ve dövme ürünleri ithalatı incelendiğinde, ihracatta olduğu gibi en önemli tedarikçi ülkenin Almanya (yüzde 32 pay) olduğ u, onu İtalya (yüzde 13 pay), Fransa (yüzde 9,6 pay), Çin (yüzde 7,1 pay) ve Japonya (yüzde 6,1 pay)’nın izlediği görülüyor. Alt kategorilerde ithalat yapılan ülkeler incelendiğinde ise; çelik sanayi ve inşaat sanayi için olan ürünler hariç olmak üzere, genelde tüm ürün gruplarında Almanya’nın en önemli tedarikçimiz olduğu dikkat çekicidir. Çelik sanayi için ithal edilen ürünlerde en önemli tedarikçi ülkeler sırasıyla İspanya, Japonya, Çin, Fransa ve Güney Kore’dir. İnşaat sanayi için ithal edilen ürünlerde ise Türkiye’nin en önemli tedarikçisi yüzde 34,2 ile İtalya’dır.
EN ONEMLİ GİRDİLER ENERJİ VE İŞCİLİK
Türk döküm sektörü, tasarım, prototip, testler ve nihai ürün açısından teknik bilgi birikimi ve tesisleri ile makine, taşıt araçları, savunma sanayi ve daha birçok sektörün üretim taleplerini karşılayabilecek yetenekte. Ancak, hizmet verilen sektörler itibariyle değerlendirildiğinde, Türk döküm sektörü ile dünya döküm sektörü arasında bazı farklılıklar söz konusu. Hem Türkiye’de ve hem de dünya genelinde döküm sektörünün çıktı verdiğ i sektörler (üretimin yönlendirildiği sektörler) incelendiğinde, ilk sırada otomotiv sektörünün yer aldığı görülüyor. Ancak Türkiye’de 2. önemli alan inşaat ve makinelerine yönelik iken, bu grup dünya genelinde daha geride kalmaktadı r. Örneğin, dünya genelinde döküm sektörünün çıktı verdiği sektörler arası nda öne çıkan alanlardan olan petrol ve kimya endüstrisi, demiryolları sektörü Türkiye’de daha alt sıralarda öneme sahiptir. Bu bağlamda, sektörün dünya pazarına penetrasyonu için üretim gamı nı genişletmesi ve yayması gerekmektedir. Döküm sektörünün en önemli sıkıntıları arasında; yeni yatırım için arazi temini gelmekte olup, sanayinin yoğun olduğu büyük şehirlerde ve sanayi bölgelerinde arazi bedellerinin yüksek olması nedeniyle yatırımlar imkansı z hale gelebilmekte. Diğer taraftan, katma değeri yüksek olan bu sektörde en önemli girdiler enerji ve işçilik. Dolayı sıyla bu alanlarda yapılacak tasarrufları n sektördeki rekabet gücünü olumlu yönde etkileyeceği düşünülüyor. Üretiminin büyük bir bölümünü otomotiv ve ilişkili sektörlere satan döküm sektörü, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bu müşterilerde ve diğer pazarlarda yaşanan daralma sonucu yüzde 30- 40 arasında küçülme yaşamakta. Bu daralma, birçok küçük döküm fabrikasının kapanmasına, orta ve büyük ölçekli fabrikalarda ise önemli sayıda personelin azaltılmasına neden oluyor. Sektörde, 2009 yılında 6 bin kişi doğrudan, 5 bin kişi de dolaylı olmak üzere toplam 10 binin üzerinde personel daralmasının yaşanacağı tahmin ediliyor.
“AVRUPA, TEKNOLOJİSİ SAYESİNDE REKABETTE VAR”
Parsan Makine Pazarlama ve İş Geliştirme Sorumlusu ve Dövme Sanayicileri Derneği (DÖVSADER) Başkanı Orhan Ümit, Avrupa ve Türkiye arasında dövmecilik sektöründe hem üretim yöntemi hem de üretilen ürünlerin türleri anlamı nda belirgin farklılıklar olmadığının altını çiziyor. Genel anlamda sanayii gelişmiş olan ülkelerde dövme sanayinin de gelişmiş olduğuna değinen Ümit örnek olarak da Almanya’yı veriyor. Özellikle Almanya gibi ülkelerde en ağır uç noktalarda üretim olduğuna değinen Ümit, yine bu ülkelerde bu büyük dövme makinelerini kullanan sanayinin de olduğunu aktarıyor. Ümit ayrıca Britanya gibi ülkelerde ise sanayinin giderek önemini kaybettiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Türkiye’de sanayi yeni yeni büyüyor. Polonya ve Macaristan yüzyıllardır dövme sanayinin içinde varlar ve yüzyıllardır dövme tezgahı da üretiyorlar. Bugün bile Türkiye’de hala oralarda yıllar önce üretilmiş dövme tezgahları kullanılabiliyor.” Sektörün gelişimi için dökümhanelere yapılacak yatırımların çok önemli oldu- ğuna vurgu yapan Ümit, sermayenin yetersiz ve yoksul olduğu ülkelerde bu yatırımları yapmanın çok zor olduğunu belirtiyor. Batılı ülkelerde kalite geliştirmeye yönelik çabaların arttığına da değinen Ümit, malzemede ve enerjide tasarruf sağlandığı nı, müşterilerin de o tip ürünleri tercih etmeye yöneldiğini aktarıyor. Dövmenin otomotivden tıbbi cihazlara kadar pek çok sektörde kullanıldığını söyleyen Ümit, özellikle düşük toleransla çalışma şartları sanayinin de gelişmesine ön ayak oldu diyor. İtalya, Almanya, İspanya, İsveç gibi ülkelerin otomotiv sanayine verdikleri düşük toleransla var olduklarını ifade eden Ümit, “Bu sayede rekabette varlar. Daha az işçilik onun yerine robot kullanıyorlar” diye konuşuyor. Ümit sektörde yaşanan sorunların aslında tüm dünya dövme sanayinin de sorunları olduğunu belirterek şöyle devam ediyor: “Dünyada bir tezgah bollu- ğu var. Türkiye’de daha çok kullanılmış tezgahlar kullanılıyor. Avrupa’daki sektör ve ucuz iş gücü ile çalışan Hindistan’ı düşününce Türkiye’de sektörde ç ok fazla şansınız kalmıyor. Çin gibi ülkelerde müthiş bir pazar var. Ayrıca kullanılan hammaddenin temininde sorunlar olabiliyor. Talep arttığında fiyatlar da buna bağlı olarak yükseliyor. Ve bu artış son müşteriye de yansıyor. Özellikle otomotiv gibi müthiş rekabetin olduğu sektörlerle çalıştığımız düşünüldüğ ünde bu da bizleri zor durumda bı- rakabiliyor.” Firmaların teknoloji geliştirme yönünde de çalışmaları gerektiğinin altını çizen Ümit, “Sıcak dövme bu gün her yerde yapılıyor ancak yarı sı- cak dövmeyi herkes bilmiyor” diyor. DÖVSADER Başkanlığını da yapan Ümit, 12 firmanın katılımıyla kurulan derneğin sektörün yüzde 60’ına yakını- nı temsil ettiğini söyleyerek, “Aynı zamanda Avrupa dövmecilerini bir araya getiren Avrupa Dövme Derneği EUROFORGE’a da üyeyiz. EUROFORGE toplantısını ise bu Eylül ayında Çeşme’de yapacağız. Bizim için AB çok önemli EUROFORGE’a üye olmamız oradaki gelişmeleri daha yakından tanı mamıza ve pazarın geleceği açısından fikir alışverişinde bulunmamıza yardımcı oluyor.”
“KRİZ İHRACATIN ONEMİNİ OĞRETTİ”
Türk döküm sektörünün ciroda yüzde 80’ini, ihracatta ise yüzde 85’ini sağlayan Türkiye Döküm Sanayicileri Derneğ i (TÜDÖKSAD) Genel Sekreteri Kubilay Dal, özellikle, 1994 ve 2008 yılı krizlerinin, Türk döküm sanayine ihracatı n önemini öğrettiğini söylüyor. Çeşitli yurt dışı firmalara katılım yoluyla yurt dışı satışların, büyük birkaç işletmenin ötesinde ilerleyerek, Anadolu’daki döküm fabrikalarına sıçradığını aktaran Dal, “Emek yoğun bir sanayi olmakla birlikte yüksek teknoloji gerektiren ağır endüstri makineleri yatırımı- nı da içerdiğinden özel önem taşıyan döküm sektörü sanayileşme hamlesine paralel olarak gelişmeye açıktır” diye konuşuyor. Dal şöyle devam ediyor: “Otomotiv sanayinin gelişmesi ve montaj yerine, yerli üretim ve işleme ağırlıklı yatırımların yapılması ile ülkemiz döküm sanayine bu konudaki talepler artacaktır. Türk döküm sanayinin rakipleri olan Polonya, Hindistan ve Çin gibi diğer gelişmekte olan ülkeler ile düşük katma değerli ürünlerde rekabet etme yerine, katma değeri daha yüksek olan ve gelişmiş ülkelerin üretimleri olan ürünlerde payını arttırması gerekmektedir.” Dal, “Avrupa ülkelerinde döküm üretimi, teknoloji yatırımları ile yapısını de- ğiştirmiş ve çok modern ve hızlı otomasyon teknolojileri ile üretim kapasite- sini ve verimliliklerini artırarak ülkemizin de rekabet etmek durumunda kaldı- ğı bir yapı ortaya çıkmıştır” diyor. Dal ayrıca, “Avrupalı dökümcüler bilinen şanzıman kutusu, motor, silindir kafası gibi döküm parçaları ile beraber halihazırda pik veya sfero döküm veya çelik saç olarak üretilen parçaları yeni teknolojiler kullanarak alüminyum döküm olarak üretip pazar paylarını ve katma değerlerini artırmaya çalışmaktadı rlar” diye konuşuyor.
“SANAYİLEŞME BİRİNCİ HEDEFİMİZ OLMALI”
Genellikle, döküm sektörünün, zorluk ve çevre koşulları nedeniyle AB tarafından terk edilip Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere kaydığının düşünülmesine karşın durumun pek de böyle olmadı- ğını savunan Dal, şöyle devam ediyor: “Almanya, verimsiz eski dökümhanelerini kapatmaktadır. Ancak açtığı her yeni dökümhane, kapattığı 10 dökümhanenin tonajını yapmakta ve iş gücü tecrübe ve eğitiminde çok iyi olması nedeniyle, maliyetleri navlun farkı ile birlikte, Türk ürünleriyle başa baş noktaya gelmektedir. Döküm, diğer üretim metotlarına göre üstünlükleri ve gelişen teknikler ile hem dünya, hem de Türkiye’de uzun yıllar önemini koruyacaktır. Bu her yıl artan dünya üretim rakamları ile de kendini belirgin şekilde göstermektedir.” Ağırlıklı olarak yerli otomobil sanayinin gelişmesine paralel olarak döküm sektörünün de büyümesini sürdüreceğini ifade eden Dal, “Bu büyüme rekabet şansının daha fazla olduğu yoğun işçilik gerektiren döküm parça üretiminde daha fazla olabilir” diyor. Avrupa’ya demir yolu taşımacılığının mutlaka verimli hale getirilmesi gerektiğ ini söyleyerek şöyle devam ediyor: “Döküm ürününün ihracatı desteklendiğ i takdirde ülkeye yaratacağı katma değer ve istihdama katkısı çok daha yüksek olacaktır Türkiye’de sadece hizmet, ticaret ve bankacılık faaliyetleri ile Türkiye’nin büyüyebileceğini düşünüp, üretimi dışlayan yaklaşımlarla sanayimizin temeli durumundaki döküm sektörü arasında önemli Şkir uyuşmazlığı bulunmaktadır. Sanayileşme birinci hedefimiz olmalıdır.” “KATI ATIK TESİSİ EKSİKLİĞİ VAR” Hisar Çelik Döküm A.Ş. Dökümhane Maden Yöneticisi Ziya Tanyeli sektörün sorunlarını şu sözlerle dile getiriyor: “Katı atık diye tabir ettiğimiz yanmış kalı p kumu atıklarını vereceğimiz ya da bu atıkları değerlendirecek tesis halen Türkiye’de yok. Avrupa Birliği uyum yasaları nda yer alan ve Türkçe’ye tercümesi ile iyice dar toleranslara sıkıştırılan atık yasasından dolayı, üretim sırasında oluşan bu atığı değerlendirme sorunu yaşı- yoruz ve bu da maliyetimize yük olarak yansıyor ve bize ciddi sıkıntılar yaşatmaktadı r.” Hammadde fiyatlarında 2008 yılında ve daha öncesinde sık sık yaşanan değişimlerin maliyetleri standardize etmeyi engellediğini aktaran Tanyeli, “Bunun sonucunda bazı siparişlerde zararına üretim noktasına bile gelebiliyoruz” diyor. Yüksek enerji fiyatlarının (elektrik,petrol, doğalgaz) sektörün belini bükmeye devam ettiğini ifade eden Tanyeli şöyle devam ediyor: “Birçok fabrika enerjinin en pahalı olduğu 17:00 – 22:00 arası üretim yapmamaktadır. Bu yüksek fiyatlar rekabet gücümüzü oldukça kötü etkilemekte ve Uzak Doğu’nun da sektöre girmesiyle rekabet savaşında bizi adeta silahsız bırakmaktadır.” Tanyeli ayrıca, “İstihdam yükümlülüklerindeki sorunlar da (vergi, SSK primleri vs.) olumsuz etkilemeye devam etmekte, dünya ülkelerinde sektöre gösterilen kolaylık bizde gözden kaçırılmaktadır” diyor. Tanyeli’nin sektördeki sorunlara çözüm önerileri ise şöyle: “Çevre yasalarında AB’ye uyum yasaları altında uygulanan kanunlar daha dikkatli çalışılıp ülke gerçekleri göz önüne alınarak sınırlar çizilmelidir. Enerji fiyatlarında acil iyileştirme gerekmektedir. Özellikle elektrik fiyatları nda, elektrik enerjisiyle üretim yapan döküm sektörüne bir takım ayrı- calıklar getirilmelidir. Çin gibi Uzak Do- ğu ülkelerinde sektöre olan destek örnek alınarak, rekabet gücümüzü arttırıcı tedbirler aranmalıdır. İstihdam kolaylıkları ve yaratacağı istihdama uygun verilecek özel haklar ile emek yoğun olan bu sektörde işsizliğe de çare olabilecek bir büyüme ve gelişim söz konusu olabilir.” Dünya piyasalarında rekabet edebilecek güce sahip olmanın sektörün gelişimi için ilk şart olduğuna vurgu yapan Tanyeli şöyle devam ediyor: “Uzak Doğu bu işe hızla giriyor ve elindeki ucuz enerji, insan gücü ve devlet desteğiyle rakipsiz lider konumuna geliyor. Türkiye döküm sektörünün bu rekabet düzeninde yapacağı ya da mücadele edebileceği tek kulvar kalite kulvarı olacaktır. Bu konuda firmalar ellerinden geleni yapıyorlar. Önemli olan devlet güvencesini arkaları nda hissetmeleridir. Türkiyenin sektördeki mevcut bilgi ve tecrübesi yabana atılır gibi değildir. Yılların birikimi ve tecrübesi daha uzun yıllar sektörü canlı tutacaktır, fakat Türkiye’de üretimin ve gelişimin temel prensibi olan ihracat konusunda atılımların artarak devam etmesi mutlaktır.”
“ORTA KADEMELİ YONETİCİLERDE EĞİTİM KISITLI”
CMS Jant ve Makina Sanayii A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Berat Ösen döküm ve dövme ürünlerinin öne çıkan sorunları nı şu şekilde açıklıyor: “En önemli sorunlardan biri döküm ve dövme konusunda özellikle orta kademe yöneticilerin, ustabaşların eğitimlerinin çok kı- sıtlı oluşudur. Yurt dışında ise bu tür elemanlar eğitimli ve bilgili olarak işe başlıyorlar. Çalışan işçilerin işlerini başarı lı olarak yapmaları ancak bu orta kademe elemanlarının eğitim ve tecrübelerinin işçiye aktarılması ile olur. Mühendisler üniversiteden mezun olup işe başladıklarında hiç tecrübe sahibi olmadan sadece teorik bilgileri ile işe başlı- yorlar. Tecrübe ve bilgilerini işe başladı ktan en az iki yıl sonra elde edebiliyorlar. Teknolojiye yatırımın kısıtlı olması da başka bir problemdir. Özellikle küçük ve orta ölçekli dökümhaneler eğitimsiz çalışanların yanında teknolojik yatırımı yapacak maddi olanaklara sahip değiller ya da yatırım yapmadan mevcut şartlarla işi götürme eğilimindeler. Risk almayı tercih etmiyorlar. Bununla birlikte yine aynı seviyedeki işletmeler, global piyasada rekabet etme koşulu olan yönetim ve kalite sistemlerini uygulamıyorlar. Ayrıca aile firmalarının çoğunlukta olup, profesyonel firmaların azlığı da bu sorunlara eklenebilir.” Ösen tüm bu sorunlar için çözüm önerilerini ise şöyle özetliyor: “Her şeyin başı nda eğitim olanakları sağlanarak, orta kademe yöneticilerini ve ustabaşlarını daha donanımlı hale getirmek gerekiyor. Mühendislerimizi sadece teorik olarak değil, pratik donanımla yetiştirmemiz gerekiyor. Bununla birlikte yatırımı teşvik edecek olanakların sağlanarak, yatırımları risk kategorisinden çıkartabilmek gerek diye düşünüyorum. Kalite yönetim sistemleri dünyaya açılmak isteyen her firmanın zaten olmazsa olmazı halini almış durumda. Son olarak da aile şirketlerinin gelecek nesillere kalabilmek adına kurumsallaşmanın şart olduğ unu anlaması gerektiğini düşünüyorum.” Spot: “ TÜDÖKSAD Genel Sekreteri Dal, “Avrupa ülkelerinde döküm üretimi, teknoloji yatırımları ile yapısını değiştirmiş, çok modern ve hızlı otomasyon teknolojileri ile üretim kapasitesini ve verimliliklerini artırarak ülkemizin de rekabet etmek durumunda kaldığı bir yapı ortaya çıkmıştır” diyor.”
kutu: URETİMDE AVRUPA’DA İLK 5’TEYİZ
2007 yılında dünya toplam metal döküm üretimi 95 milyon ton civarında gerçekleşti. Yüzde 33 pay ile Çin ilk sırada yer alırken, onu yüzde 12,5 ile ABD izledi. Rusya, Hindistan, Japonya ise diğer önemli üretici ülkeler olarak dikkat çekti. Türkiye, Avrupa’da Almanya, İtalya, Fransa ve İspanya’dan sonra 5. dünya genelinde ise 14. büyük döküm üreticisi konumunda yer alırken, dünya üretiminin yüzde 1,4’ünü gerçekleştirdi. Kar marjlarının düşük olması nedeniyle yeni komple yatı- rımların yapılmaması, hammadde-ana girdi fiyatlarının artması ve spekülatörler yoluyla yükselmesi, bu fiyat artışları- nın müşteriye yansıtılmasında yaşanan zorluklar, emek yo- ğun bir sektör olan döküm sektöründe düşük işçilik maliyetleri ile çalışan Çin, Hindistan ve Doğu Avrupa ülkelerinin batı dünyası döküm sektörünü zorlaması, enerji fiyatlarının artması nedeniyle üretim maliyetlerinin yükselmesi, nakliye bedellerinin artması ve bu artışların satış fiyatlarına yansıtı- lamaması, sektörün Batı ülkelerindeki çalışanlar için cazibesini kaybetmesi dünyada sektörün ana problemleri arasında yer alıyor. Kutu: İHRACATTA ALMANYA LİDER Birleşmiş Milletler (BM) İstatistik Bölümü verilerine göre; 2007 yılında dünya geneli toplam döküm ve dövme ürünleri ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 16,2 oranında artış göstererek 391 milyar dolar değerine ulaştı. Almanya, ABD, Japonya, İtalya ve Çin ihracatta önde gelen ülkeler. Söz konusu beş ülke 2007 yılında dünya döküm ve dövme ürünleri ihracatının yarısından fazlasını gerçekleştirdi. Türkiye ise 2007 yılında dünya genelinde sektör ihracatında 21. sırada yer aldı. Döküm ve dövme ürünleri ihraç eden ilk 15 ülke arasında 2007 yılında en fazla ihracat artışı yüzde 39,4 ile Polonya’da, yüzde 37,1 ile de Çin’de gözlendi. Dünya genelinde otomotiv sanayine yönelik döküm ve dövme ürünlerinin ihracatı toplamdan yüzde 57 pay alırken, makine sanayine yönelik ürünler yüzde 32 pay aldı.
Kutu: EN FAZLA İTHALAT ARTIŞI HOLLANDA’DA
2007 yılında sektörün ithalatı, bir önceki seneye kıyasla yaklaşık yüzde 15,8 oranında artarak 380 milyar dolar olarak gerçekleşti. Başlıca ithalatçı ülkeler ise ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve İspanya’dır. Söz konusu ülkeler 2007 yılında dünya döküm ve dövme ürünleri ithalatının yüzde 43’ünü gerçekleştirdiler. Türkiye ise, aynı yılda dünya sektör ithalatında 20. sırada yer aldı. Döküm ve dövme ürünleri ithal eden ilk 15 ülke arasında 2007 yılında en fazla ithalat artışı yüzde 32,6 ile Hollanda’da, yüzde 27,3 ile de G. Kore’de gözlendi. Dünya genelinde otomotiv sanayine yönelik döküm ve dövme ürünlerinin ithalatı toplamdan yüzde 58 pay alırken, makine sanayine yönelik ürünler yüzde 31 pay aldı.