MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (MAİB) TARAFINDAN PAYLAŞILAN MAKİNE İMALAT SANAYİSİ KONSOLİDE VERİLERİNE GÖRE, YILIN İLK İKİ AYINDA TÜRKİYE’NİN SERBEST BÖLGELER DÂHİL TOPLAM MAKİNE İHRACATI 4,4 MİLYAR DOLAR OLDU. EURO BÖLGESİNDE YÜZDE 46,5 SEVİYESİNE KADAR GERİLEYEN PMI VERİSİNİN SON YILLARDA BÜYÜK MAKİNE YATIRIMLARINI ÇEKMEYİ BAŞARMIŞ OLAN HİNDİSTAN, BREZİLYA VE MEKSİKA GİBİ ÜLKELERDE TAVAN YAPTIĞINA DİKKAT ÇEKEN EDEN MAİB YÖNETİM KURULU BAŞKANI KUTLU KARAVELİOĞLU, “GELİŞMİŞ ÜLKELERDEKİ MÜŞTERİLERİMİZ YAVAŞLARKEN GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDEKİ RAKİPLERİMİZ HIZLANIYOR. MAKİNE İHRACATÇISI ÜLKELER ARASINDA KIRAN KIRANA SÜREN YARIŞTA ALMANYA VE ABD’YE MAKİNE İHRACATIMIZIN ARTMAYA DEVAM ETMESİ, TEKNOLOJİ GELİŞTİRME GÜCÜMÜZÜN YANINDA BATIDAKİ BAĞLARIMIZIN SAĞLAMLIĞINI DA ORTAYA KOYUYOR.” DEDİ.
Makine imalat sanayisi konsolide verilerine göre yılın ilk iki ayı sonunda Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 4,4 milyar dolar oldu. Geçen yılın aynı döneminde yaşanan yüzde 20 düzeyindeki yüksek artışın baz etkisi gözlense de bu dönemde bir gerileme olmadı. Bu dönemde, inşaat ve madencilik makineleri, tekstil ve konfeksiyon makineleri ile gıda sanayisi makineleri ihracatı miktar olarak yüzde 29’a, değer olaraksa yüzde 22’ye varan yükseliş oranlarıyla dikkat çekerken, elektrik motorları ve jeneratörler ile takım tezgâhları ihracatın-da miktar olarak yüzde 28, değer olarak da yüzde 25’e varan gerilemeler meydana geldi. Yaptırımlar nedeniyle ihracatın azalmaya devam ettiği Rusya’ya makine ihracatı şubat sonunda 130 milyon dolar kadar geriledi. Serbest bölgeler dâhil ihracatın ilk iki ayda 950 milyon dolar olduğu Almanya ve ABD’nin toplam makine ihracatı içindeki payı ise yüzde 21,5’e yükseldi.
“RUSYA YAPTIRIMLARI RAKİPLERİMİZİVERİ GİZLER HALE GETİRDİ”
Dünyada yatırımların frene bastığı dönemde, makinecilerin ticari kayıplarını hafifletebilecekleri güçlü bir pazar olan Rusya’ya yönelik yaptırımların dünya makine ticareti üzerindeki etkilerine değinen MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi: “Rusya’nın savunma ihtiyaçlarında kullanılacağı varsayılan çifte kullanımlı ürünlere yönelik kısıtlamalardan, makine sektörü son dönemde yoğun olarak etkileniyor. Adı konulmamış bir ambargoya dönüşen bu süreçte, yaptırıma tabi ürünler listesindeki belirsizliğin giderek artması, siparişi ve avansı alınırken bu listede yer almayan bir makinenin teslimat sonrasında bakiye beklerken bu muğlak listeye girmiş olması ve paramızın Rusya’da kalması sektörümüzü bir süredir sıkıntıya sokuyor. Bankacılık sistemi üzerinden uygulanan baskı Rusya’ya makine ihracatımızı ilk iki ayda yüzde 37 kadar düşürdü; yılın sonunda kaybımız 1 milyar doları aşabilir. Çin’e bırakıp gittiği bu büyük pazarı geri almanın zorluklarını bilen Batı ise işletmelerini riske sokmadan makinelerini göndermenin yollarını aramaktan vazgeçmiyor. Bu muvazaalı durum ise makine dış ticareti verilerinde önemli sapmalara sebep oluyor. Makinelerin imalatından ziyade ticaretinden kazanan bazı Avrupa ülkelerinin dış ticaret rakamlarını açıklamakta mütereddit kalmalarını, ticaret rotalarındaki kaymalara bağlıyoruz.”
“MÜŞTERİLERİMİZ YAVAŞLARKEN, RAKİPLERİMİZ HIZLANIYOR”
Küresel sıkılaşma ortamında mali toparlanmaya dair ilk işaretlerin oluşmakta olduğunu da belirten Karavelioğlu, genel görünüme ilişkin şunları söyledi: “Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre dünya mal ticaretinin yüzde 5 kadar gerilediği 2023’te, AB makine ve teçhizat üretiminin baz etkisinden arındırılmış fiyatlarla yüzde 1,4 oranında azaldığı hesaplanıyor. Finansman maliyetlerinin, kutuplaşmanın ve bölgesel çatışmaların bu derece yüksek olduğu bir ortamda gelişmiş ülkelerde risk iştahının azalması doğaldır. Aslında Avrupa için bu yönde bir gerileme pandemi öncesinde başlamış, tedarik zincirlerindeki bozulmaya yönelik acil tedbirler sayesinde bölgenin zaafları görünmez hale gelmişti. Fakat her ülkenin makine imalat sanayisi bu konjonktürden aynı oranda etkilenmiyor. Geçen ay Euro Bölgesinde yüzde 46,5seviyesine kadar gerileyen PMI verisi, son yıllarda büyük makine yatırımlarını çekmeyi başarmış olan Hindistan, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerde tavan yapmış durumda. Kısacası ana pazarımızdaki müşterilerimiz yavaşlarken gelişmekte olan ülkelerde-ki rakiplerimiz hızlanıyor. Makine ihracatçısı ülkeler arasında kıran kırana süren yarışta Almanya ve ABD’ye makine ihracatımızın artmaya devam etmesi ise teknoloji geliştirme gücümüzün yanında, Batıdaki bağlarımızın sağlamlığını ortaya koyuyor”.
“YATIRIMLARIN YOĞUNLUĞUHAKSIZ REKABETE FIRSAT VERMEMELİ”
Üretimin yeniden paylaşımının ve ikiz dönüşümün merkezinde yer alan makine sektörüne yönelik stratejik yaklaşımın 12’nci Kalkınma Planı’nda da sürdüğüne dikkat çeken Karavelioğlu şunları ekledi: “Dünyada 2019 ve 2023 yılları arasında toplamda yüzde 12 artan makine ve teçhizat yatırımları, ülkemizde yüzde 70 yükselerek yıllık 168 milyar dolara kadar geldi. Bu sıra dışı performansla 2023’te dünya makine teçhizat yatırımları içinde Türkiye’ninpayı yüzde 3’e yükselmiş oldu. Bu yatırımların önemli kısmı makine imalatçılarımız tarafından yapıldığından, krizlerin egemen olduğu bu zorlu süreçte makine üretimi dünyada miktar bazında yüzde 12 artarken bizde yüzde 65 arttı. Bu canlılıkta, aynı dört yılda verilen ve sabit yatırım tutarı toplamda 5 trilyon TL’yi aşan teşvik belgelerinin katkısı yadsınamaz. Ancak bütün faydalarına rağmen teşvik mevzuatının, ithalat rejimimizde dampingli mallara karşı geliştirilen savunma önlemlerini işlevsiz kılarak bir haksız rekabet unsuru oluşturabildiğini de görmeliyiz.”
“YERLİYE İTİBAR ETMEYENBİR TEK GENEL İMALAT SANAYİMİZ KALDI”
Dünya ticaretinin petrolden sonraki en büyük kalemini oluşturan makinelerdeki teknolojik kutuplaşmanın etkilerinin Türkiye’nin ihracatına olumlu yansımakla birlikte ithalatına fayda sağlamadığının da altını çizen Karavelioğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bizim fiyat, kalite ve teknoloji çeşitliliğimizle Batılı rakiplerimiz arasında iyi bir alternatif oluşturmakta olduğumuz bu ortamda, sanayicilerimiz makine satamadığımız Çin’den 12 milyar dolarlık makine ithal ederek dış ticaret açığımızı 17 milyar dolara taşıdılar. Sürdürülebilirliğin rekabetçiliği yeniden tanımladığı günümüzde, gereklerini ucuz veya niteliği düşük makinelerle sağlamanın mümkün olmadığını biliniyor. 2023 yılı ilk dört ayından sonra açıklanmamakla birlikte, teşvikle alınmasına izin verilmiş makineler içinde yerli olanların payının enerji yatırımlarında yüzde 89, hizmetlerde yüzde 67, madende yüzde 71 ve tarımda yüzde 96 iken, genel imalat sanayisinde yüzde 39,6 seviyesinde kalmasının öz eleştirisini herkes yapmalıdır. 2023’te verilen 1,25 trilyon TL tutarında yatırım teşvik belgesi kapsamın-da gümrüksüz ve KDV’siz getirilecek makinelerin payı 18 milyar doları buluyor.3,3 milyar dolarlık makine ithal ettiğimiz ocak ayında üretimimiz pandemiden bu yana ilk kez ve yüzde 5,5 gibi ciddi bir oranda geriledi. Ana pazarımızda daralma ve Rusya’da zemin kaybı sürerken ithalatın yükselmeye devam etmesi son dört yıllık üstün performansımızı kesintiye uğratabilecek bir tehdittir.”