Türkiye mobilya sektörünün makine ihtiyacına cevap vermekte itici güç olan ağaç işleme makineleri ve yan sanayileri segmenti, gelişen teknolojisiyle birlikte...
Türkiye mobilya sektörünün makine ihtiyacına cevap vermekte itici güç olan ağaç işleme makineleri ve yan sanayileri segmenti, gelişen teknolojisiyle birlikte başarı grafiğini her yıl yükseltiyor. Mobilya sektörünün gelişiyle birlikte 1980’li yılların başında bir sanayi haline gelen ağaç işleme makineleri segmenti, geçmişten getirdiği tecrübeyi teknolojiyle harmanlayarak yıllar içinde çok önemli yol kat etti. Yurt içinde ana sektörü mobilyanın makine ihtiyacına cevap vererek sektörün gelişiminde itici güç olan ağaç işleme makineleri segmenti bugün üretimi ve ticaretiyle sadece iç pazara değil dünyanın birçok ülkesine makine satar hale geldi.
1980’lerin başında mobilyada devrim etkisi yaratan MDF’nin üretim dinamiklerini değiştirmesiyle Türkiye’de de pazar gelişmeye başladı. 2000’li yıllarda yan sanayinin de ağaç işleme makineleri segmentini desteklemesinden ve uluslararası imalatçı firmaların Türkiye’de üretim yapmaya başlamasından alınan güçle kilogram değeri yüksek, katma değerli ürünler üretilmeye başlandı. Bugün itibarıyla gelişen teknolojisi, artan üretimi ve ihracatıyla ağaç işleme makineleri ve yan sanayileri segmentinin Türk makine sektörüne olan katkısı da her geçen yıl artıyor.
10 BİN YILLIK GEÇMİŞİ VAR
Orman ürünleri ve mobilya endüstrisinde uygulanan üretim teknolojileri dünyada hızla gelişiyor. Bu gelişmede ağaç işleme makineleri endüstrisi de önemli bir paya sahip. Çünkü üretim sisteminin yapısı ve verimliliği, önemli ölçüde sistemde yer alan makinelerin teknolojik gelişmişliğine bağlı. Tüketicilerin daha farklı ürünlere sahip olma isteği, ürün çeşitliliğinin artmasına neden olurken, bu durum mevcut üretim sistemlerinin daha esnek bir yapıya sahip olmasını da zorunlu kılıyor. Ağaçları işleyerek ürüne dönüştüren makineler taş baltalardan bugünkü bilgisayar destekli makinelere kadar büyük bir hızla ilerleme kaydetti. Elektrik, elektronik ve bilgisayar alanındaki hızlı gelişmeler, doğal olarak diğer segmentler gibi ağaç işleme makineleri segmentini de etkiliyor. Ormancılık ve orman endüstrisinin, aslen insanoğlunun yerleşik hayata geçtiği MÖ 8 binli yıllara değin uzanan oldukça köklü bir geçmişi var. İlk çağlardan bu yana insanlar için en önemli konular olan barınma, ısınma, beslenme gibi unsurların derinine indiğimizde; işlenmesi en kolay maddelerden olan odunun kullanıldığı görülüyor. Tarihteki ilk ahşap ev 10 bin yıl önce Mesolithik döneme ait olup İngiltere’de bulundu. Diğer yandan dünya inşaat tarihinde ahşap, taştan sonra en eski ikinci yapı malzemesi olarak karşımıza çıkıyor. Ağaç malzemeyi işlemek için tasarlanan taş balta ve bıçakların bilinen tarihi de MÖ 8 ila 10 binli yıllara kadar gidiyor. İsveç, İsviçre ve diğer bazı ülkelerde MÖ 1500’lü yıllarda kullanılan bronz testerelere de rastlandığını biliyoruz.
AĞAÇ İŞLEME MAKİNESİ NEDİR?
İşlenen ana ham madde olarak ağaç ve ağaç kökenli malzemelerin kullanıldığı, orman ürünleri ve mobilya endüstrisinde gerek yarı ürün gerekse son ürün üretiminde doğrudan veya dolaylı olarak kullanılan; malzemelerin çeşitli şekillerde şeklini değiştirmek, talaşlı-talaşsız ayırmak, birleştirmek, fiziksel ve mekanik özelliklerini değiştirmek, kondüsyonlamak ve taşıma gibi işlemlerin bir veya birkaçını makineyi oluşturan bir veya daha fazla ünite yardımıyla yerine getiren, el ile yarı otomatik veya tam otomatik olarak kumanda edilebilen makineleri ağaç işleme makineleri olarak tanımlayabiliriz. Temelde takım makine tezgâhlarının bir alt grubunu oluşturan ağaç işleme makineleri genel olarak ağaç malzeme üzerine makinenin etki durumuna göre de sınıflandırılabiliyor. Ağaç işleme makineleri segmentinde malzemeleri işlemek için kullanılan tüm makineler (planya, kalınlık gibi) aslında iş makineleri grubundadır. Makineler ayrıca çalışma sistemlerine göre de el kontrollü makineler ve otomatik makineler olmak üzere iki grupta değerlendiriliyor. El kontrollü makinelerde ayarlama, çalıştırma, gerecin sevk ve işlenmesi el kontrolüyle yapılırken, planya, şerit testere, daire testere gibi makineler bu grupta yer alıyor. Daha çok büyük atölye ve fabrikalar için uygun olan büyük tip makineler kapalı ve sabit gövdeli, yüksek güçlü ve devirli makinelerken, değişik işlemler için yardımcı eklenti ve aygıtlarla da donatılabiliyorlar. Endüstriyel amaçla kullanılan tüm makineler bu grupta değerlendirilirken, küçük tip makineler büyük tip makinelerle gerçekleştirilen işlemleri yapmakla beraber hacim, güç ve devir açısından düşük değerlere sahip olmalarıyla ayrışıyor.
ÜRETICILERIN YÜZDE 90’I KÜÇÜK ÖLÇEKLI
Türkiye orman ürünleri ve mobilya sanayisinin yapısını incelediğimizde; işletmelerin yaklaşık yüzde 90’ının küçük ölçekli işletmelerden oluştuğu ve özellikle yatırım maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle büyük çoğunluğunun üretim tekniği ve planlaması, kalite kontrol, yönetim, pazarlama gibi alanlarda gelişen işletmecilik anlayışlarını iyi takip edemediği görülüyor. Bu yapı ağaç işleme makineleri segmentinin gelişimini de olumsuz yönde etkileyen etkenlerin en önemlilerinden biri olarak gösteriliyor.
Türkiye genelinde Bursa, Ankara, İstanbul ve İzmir’de yoğunlaşan ağaç işleme makineleri segmentinde üretilen makineler geleneksel ağaç işleme makineleri iken, çalışan personel niteliklerine bakıldığında ise özellikle mühendis istihdamının azlığı dikkat çekiyor.
Diğer yandan Türkiye’deki ağaç işleme makinesi üreticilerinin henüz tam olarak kurumsallaşma süreçlerini tamamlayamamış olmaları ise sektördeki Ar-Ge kültürünün henüz güçlenememesi ve düşük fiyat/yetersiz servis hizmetleri sorunlarının da ana kaynağı olarak görülüyor.
KÜRESEL HACİM 15 MİLYAR DOLAR
Mobilya ve ahşap sektörü, dünyanın her noktasında üretimi olan bir sektör. Türkiye’de de aslen 81 ilin tamamında mobilya üretimi yapıldığını söylemek mümkün. Bu nedenle ağaç işleme makineleri çok fazla sektöre dokunuyor ve dolayısıyla önemli bir ekonomik hacim yaratma potansiyelini de bünyesinde taşıyor. Küresel ölçekte ağaç işleme makineleri segmenti, BM İstatistik Bölümü verilerine göre 2017’de 15 milyar dolarlık bir ticarete konu oldu. Dünya genelinde 7,44 milyar dolarlık ihracat ve 7,16 milyar dolarlık ithalat pazarı bulunan ağaç işleme makineleri segmentinde Türkiye ise hızlı yükselişini sürdürüyor. Ağaç işleme makineleri ihracatında en güçlü ülkeler 1,83 milyar dolar ve yüzde 11,4 artışla Almanya, 1,33 milyar dolar ve yüzde 4,5 artışla Çin ile 1,32 milyar dolar ve yüzde 6,5 artışla İtalya olurken, Türkiye 2017’de yüzde 18,6’lık artış ve 83,8 milyon dolarlık ihracatıyla 13’üncü sırada bulunuyordu. Türkiye’deki bu alt segment, 2018’de ise yüzde 22,3’lük güçlü artışla ihracatını 102,5 milyona taşımayı başardı. Aynı dönemde Türkiye, bu alt segmentteki ithalatını sınırlamasıyla da ikinci bir başarıya imza attı. BM İstatistik Bölümü verilerine göre 2017’de 67,7 milyon dolarlık ithalat gerçekleştiren Türkiye ağaç işleme makineleri segmenti yüzde 9,2’lik bir daralma yaşlarken, 2018’de bu rakamı daha da geriye çekti ve yüzde 9,1’lik gerileme ile ithalatını 61,5 milyon dolar seviyesine indirdi. Böylece son iki yıldır cari fazla veren Türk ağaç işleme makineleri segmentinin 2018’deki ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 160’ın üzerine çıktı. 2017 yılında küresel ölçekteki en güçlü alıcı ülkeler ise 1,36 milyar dolar ve yüzde 10,7’lik artışla ABD, 530,4 milyon dolar ve yüzde 60,2’lik artışla Çin ile 387,4 milyon dolar ve yüzde 11,9’luk artışla Almanya oldu.
CEZAYİR’E SATIP İTALYA’DAN ALIYORUZ
Türkiye özelinde detaylı ihracat ve ithalat rakamları incelendiğinde ise TÜİK’in 2018 yılı verilerine göre en çok Cezayir’e ihracat yaparken, en yüksek ithalatı ise İtalya’dan gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz.
Türkiye’nin ihracatı ülkelere göre incelendiğinde, TÜİK verilerine göre, Türkiye, 2018’de yüzde 22,3 artışla 102,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken, en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ilk 10 ülke listesinin birinci sırasında yüzde 165’lik artışla 9,7 milyon dolarlık ürün ihraç ettiğimiz Cezayir yer alıyor. Bu ülkeyi, yüzde 58,3’lük artış ve 6,7 milyon dolarlık ihracatla Irak izlerken, listenin üçüncü sırasında yer alan Bulgaristan’a ise yüzde 26,2’lik artışla 4,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmiş durumda.
Yine TÜİK’in açıkladığı verilere göre, 2018’de Türk ağaç işleme makineleri imalatçıları, en çok 846599 GTİP numaralı “Ağaç, kemik, sert plastikleri işleyen diğer makineler” ürün grubunda ihracat gerçekleştirmiş durumda. Bu ürün grubunda, 2017’ye göre yüzde 3,9’luk bir değer artışı yaşanırken, ihracat da 27,3 milyon dolar oldu. Listenin ikinci sırasında yer alan 846591 GTİP numaralı “Ağaç, mantar, kemik işleyen testere makineleri” ürün grubunda yüzde 14,1’lik bir artış görülürken, ihracat 26,5 milyon dolar oldu. Üçüncü sıradaki 846592 GTİP numaralı “Ağaç, mantar gibi maddeleri işleyen planya/freze/kalıplama makineleri” ürün grubunda ise 2017’ye göre yüzde 46,9’luk artış yaşandı ve 14,7 milyon dolarlık ihracat değerine ulaşıldı. 2018’de en güçlü ihracat artışı da 846520 GTİP numaralı “Sert maddeler için işleme merkezleri” ürün grubunda oldu. Bu ürün grubunda 2017’ye göre yüzde 123,5’lik artış gerçekleşirken, 1,7 milyon dolar değerinde makine ihraç edildi.
İHRACAT ARTARKEN İTHALAT GERILIYOR
Bununla birlikte, BM İstatistik Bölümü verileriyle uyumlu şekilde TÜİK’in açıkladığı veriler de 2018’de Türkiye’nin ithalatının yüzde 9,2 gerilemeyle 61,5 milyon dolara çekildiğini işaret ediyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında yüzde 6,9’luk artış ve 27,9 milyon dolarlık ithalatla İtalya yer alırken, ikinci sıradaki Çin’den gerçekleşen ithalat yüzde 8 artışla 12,5 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin üçüncü sırasındaki Almanya’dan gerçekleşen ithalat ise yüzde 47 azalarak 10,6 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Ürün bazında ithalat rakamlarını detaylı incelediğimizde ise TÜİK verilerine göre 2018’de en çok 846599 GTİP numaralı “Ağaç, kemik, sert plastikleri işleyen diğer makineler” ürün grubunda ithalat gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bu ürün grubunda, 2017’ye göre yüzde 37,6’lık artışla 20 milyon dolar değerinde ürün ithal edilirken, listenin ikinci sırasında yer alan 846591 GTİP numaralı “Ağaç, mantar, kemik işleyen testere makineleri” ürün grubunda yüzde 18,1’lik azalışla 11,1 milyon dolar değerinde ürün ithal edildi. Üçüncü sıradaki 846510 GTİP numaralı “Alet değiştirmeden çeşitli makine işlemleri yapan makineler” ürün grubunda da 2017’ye göre yüzde 39,5’lik azalışla 8 milyon dolarlık ithalat değerine ulaşıldığı söylenebilir. 2018’de en güçlü azalış gösteren ürün grubu ise 846596 GTİP numaralı “Ağaç, mantar gibi sert maddeleri işleyen yarma/ dilme/yapraklama makineleri” ürün grubu oldu. Bu ürün grubunda 2017’ye göre yüzde 43,6’lık düşüş yaşanırken, 1,7 milyon dolar değerinde makine ithal edildi.
2019’DA YÜZDE 10 BÜYÜME BEKLENİYOR
Bilindiği üzere Endüstri 4.0, tüm imalat sanayilerini büyük bir dönüşüme zorlayan çağımızın en önemli sanayi atılımı olarak dikkat çekmeye devam ediyor. Ağaç işleme makineleri de bu kapsamda otomasyon ve Endüstri 4.0 süreçleriyle son derece yakından ilişkili bir segment olarak öne çıkıyor. Çünkü yapılan iş ve işlenen malzemenin değerli olması; fire vermemek ağaç işleme makineleri segmenti için büyük önem taşıyor. İşçiliğin yoğun olduğu bir üretim alanında iş gücü maliyetini azaltmak, makinelerin enerji sarfiyatını düşürmek, üretimin yapıldığı alanı daraltmaksa ancak otomasyonu hayata geçirmekle mümkün olabilir. Tam otomasyonun kullanılması, üretim performansından kapasitesine kadar her aşamaya direkt olumlu yönde etkide bulunuyor.
Otomasyonun ağaç işleme makineleri segmentindeki firmalar için artık zorunlu olduğunu söyleyen Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sabri Erol, “Sektörümüzdeki nitelikli ürün imalatını biran an önce geliştirip, özellikle tüm dünyada geçerli olan Endüstri 4.0 uyumlu makineler geliştirmeli, otomasyon ve yazılımlarla bu makinelerin katma değerini arttırmalıyız” diyor.
Bu amaçla AİMSAD’ın öncelikle firmaların kurumsallaşması ve Ar-Ge kültürünün yerleşmesine yönelik çalışmalara yoğunlaştığını söyleyen Erol, yine nitelikli çalışan gücünü artırmaya ve ölçek ekonomisine uyumlu sürdürülebilir büyümeye yönelik projeler geliştirmeye devam edeceklerinin de altını çiziyor.
2019 yılında iç pazarda yaşanan sıkıntıları ihracata odaklanarak aşmayı planladıklarını da ifade eden Erol, “2019 yılı Ocak ayında bir miktar ihracatta azalma görsek de 2019 yılını yeni bir rekorla tamamlayacağımızı düşünüyorum. Genel olarak üretim ve ihracatta yüzde 10 ila 20 arası artış, ithalatın da bir miktar daha gerileyeceğini tahmin ediyorum” diyor.
“ORTAK ÇALIŞMA KÜLTÜRÜ OLUŞTURMALIYIZ”
Türkiye’deki sektörün Ar-Ge olarak yeterli gelişmişliğe sahip olmadığının da altını çizen Erol, bunun ana nedeninin ise üretim yapan firmaların çoğunluğunun aile firmaları olması ve kurumsallaşma aşamalarını henüz tamamlayamamış olmalarıyla açıklıyor. Yine bu nedenle devlet teşviklerine de tam erişim sağlayamadıklarına da değinen Erol, Türkiye’de kaliteli ürünler ürettiklerini ancak daha nitelikli ürün üretimi için “ortak çalışma kültürünü” benimsemeleri gerektiğinin altını çiziyor: “Vizyon projelerimizle beraber dünyada daha iyi noktalara çıkabiliriz. Burada firma bazlı değil, ‘ortaklaşa neler yapabiliriz’ üzerine çalışmalıyız. Küresel rekabet için devlet desteğiyle markalaşmaya ve ortak hareket etmeye ihtiyacımız var. Sektörümüzün hem ciro hem de istihdamdaki konsolide rakamları, ne yazık ki Avrupa’daki tek bir firmanın rakamlarının oldukça altında gerçekleşiyor. Bu nedenle devletin maddi ve manevi desteğine ihtiyaç duyuyoruz.”
AİMSAD ÜYELERI 2019 IÇIN TEMKINLI
Son olarak, AİMSAD üye firmalarıyla gerçekleşen 2019 beklentileri anketi sonuçlarına da göz atmakta fayda var. AİMSAD’ın üyeleri arasında yaptığı anket sonuçlarına göre firmaların yüzde 72’si ihracatı krizden çıkış reçetesi olarak görüyor ve yeni pazar arayışlarını sürdürüyor. Bu anlamda Afrika ülkelerinden Avrupa’ya, Baltık ülkelerinden Amerika kıtasına kadar geniş bir yelpazede ihracat hedefleyen firmalara göre 2018’deki en temel sorunlar fiyat istikrarsızlığı, artan maliyetler, döviz kurlarındaki dalgalanma ve bunlara bağlı olarak ham maddeye ulaşım olarak özetlenmiş. Anketin 2019 yılı beklentileri bölümünde ise firmaların 2019’da büyüme hedefleri konusuna temkinli oldukları, ortalama yüzde 10 büyüme hedefi bekledikleri görülüyor.