GÖKÇE BRÜLÖR VE HAN ENERJİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI H. AHMET İLHAN, HERHANGİ BİR DOĞAL GAZ KRİZİNDE; BİNALARIN, ENDÜSTRİYEL TESİSLERİN VE KAMU BİNALARININ ISINMA VE ISITMA İHTİYACINI KESİNTİSİZ OLARAK SAĞLAYABİLECEK ÖNERİLERDE BULUNUYOR. ÇİFT YAKITLI BRÜLÖR SİSTEMLERİYLE ISITMADA DOĞAL GAZ KULLANIMINI ALTERNATİFLİ HALE GETİREBİLECEĞİMİZİN ALTINI ÇİZEN İLHAN, “BÖYLECE RİSKLERDEN KORUNABİLİR VE HATTA DOĞAL GAZ ARZ EDEN TARAFLARLA PAZARLIK İMKÂNINA DA SAHİP OLABİLİRİZ. BU PAZARLIK İLE YILLIK MİLYARLARCA DOLARLIK MİLLİ KAZANÇ SAĞLAMAK DA MÜMKÜN OLACAKTIR.” DİYOR.
Rusya ve Ukrayna arasında süren krizle birlikte daha fazla gündeme gelen doğal gaz tedariki endişeleri, Avrupa’dan Asya’ya kadar geniş bir coğrafyayı tehdit etmeye devam ediyor. Gökçe Brülör ve Han Enerji Yönetim Kurulu Başkanı H. Ahmet İlhan ise bu tehdide karşı elimizde basit ve uygun maliyetli bir çözüm olduğunu hatırlatıyor. Ülke olarak ısınma ve ısıtmada doğal gaza bağımlılığın doğurduğu stratejik riskle re karşı Çift Yakıtlı Brülör Sistemlerinin güçlü bir çözüm olabileceğini savunan Ahmet İlhan: “Ülkemizde bireysel ısıtma sistemlerinde kombi; merkezi ısıtma sistemlerinde ise (doğal gaz dışında yakıt seçeneği olmayan) premiks brülörlü yakma sistemleri yaygın olarak kullanılıyor. Bu teknolojilerle kurulan kazan dairelerinde doğal gaz dışında bir yakıt yakılamıyor. Binaların kazan daireleri de mimari açıdan ikinci bir yakıt kullanmaya izin veren kazanların kurulumu için elverişli değil. Bu durum Türkiye’nin enerjide bağımsızlık mücadelesine uygun değil. Maalesef kamu yatırımları ve kamu binaları da bu anlayışla inşa ediliyor. Yapılardaki bu uygunsuz durum, ülkemizin doğal gaza bağımlı hale gelmesine neden oluyor. Binalarımızda artık soba bacası da pek yapılmadığı için muhtemel doğal gaz kesintisi durumunda halkımızın ısıtma için hiçbir alternatifi bulunmuyor.” uyarısında bulunuyor. Türkiye elektrik şebekesinin ısınmada ani ve kitlesel bir tüketimi karşılayamayacağını, üstelik elektrik üretiminde de doğal gaza bağımlı bir ülke olduğumuza vurgu yapan İlhan, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ülkemizde doğal gaz tedarikinin kesilmesi durumunda, elektrik arzı sorunu yaşanacağı da aşikârdır. Bu nedenle ısınmada elektrik alternatifine de pek güvenemeyiz. Böylesi olumsuz bir senaryoda; işletmelerimiz ve sanayi tesislerimiz hem ısıtma hem de üretimden kaynaklı sorunlar yaşayacaktır. Ülkemizin doğal gaza olan bağımlılığının getireceği riskleri öngörmek, alınacak tedbirler için önerilerde bulunmak biz sanayicilerin öncelikli görevleri arasın da yer alıyor. Yakın zaman önce Türkiye’nin doğal gaz tedarikinde yüzde 11 paya sahip olan İran’ın doğal gazı kesmesi nedeniyle sanayi tesislerimizi durdurmak zorunda kaldık. Bu tecrübeden ders çıkarmak zaruridir; çünkü doğal gaz kesintisi politik sebepler dışında teknik, mali, terör ve sabotaj gibi nedenlerden dolayı da olabilir.”
“KAZAN DAİRELERİ, ÇİFT YAKITLI HALE GETİRİLMELİ”
“Olası bir doğal gaz kesintisi krizinde; halkımızın, kamu binalarımızın, işletme ve imalathanelerimizin ısı ihtiyacını sağlayabilecek tedbirleri bir an önce almak zorundayız.” diyerek devam eden Ahmet İlhan, şunları söylüyor: “Tedbir almamak, ülkemiz açısından büyük riskler oluşturabilir. Ancak ‘çift yakıtlı brülör sistemleri’ ile ısıtmada doğal gaz kullanımını alternatifli hale getirmeyi başarmamız halinde; risklerden korunabilir ve hatta doğal gaz arz eden taraflarla pazarlık imkânıyla yıllık milyarlarca dolarlık milli kazanç sağlamak mümkün olabilir.” Sadece Türkiye’de değil, enerji kaynaklarını ve tedarik imkânlarını yeterince çeşitlemeyen ve alternatifler geliştirmeyen tüm ülkelerin üzerinde çalıştığı enerjide bağımlılık sorununun ve olası risklerinin altını çizen İlhan, çözüm önerilerini ise şöyle sıralıyor:
* Muhtemel doğal gaz kesintisi için bir kriz senaryomuz olmalı ve yapılarımız buna göre projelendirilerek
inşa edilmeli. Tüm kazan daireleri olmasa bile bazı kriterlerle tanımlanan yapıların kazan daireleri, çift yakıtlı hale getirilmeli. Bu önlemler, olası bir doğal gaz krizinde en azından kamu binalarının ve kritik tesislerin ısınmasını sağlayacak bir çözüm olabilir. Bu çözüm, kamu kurumlarının ayakta kalarak krizi yönetebilmelerine de olanak sağlayabilir.
* Önlemleri hayata geçirmek; küçük bir yasal düzenleme ve son derece uygun bir maliyetle mümkün. Çünkü hem doğal gazla hem de fuel oil ile çalışan brülör teknolojisi, Türkiye’de yerli imkânlarla üretilebiliyor. Bu tedbirin toplam inşaat maliyeti içindeki payı belki binde 1 oranını geçmeyecektir. Ancak getirileri dikkate alındığında; binalar ve endüstriyel tesisler için çok önemli bir yatırım olacaktır. Dolayısıyla olası bir krizde bu teknolojinin sağlayabileceği avantaj konusunda kamuoyu aydınlatılmalıdır. * İkinci yakıt kullanımına uygun brülör ve ısıtma sistemlerinin kullanımı teşvik edilmeli, buna yönelik politikalar ve kanuni altyapı hızla gündeme alınmalıdır. Bunu yapabilecek teknolojiye ve operasyonel güce sahip olduğumuza inanıyoruz. Son olarak, motorin ve fuel oil yakıtların doğal gazın alternatifi olmayacağını ancak kaosun çözümü olabileceklerinin altını çizen İlhan, “Motorin ve fuel oil yakmanın zorlukları ve zararlarının farkındayız, ancak bu alternatiflerle tehditleri fırsata dönüştürmek mümkün olabilir.” değerlendirmesinde bulunuyor.