2025 YILINDA KÜRESEL EKONOMİYİ VE TİCARETİ DOĞRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK ŞEKİLLENDİRECEK UNSURLAR, BÜYÜK ÖLÇÜDE BEŞ TEMEL DİNAMİK OLARAK KARŞIMIZDA DURUYOR: ABD’NİN YENİ EKONOMİ VE TİCARET POLİTİKALARI, ABD VE ÇİN HEGEMONYA MÜCADELESİ İLE JEOPOLİTİK GELİŞMELER, PARA POLİTİKALARI, DEĞERLİ ABD DOLARI VE SON OLARAK TEKNOLOJİK GELİŞMELER VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİ.
Zor bir yılı geride görünen o ki zorlu bir başka yıl bizi bekliyor. 2025’te, özellikle ABD politikaları ekseninde şekillenecek yeni “sorunlarımızı” hızlıca gözden geçirmeye başlayalım.
ABD’NİN YENİ EKONOMİ VE TİCARET POLİTİKALARI
2025 yılında küresel ekonomi üzerinde en büyük etkiyi yapması beklenen unsur, ABD’nin yeni yönetiminin izlemeyi hedeflediği dış ticaret politikası olacaktır. ABD yeni yönetimi Çin, Meksika ve Kanada başta olmak üzere tüm ülkelerden yaptığı ithalata ek vergiler koymayı planlıyor. ABD’nin ithalat vergileri koyması halinde diğer ülkeler de ABD’ye karşı vergiler koyacaktır ve bu karşılıklı vergiler giderek yayılacaktır. Trump, 2018 yılındaki ilk Başkanlık döneminde, sadece bazı metal ürünlerinin ithalatına vergiler koymuş ve bu vergilerin küresel ticaret üzerindeki etkisi sınırlı kalmıştı. Trump’ın ikinci Başkanlık döneminde ise tüm ithal ürünlere vergi konulması hedefi, küresel ekonomi ve ticaret üzerinde yüksek daraltıcı etkiler oluşturabilir. ABD’nin amacı, ABD’li ve diğer ülke yatırımcılarını ABD’ye çekmek: Böylece ithal ürün yerine ABD malı ürünlerin üretilmesi ve tüketilmesi. Diğer yandan Trump’ın uygulayacağını söylediği yüksek ithalat vergileri enflasyonu da yukarı yönlü etkileyecektir. Bu nedenle 2025 yılına yönelik para politikaları da önemli ölçüde güncellenecektir.
ABD-ÇİN HEGEMONYA SAVAŞI VE JEOPOLİTİK RİSKLER
ABD yeni yönetimi siyasi, askeri ve ekonomik alanda dünya liderliğini bırakmak istemiyor. Bu konuda en önemli ve tek rakip ülke ise Çin. ABD yeni yönetimi Çin ile hegemonya mücadelesini muhtemelen hızlandıracak ve olası karşılıklı yaptırımlar küresel ekonomiyi sınırlayacaktır. Diğer yandan ABD yeni yönetimi, Çin ile olan hegemonya mücadelesine gerekli ağırlığı verebilmek için diğer coğrafyalardaki jeopolitik gerginliklerin çözümünde daha hızlı ve pragmatik olmayı da seçecektir. Örneğin Rusya-Ukrayna savaşında tarafları öncelikle ateşkese razı etmeye çalışacak, ardından barış görüşmelerinin hızlanmasını sağlayacaktır. İran ve vekaletindeki unsurlar ise ABD’nin ikincil hedefleri olmaya devam edecektir. Burada nükleer enerji anlaşmasına geri dönüş beklenebilir. Aksi durumda İran’ın nükleer enerji ve teknoloji altyapısı hedef olabilir. Suriye konusu ise şimdilik belirsizdir.
PARA POLİTİKALARINDA TEMKİNLİ BEKLENTİLER ÖNE ÇIKIYOR
2024 yılında ABD seçimleri sona erene kadar para politikalarında, enflasyonlardaki düşüş beklentilerine bağlı olarak daha gevşek politikalara hızlı bir geçiş beklentisi bulunuyordu. Ancak ABD seçimlerini kazanan Trump’ın ekonomi ve ticaret politikalarındaki vaatleri enflasyon beklentilerini de değiştirdi. Buna göre, başta ABD olmak üzere ticarette korumacılık enflasyonlardaki düşüşü sınırlayacaktır. Bu çerçevede ABD merkez bankası FED de 2025 yılına ilişkin daha temkinli bir para politikası duruşunu, 2025 yılında 4 ila 5 olan faiz indirim sayısını 1 ila 2 arasına çektiğini bildirerek güncelledi. Avrupa Merkez Bankası ise 2025 yılı için tam tersi bir para politikası benimsemiş durumda. Ekonomideki durağanlık ile ABD ithalat vergileri endişeleri karşısında gerileyen enflasyona bağlı olarak ABM, daha hızlı gevşeme ve faiz indirimine gidecektir. 2025 nisan ayındaki ABM beklentisi, politika faizinin yüzde 2,5’e indirilmesidir. Yılın geri kalanında da yeni faiz indirimleri olabilir. İngiltere’de ise hükümetin ekonomik büyümeyi desteklemek için açıkladığı 2025 yılı bütçesinin olası enflasyonist etkileri karşısında İngiltere merkez bankası 2025 yılı faiz indirimi beklentilerini 4’ten 2’ye indirmiş durumda.
GÜÇLÜ DOLAR BELİRLEYİCİ OLACAK
ABD yeni yönetiminin politikaları 2025 yılında güçlü bir dolara yol açacaktır. Öncelikle faiz farkları nedeniyle dolar güçlenmeye devam edecektir. 1973 yılı sonrasında altın ile olan bağını koparan doların değeri için kullanılan ve altı diğer önemli para birimi sepeti ile ölçülen dolar endeksi, 1973 yılından bu yana en değerli üçüncü dönemini yaşıyor. 1985 ve 2006 yılları sonrasında dolar endeksi ilk kez 110 puana çok yaklaşmıştı. Güçlü dolar, öncelikle diğer para birimlerinin zayıflaması anlamına geliyor. Diğer yandan, güçlü dolar ile emtia ve metal fiyatları da zayıf kalacaktır. Dolar cinsinden finansman ve borçlanma maliyetleri de yüksek seyredecektir.
TEKNOLOJİK GELİŞMELER VE YEŞİL DÖNÜŞÜM ETKİLERİ
Teknolojik gelişmelerin hızı giderek takip edilebilirlikten çıkıyor. Yapay zekâ başta olmak üzere 2025 yılında teknolojideki gelişmelerin hızlanması ve uygulama alanlarının artması beklenebilir. Teknoloji alanında 2025 yılı “beklenmeyenin beklendiği” bir yıl gibi görülmeli. Buna karşın artışa devam eden karbon salımı nedeniyle iklim değişiminin olumsuz etkileri de artacaktır. İklim değişimi ile mücadelede geç kalınıyor olması nedeniyle olumsuz etkilerin yaratacağı insani ve ekonomik kayıplar da artış gösterecektir.
2025 YILI İÇİN YÜZDE 2,8 BÜYÜME BEKLENTİSİ
Ocak ayında uluslararası kurumlar 2025 yılına ilişkin ekonomi tahminlerini güncellediler. Buna göre, mevcut riskler ve belirsizlikler dikkate alınarak yapılan dünya ekonomisi büyüme tahminleri, 2025 yılında da yavaş bir küresel büyümeye işaret ediyor. Örneğin Uluslararası Para Fonu IMF 2025 yılında gelişmiş ülkelerde yüzde 1,9, gelişen ülkelerde yüzde 4,2 ve dünya ekonomisinin geneli için yüzde 2,9 büyüme öngörürken, Dünya Bankası 2025 yılında gelişmiş ülkelerde yüzde 1,7, gelişen ülkelerde yüzde 4,1 ve dünya ekonomisinin geneli için yüzde 2,7 büyüme öngörüyor. Birleşmiş Milletler ise 2025 yılında gelişmiş ülkelerde yüzde 1,6, gelişen ülkelerde yüzde 4,3 ve dünya ekonomisinin geneli için yüzde 2,8 büyüme beklentisini açıklıyor. Özetle, küresel ekonomide 2025 yılında hem gelişmiş hem de gelişen ülkelerde ortalamaların altında bir büyüme performansı beklenirken, dünya ekonomisi 2024 yılında olduğu gibi 2025 yılında da yüzde 2,8 ile zayıf bir büyüme gösterebilir.
DÜNYA MAKİNE VE TEÇHİZAT YATIRIMLARI DURAĞAN KALABİLİR
2020 yılında yaşanan salgın sonrası dünya makine ve teçhizat sanayisi için yeni ve önemli bir büyüme sürecini tetikleyen koşullar oluşmuştu. Tedarik zincirlerinde çeşitlendirme ihtiyacı, tedarik güvenliği, yakından tedarik, kritik ürünlerin yerli olarak üretilmesi ve yeşil üretim gibi yeni eğilimler, makine ve teçhizat yatırımları için yeni bir büyüme dönemi oluşturmuştu. Nitekim 2021 ve 2022 yıllarında dünya makine ve teçhizat yatırımları yüzde 6,8 ve yüzde 5 ile ortalamaların üzerinde büyümüştü. Ancak Rusya-Ukrayna savaşanın yarattığı jeopolitik kırılma, yüksek enflasyon ile enerji, gıda ve yaşam maliyeti krizi gibi sonuçlar, küresel ekonomide yavaşlamaya yol açtı. Yüksek enflasyon karşısında büyük merkez bankaları sıkı para politikaları uygularken, bu gelişmeler çerçevesinde dünya makine ve teçhizat yatırımları 2023 yılında yüzde 1,5 ve 2024 yılında yüzde 3 daraldı. 2025 yılında ise dünya makine ve teçhizat yatırımlarını az önce saydığım beş unsur şekillendirecektir. Ticarette korumacılığın artması genel olarak olumsuz etki yaratabilir. Ancak özellikle ABD’nin yatırımları ülkesine çekme çabası, ABD’de makine ve teçhizat yatırımlarını artıracaktır. 2025’te jeopolitik gerginlikler ve özellikle Rusya-Ukrayna savaşının akıbeti de belirleyici olacaktır. Avrupa’nın içinde bulunduğu durgunluktan çıkışın bir aracı savaşın adil şekilde sona erdirilmesidir. Diğer yandan savunma sanayisi harcamalarının artırılması bu alandaki makine ve teçhizat yatırımlarını destekleyebilir. ABD merkez bankasının temkinli para politikası ise 2025 yılında güçlü dolar ve görece pahalı dolar cinsi finansman anlamına gelmektedir. Bu iki unsur makine ve teçhizat yatırımlarını sınırlayabilir. Euro Bölgesinde hızlı faiz indirimleri ise avro cinsi yatırım finansmanını daha uygun maliyet seviyelerine çekecektir. Avrupa’da jeopolitik baskılar azalırsa, makine ve teçhizat yatırımları için daha uygun finansman koşulları da bulunacaktır. Yeşil dönüşüm amaçlı yatırımlar başta AB’de olmak üzere diğer ülkelerde de devam edecektir. Ancak yeni ABD yönetiminin Paris İklim Anlaşmasından çekilmesi ve küresel yeşil dönüşüm için sağladığı finansman desteğini kesmesi, özellikle enerji ve sanayi alanındaki yeşil dönüşüm yatırımlarını olumsuz etkileyecektir. İleri teknoloji alanındaki gelişmelerse bu alandaki makine ve teçhizat yatırımlarında hızlı büyümenin devam edeceğine işaret ediyor. Özellikle yarı iletkenler ve yapay zekâ ile yeşil ve otonom araçlara dönük yarış ile uzay ve havacılık sanayisi alanlarındaki rekabet, yeni yatırımları destekleyecektir.