Gelişmiş ülkelerde makine sektörünün, aynı zamanda teknoloji geliştirmenin de öncülüğünü yaptığını söyleyen Balıkesir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yüksel, Prof. Dr. Ay ve Yrd. Doç. Dr. Oral, Moment...
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE MAKİNE SEKTÖRÜNÜN, AYNI ZAMANDA TEKNOLOJİ GELİŞTİRMENİN DE ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPTIĞINI SÖYLEYEN BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ’NDEN PROF. DR. YÜKSEL, PROF. DR. AY VE YRD. DOÇ. DR. ORAL, MOMENT EXPO’NUN SORULARINI YANITLADI. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ALTYAPI EKSİKLERİNDEN OLUŞAN DEZAVANTAJI, ÖZELLİKLE YAZILIM KONULARINA EĞİLEREK AVANTAJA ÇEVİRDİ. BÖLÜM TİMAK 2010 KONGRESİ’NE DE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR.
Balıkesir Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bedri Yüksel ve aynı üniversiteden Prof. Dr. İrfan Ay ve Yrd. Doç. Dr. Ali Oral Moment Expo’nun sorularını yanıtladı. Her sektörde olduğu gibi makine sektörü de global kriz nedeni ile zor günler geçiriyor. Balıkesir sanayi bölgesinde küçük çapta makine imalatı yapan firmaların durumuna bakarak bu ifadeyi kullandığını söyleyen Prof. Dr. Yüksel, “Birçok sanayici, gerçekten zor günler geçirmektedirler. Ancak, bu yıl kendilerini tekrar toparlayarak üretime geçmelerini hem ümit etmekte ve hem de dilemekteyiz. Dünyadaki genel krizden en çok etkilenen sektörlerden biri makine sektörü olmuştur. Aynı olayın Türkiye genelinde de meydana geldiğini, az sayıda firmanın krizi fırsata dönüştürdüğü kanısındayız. Bütün ümidimiz bu krizin bir an evvel bitmesi, işlerin yeniden açılması, imalatçıların tekrar yoğun şekilde sipariş almalarıdır. Çünkü makine sanayi bir ülkenin gelişmesinde en önemli sektörlerden birisidir” diyor.
KRİZLE BİRLİKTE AR-GE ÇALIŞMALARI AZALDI
Gelişmiş ülkelerde makine sektörünün, aynı zamanda teknoloji geliştirmenin de öncülüğünü yaptığına değinen Prof. Dr. Yüksel, bir ülkede yeni ürünlerin, makinelerin yapılması için o ülkede yeni yatırımlara ve Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi gerektiğini söylüyor. Prof. Yüksel şöyle devam ediyor: “Son krizle birlikte maalesef yatırımlar ve Ar-Ge çalışmaları azaldı. Ancak TÜBİTAK ve Sanayi Bakanlığı’nın bu alanda, son zamanlarda yaptığı destekler oldukça sevindirici. Ar-Ge çalışmalarında üniversite – sanayi işbirliği gelişmiş ülkelerde olduğu gibi canlandırılarak, akademik çalışmaların sanayiciye ve uygulamaya yönelik olması teşvik edilebilir.” Türk makine sektörünün atağa geçmesi ve gelişmiş ülkelerle yarışabilmesi için, en önemli tedbirlerden birinin de, tüm dünyada olduğu gibi makine sektörünü destekleyen Eximbank kaynaklarının artırılması olduğuna da değinen Prof. Dr. Yüksel, makine sektörüne verilen kredilerin uygun koşullarda olmasının önemine de vurgu yapıyor. Şu anda makine sektöründe gerçekten çok zor günler geçiren imalatçılar bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Yüksel, “Makine imalat sektörü, ülkemizin genel ihracatı ile de yakından ilgili. Aynı kolaylık ve desteklerin ihracatçıya da yapılması gerekir, orta ve uzun vadeli ihracat kredileri verilmelidir. İhracatçı rahatlarsa makine sektörü de ivme kazanıp hızlanacaktır” diyor.
“TEKNOLOJİ GELİŞTİRME ORGANİZASYON İŞİ”
“Teknoloji geliştirme, bir ihtisas ve organizasyon işidir” diyen Prof. Dr. Yüksel, bilim ve teknolojinin bir araya gelmek zorunda olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Kanaatimizce uzun yıllar kendi işini yapan sanayiciler, yaptığı işi geliştirmek istediğinde, teorik bilgiye ve farklı bir bakış açısına ihtiyaçları vardır. Fakat bu güne kadar sanayici, teorik ve uygulamayı bir arada götürecek olan üniversiteler ile yeterli işbirliği içerisine girememiştir. Üniversitelerde sanayici ile yeterli işbirliği içerisine girememiştir (istisnalar ve bireysel birliktelikler hariç). Bu alanda bilinen birçok çalışmalar, yapılmış ve devam etmekle beraber istenilen düzeye gelmemiştir. Özellikle üniversitelerdeki, akademik unvanların alınmasında halen geçerli olan yayınların yanı sıra, bu tip uygulamalı proje çalışmalarının da dikkate alınması, akademisyenleri sanayi ile işbirliğine yönlendirecektir. Sanayicilerin, özellikle de küçük sanayicilerin, üniversitelerin araştırma olanaklarından ve akademik personelinden faydalanması ülke ve sanayi açısında oldukça önemlidir. Gelişmiş ülkelerin izlemiş olduğu yolu takipte yarar olduğuna inanmaktayız.” Uzun süre, kendini teknolojik olarak yenilemeyen sanayicinin büyümeye de kapalı olacağını aktaran Prof. Dr. Yüksel, sanayicinin araştırma isteyen konularda, üniversitelilerden anında çözüm beklenmemesi gerektiğini vurgulayarak, araştırmanın bir sabır işi olduğunu bilerek, üniversitelere kapıların açılması gerektiğini söylüyor. Bu irtibatın devam etmesinin, uzun vadede akademik kesimin uygulamaya yabancı kalmamasına ve sanayicileri daha yakından tanımasına dayandığının da altını çizen Prof. Yüksel, “Üniversitelerdeki bazı olumsuzluklara rağmen üniversitelerin teknolojiyi yakından takip ettiği ve yeterli bilgiye sahip olduğu dikkate alınmalıdır” diyor. Üniversitelerde uygulamalı mühendislik dalı olan ve altyapı noksanlıkları günümüzde had safhaya gelen makine mühendisliği bölümlerine resmi ve özel kurumların destek olması ve alt yapılarının gelişmesine katkıda bulunmaları gerektiğini de değinen Prof. Dr. Yüksel, “Günümüzde altyapı oluşturulması için yıllardır bütçe verilmeyen makine mühendisliği bölümlerinden uygun teknolojik destek beklemenin doğru olmayacağı kanaatindeyiz. Bu nedenle sanayi ye hizmet götürecek bu bölümlerin güçlendirilmesi ve sanayiye açılımının sağlanması öncelikli konu olmalıdır” diye konuşuyor.
BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ SANAYİ İŞ BİRLİĞİ
Balıkesir Üniversitesi Makine Bölümü ile makine sektörü arasındaki ilişkiyi ise Prof. Dr. İrfan Ay aktarıyor: “Edremit’te Edvan isimli bir firma alüminyumdan soğutma fanları üretmekteydi. Üniversite olarak bize geldiler ve bu fanların kompozit malzemeden yapılıp yapılmayacağını sordular, bu firma daha önce kum+polyester karışımı bir kompozitten bunu denemiş fakat başarılı olamamış. Biz de bunu yüksek lisans/doktora çalışması olarak ele alabileceğimizi kendilerine söyledik. Bize destek vereceklerini söylediler. Biz bu konuyu araştırdık. Doktora konusu yaptık. Bununla ilgili bir yorulma makinesi imal ettik. Zira kompozit malzemeden yapılacak fan’ın işletme şartlarında Alüminyum, kadar dayanıp dayanmayacağını, onun yorulma mukavemeti belirleyecekti. Çalışma 3-4 sene sürdü. Kompozitten yapılacak bir fanın Alüminyum dan 3 kat daha dayanıklı olduğu, daha hafif olduğundan onu çevirecek elektrik motorunun da daha ucuz olacağı kanıtlandı. Biz çalışmamızın daha birinci yılında iken Edvan şirketi yöneticileri değişti, kimse bizle bir daha ilgilenmedi. Biz o çalışmayı 3 farklı makale şeklinde yurt dışı yayını (SCI) olarak yayınladık. Yaklaşık 1 yıl boyunca en çok okunan 25 makale arasında yer aldı. Biz sanayinin problemine net cevap verdik. Ancak çalışmanı n başlangıcında irtibat kesildi.” Prof. Dr. Ay ayrıca bulundukları bölgemizde ayrıca TÜBİTAK projesi kapsamında jeotermal tesislerin verimli çalışması ile ilgili çalışmalar yürütüldüğünü aktarıyor ve Prof. Dr. Bedri Yüksel’in yürütücülüğünde Bigadiç, Edremit, Güre ve Gönen İlçelerinde jeotermal enerji ile ısıtılan yaklaşık 11 bin konutun ıslah çalışmalarının devam ettiğini söylüyor. Sanayi ve konut sektöründe enerji tasarrufuna yönelik önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Prof. Dr. Ay, “Sanayinin önemli girdisini oluşturan enerjinin yaklaşık yüzde 80’ni ithal eden ülkemizde bu alanda yapılan çalışmalardan önemli sonuçlar elde edilmektedir” diyor.
“ALT YAPI EKSİKLİKLERİMİZ VAR”
Prof. Dr. Ay, fakülte olarak makine mühendisliği yetiştirme açısından, diğer birçok üniversitede de olduğu gibi önemli alt yapı eksiklikleri olduğunu söyleyerek, “Üniversitelerin çoğu teknoloji yarışında son yıllarda geri kalmışlık çemberindedir. Bunun önemli sebeplerinden birisi üniversitelerdeki mevcut bütçelerin yetersizliğidir (Bölümümüze yıllardır demirbaş alımı ile ilgili bütçe girişi olmamıştır)” diyor. Mevcut döner sermaye yasasına da değinen Prof. Dr. Ay, bu yasanın mevcut hali ile üniversite öğretim üyelerinin döner sermaye kapsamında çalışmasını teşvik etmek yerine, kendi kabuğuna çekilmesini teşvik ettiğini söylüyor. Prof. Dr. Ay şöyle devam ediyor: “Bu ise genel olarak, hem sanayiden, hem teknolojik gelişmelerden uzak kalan öğretim üyesi yapısını gündeme getirmektedir. Öğretim üyelerini, sadece eğitim-öğretim yaparak üniversiteleri içine kapalı konuma sokmaktadır. Eskiden teknolojik yenilikler, üniversiteden sanayiye yayılırken, şimdi sanayi üniversitenin önüne geçmiş vaziyettedir. Bu sorunlar sebebiyle alt yapımız yeterli değildir.” Ellerindeki bazı temel cihazların eski teknoloji olarak kalmasının ve bölümlerin teknoloji düzeyi yüksek alet cihaz alamamasının eğitim-öğretimin kalitesini düşürdüğünü aktaran Prof. Dr. Ay, “Öyle ki; mevcut alet ve cihazların onarımına dahi bazı nedenlerden dolayı bütçe bulunamamaktadır. Bölümümüzde eğitim-öğretimin yapılması için zorunlu olan cihaz ve aletlere acilen ihtiyaç duyulmaktadır” diyor. Prof. Dr. Ay, bu alanda sektörden beklentilerini ise şöyle aktarıyor: “Öncelikle öğrencilerimize staj çalışmaları sırasında yardımcı olmaları ve ciddi anlamda stajlarını yaptırmalarıdır. İkinci beklentimiz ise kuruluş aşamasını tamamlamamış fakültelere maddi ve manevi destek vererek gelişmelerini kısa zamanda tamamlamalarını sağlamalarıdır. Atıl kalan alet ve cihazlarını bölümlere hibe etmeleri bu bölümlerde okuyan öğrencilerin yetişmesine yardımcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki; bu öğrenciler yarının mühendisleri ve kendilerinin personeli olacaklardır. Makine imalat sektörü ile içi içe olup problem çözmelerde beraber olmak, bu sorunları birlikte çözmek temel dileğimiz olmaktadır. Dış ülkelerde olduğu gibi firmalar ürettikleri cihazlardan bazılarını bölümlere vererek bölümlerin alt yapılarının gelişmesine ve ürünlerinin tanıtılmasına da katkı sağlamış olacaklardır.”
“YAZILIMA AĞIRLIK VERDİK”
Bütün bu karamsarlığa rağmen, öğrencilerin yetişmesi için tüm akademik personelin büyük bir özveri ile çalıştığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ay, “Noksanlıklarımızı bilerek ve farklı şekillerde bu noksanlıkları gidermeye çalışarak mevcut koşullarda piyasanın gereksinimlerini bilen mühendisler yetiştirme gayreti içerisindeyiz ve belli ölçüde de başarı sağlamaktayız” diyor. Prof Dr. Ay piyasanın ferdi olarak erişemediği ‘yazılım konuları’na sırf alet-edavat-makine istemediği için üniversitenin daha fazla sahiplenmesi ile sanayiden önde olduklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Hatta biz Balıkesir Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Bölümü olarak bu açığı görüp, bu yapımızla gelişmiş üniversitelerin aynı bölümlerinden farklı olduğumuzu göstermek için yazılım konusuna ağırlık verdik. Bunu yaklaşık 5-6 seneden beri sürdürmekteyiz. TİMAK (Tasarım İmalat Analiz Kongresi) 2010 Kongresi de, bu söylediğimiz düşüncenin bir ürünüdür. Bu konuda göze batmak istiyoruz. Bunu da başaracağız. Bizim bölümümüzde AUTOCAD, SOLIDWORKS, ANSYS gibi ana yazılımlar kurs değil, ders olarak okutulmaktadır.” Yrd. Doç. Dr. Ali Oral ise, üniversite-sanayi iş birliğini düzgün hale getirecek, öğretim üyelerinin piyasadaki problemlere eğilmesini sağlayacak, akademik yükselme koşullarında sanayiye yönelik çalışmaların da dikkate alınması ve döner sermaye yasasının zaman geçirilmeden daha iyi işler hale getirilmesi gerektiğini söylüyor. Yrd. Doç. Dr. Oral şöyle devam ediyor: “Sanayi ve öğretim üyeleri arasındaki bağ kurulmalı ve devam ettirilmelidir. Sanayicinin bilimsel çalışmaların zaman alabileceğini ve sabır gerektirdiğini bilmeli, üniversite öğretim üyeleri de sanayici için zamanın para olduğunu bilerek sanayiciye yardımcı olmalıdır. Ürün geliştirme, yenileştirme, teknoloji geliştirme için üniversite öğretim üyelerine mutlak surette ihtiyaç olduğu bilinmelidir. Ar-Ge fikri en küçük işletmeden en büyüğüne kadar akılda olmalı, firmalar bu çalışmalarıyla öğünür hale gelmelidir. Bu fikir sanayicide oluştuğunda, bunun bir piyasası oluşur. Küçük firmalar için daha az ücret, büyük firmalar için biraz daha fazla bir ücretle üniversite öğretim üyelerinin de sanayi problemleri ile yoğrulmaya başlarlar. Birlikte KOBİ projelerine girmelidirler.”
KUTU:
“Makine imalat sektörü, ülkemizin genel ihracatıyla yakından ilgili. Aynı kolaylık ve desteklerin ihracatçıya da yapılması gerekir, orta ve uzun ihracat kredileri verilmelidir. İhracatçı rahatlarsa sektörü de ivme kazan›p hızlanacaktır.”
Prof. Dr. Bedri Yüksel
Balıkesir Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine
Mühendisliği Bölümü Başkanı
Gelişmiş ülkelerde makine sektörü, aynı zamanda teknoloji geliştirmenin de öncülüğünü yaptı.