Makine sektöründe, kendi tasarımını geliştiremeyen, kendi teknolojisini üretemeyen bir ülkenin başarılı olma ihtimali olmuyor. dokuz eylül üniversitesi makina mühendisliği bölüm başkanı prof. dr. mustafa sabuncu ülkemizin bu...
Türkiye Makine Sanayi Sektö- rü’nün son yıllarda istikrarlı bir şekilde büyüme gösterme- sine rağmen gelişmiş ülkeler- deki rakipleriyle kıyaslandı- ğında kimi eksiklikleri olduğu da görü- lüyor. Tabii ki sektörde her alanda iste- nilen seviyede olunamamasının en te- mel sebebi henüz yolun başlarında olunması. Sektör temsilcileri pek çok alanda Amerika Birleşik Devletleri ve gelişmiş Avrupa Ülkeleri’ndeki rakiple- rinin yararlandığı finans destekleri, fuar katılım destekleri, Ar-Ge destekleri gibi teşviklerden eşit oranda yararlanamı- yor. Bunun yanı sıra, sektör temsilcileri- nin de sıklıkla dile getirdiği bir diğer konu ise ülkemizde üniversite sanayi iş- birliğinin istenilen seviyede olmayışı. Son yıllarda, bu alanda da pek çok olumlu adım atılmış ve kimi teşvikler ar- tırılmış olmasına rağmen, hem sanayi temsilcileri hem de üniversite temsilci- leri aradaki ilişkinin geliştirilmesi için daha fazla mesafe kat edilmesi gerektiği görüşünde ortaklaşıyorlar. Moment Ex- po ekibi olarak, bu sayımızda, OAİB ile kimi ortak projeler de yürütmekte olan Dokuz Eylül Üniversitesi Makina Mü- hendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sabuncu ile üniversitelerinin sektöre bakışı, üniversite sanayi işbirli- ğindeki mevcut durum ve yürütmüş ol- dukları çalışmalar hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. Türkiye makine sektörünün günü- müzdeki durumu ile ilgili yorumla- rınız nelerdir? Türkiye makine sektörü son yıllarda ol- dukça atılım yapmış büyümekte olan bir sektördür. Ancak ülkemizin işgücü po- tansiyelinin güçlü ve ucuz, ayrıca coğra- fi konumunun ulaşım açısından uygun olması dolayısı ile bu güne kadar sektö- rün teknoloji üretenden ziyade ürün üreten bir sektör şeklinde geliştiği söy- lenebilir. Son zamanlarda hükümetlerin Araştırma-Geliştirmeye verdikleri önem ve destek ile teknoloji üreten bir sanayi şekline yavaş yavaş dönüşülmeye başla- nıldığını memnuniyet ile söyleyebilirim. Ancak mevcut durumu ile sektörün he- nüz yolun başında olduğunu, istikrarlı bir gelişim çizgisi yakalamış olsa da ge- lişmiş ülkelerdeki gibi ekonominin loko- motif gücü olmadığını görüyoruz. Za- man içerisinde sektörün gelişiminin da- ha da hızlanacağını ve ülke ekonomimi- ze ve sanayi birikimimize önemli katkı- lar sağlayacağını düşünüyorum. Makine sektöründe teknoloji üreten ABD ve AB ülkeleri ile karşılaştırıl- dığında Türkiye makine sektörü- nün izlemesi gereken yol haritası ne olmalıdır? Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nin güçlü ülkelerinin gelişimi yol haritasına temel alınabilir. Avrupa Birli- ği?nde birçok ülkenin makine sektörü Türkiye’nin çok gerisinde kalmıştır. Av- rupa Birliği deyince tabii Almanya, İn- giltere, Fransa gibi güçlü ülkeleri refe- rans almamız gerekir. Bu ülkeler genel- likle ağır makine sanayi gibi işgücü ge- rektiren ancak kar yüzdesi düşük maki- ne sanayi yerine iletişim ve yazılım sa- nayi ile elektronik sanayine ağırlık ver- miş görünüyorlar. Bu tür sanayilerin her gün yenilik üreten çok hızlı gelişen sanayiler oldukları görülüyor. Gelişmiş ülkelerin hükümetleri bu çalışmalara Ar-Ge fonları ile destek çıkıyorlar, bu- nun yanında zaten bu ülkelerdeki sana- yi kuruluşlarının ekonomik potansiyeli bu yatırımları yapacak kapasiteye ulaş- mış durumda. Bizde Ar-Ge yatırımı ya- pabilecek sanayi kuruluşu sayısı sınırlı, dolayısı ile bu geçiş süresinde hükümet- lerimizin bu yöndeki teşviklerini artır- maları büyük önem taşıyor. Makine sektöründe uluslararası pa- zarlarda teknoloji geliştirmek çok önemli. Bu noktada sektöre ve üni- versiteye düşen görevler nelerdir? Teknoloji geliştirmek o kadar kolay bir iş değil, burada bana göre bu geliştir- meyi sağlayacak üç önemli faktör göze çarpıyor. Bunlardan birincisi ekonomik güç, ikincisi iş gücü ve yetişkin insan kaynağı, üçüncüsü ise bu iki gücü bir- leştirip teknolojik gelişmeyi sağlayacak yasalar. Sanayi ekonomik olarak güçlü değil ise sonucunu uzun sürede alacağı Ar-Ge çalışmalarına para ayıramaz, ma- alesef bu sebepten ötürü Türkiye’de bir- çok sanayi kuruluşu, özellikle küçük ve orta ölçekteki sanayiler, hemen paraya dönüşecek üretime yöneliyorlar. Dolayı- sı ile Ar-Ge talebi gelmeyince de üni- versitedeki bilgi birikiminin bir anlamı kalmıyor. Buna bir de üniversite sanayi işbirliği için çıkarılan döner sermaye yasası eklenince bu iş çok sıkıntılı bir duruma girmişti. Son dönemde Sanayi Bakanlığı, TÜBİTAK ve TTGV gibi ku- rumlar sanayiciye bu konuda ekonomik destek sağlarken çıkarılan Teknopark ve SANTEZ projesi gibi yasalar, döner ser- maye ile ortaya çıkan problemi de ber- taraf etmiş görünüyor. Ben bu konuda önümüzdeki yıllarda çok fazla bir geli- şim olacağı ve teknoloji geliştirme ala- nında Türkiye’nin ciddi atılımları hayata geçireceği kanaatindeyim. Somut olarak Türk makine sektörü firmalarına ne tür hizmetler sunu- yorsunuz? Ar-Ge çalışmaları, prob- lem çözme gibi sektöre katkılarınız konusunda somut bilgiler verebilir misiniz? Bundan 10–15 yıl öncesine kadar bölge- mizdeki büyük sanayi kuruluşlarına la- boratuarlarımızda malzeme deneyi ağır- lıklı olmak üzere ölçüme dayalı deneysel destek veriliyordu. Ancak son yıllarda büyük firmalar bu laboratuarları kendi bünyelerinde kurdular. Bu hizmetleri şu an KOBİ’lere verdiğimizi söylersem sa- nayi kuruluşlarının alt yapı gelişimleri hakkında da bilgi sahibi oluruz. Son yıl- larda, bilgisayar destekli tasarım konu- sunda firmalara danışmanlık şeklinde büyük destek veriyoruz. Zaten gerek TÜBİTAK ve gerek TTGV destekledikle- ri araştırma projelerinde sanayi-üniver- site işbirliği dayanışmasının olmasına büyük değer veriyorlar. Sanayi Bakan- lığı?nın SANTEZ projesi de bu amaçla çıkarılmış olmasına karşın, uzun bir za- mana ihtiyaç duyulması ve birkaç bü- yük firma dışında diğer firmaların yapı- lan çalışmayı hemen paraya dönüştür- me ihtiyacı bu projenin çok başarılı ol- masının önünde bir engel teşkil etmiş- tir. Ancak ekonomileri gelişmiş firmala- rımızın sayıları arttıkça bu projenin de makine sektöründe teknoloji üretimine çok katkı sağlayacağı kaçınılmazdır. Sektörün ihtiyacı olan makine mü- hendislerini yetiştirmek konusunda fakülteniz yeterli altyapıya sahip mi? Bu noktada sektörden beklenti- leriniz neler? Makine Mühendisliği Bölümümüz ülke- mizin en köklü en iyi eğitimi veren ku- rumlarından biridir. Laboratuar olanak- ları olarak bölgenin en iyi laboratuar olanaklarına sahip olduğumuzu söyle- yebiliriz. Ancak modern çağda cihazlar çok hızlı değişmekte, daha hassas ve sa- nayinin ihtiyacına göre değişik amaçlı ölçümler yapabilen yeni cihazlar ortaya çıkmaktadır. Bizim sanayicilerimizden beklentilerimiz projelerini, üniversite ile beraber hareket edip ortak projeler şek- linde oluşturmalarıdır. Projelerdeki teç- hizat faslı kullanılarak üniversite labora- tuarlarında olmayan Türk sanayine hiz- met verecek yeni cihazların temin edil- mesinin yanında, teknolojik özelliğini yi- tirmiş cihazların da yenilenmesi ve bö- lümlerimize kazandırılması sağlanabilir. Makine sanayisi yetişmiş eleman bulmak konusunda sıkıntılar yaşa- nıyor. Sizce bunun nedeni nedir? İşin enteresan kısmı sanayicinin sıkıntısı gibi bizim de sıkıntımız var. Biz de üni- versitelere son yıllarda iyi yetişmiş araş- tırmacılar almakta zorluk çekiyoruz. Ta- bii bizim açımızdan durum farklı, yeni mezunlar üniversitedeki ücret politikası- nı beğenmediklerinden üniversitelerde kalmak istemiyorlar. Gelişmiş Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde yetişmiş insan gücü açığı ve mevcut çalışma şartlarının ülkemiz- den daha iyi olması birçok gencimizin bu ülkelerde çalışmayı tercih etmesine sebep oluyordu. Bir de buna son yıllar- daki makine sanayindeki hızlı gelişme sonucu artan talep eklenince yetişmiş eleman bulma zorluğu ortaya çıktı. Türk sanayinin güçlenmesi ile çalışma şartla- rı iyileşmeye başladığından yurt dışına olan beyin göçünde bir azalma olduğu kanaatindeyim. Yetişmiş eleman sayısını artırmanın bir mühür-bir müdür felse- fesi ile üniversite açmakla karşılanma- yacağını, ilk önce üniversitelerin alt ya- pısını oluşturarak bunun karşılanması- nın daha doğru olduğunu düşünüyo- rum. Aksi takdirde, yetişmiş insan gücü sıkıntısı yerini yetişmemiş insan çoklu- ğuna bırakabilir ki bu da toplumda çok büyük sosyal yaralar açabilir. Toparlayacak olursak üniversite sa- nayi işbirliğinde doğru işleyen ve eksik olan noktalar nelerdir? İleriye dönük işbirliğini güçlendirmek için neler yapılmalıdır? En büyük eksiklik bence hem üniversi- tenin hem de sanayinin birbirlerini ye- terince tanıyamamış olması ve bunun yanında, üniversitelere kapasitelerinin üzerinde öğrenci alınması nedeni ile öğretim üyelerinin araştırmaya ve sana- yiye zaman ayıramamalarına sebebiyet olunmasıdır. Yoksa son zamanlarda çı- karılan yasalar bu gelişmeye katkı koya- cak yöndedirler. Şimdi sıra üniversitede yetişmiş eleman sayısını artırmaya gel- miştir. Bu da ancak genç mezunların üniversiteyi sosyal ve ekonomik olarak çalışacakları bir kurum olarak tercih et- melerini sağlayacak tedbirlerin alınma- sıyla mümkün olabilir. Dokuz Eylül Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nün şu anda gerçekleştirdiği faaliyetlerden ve gelecek vizyonundan bahseder mi- siniz? Makine Mühendisliği Bölümümüzde sa- nayicilerimizin öğrencilerimize yardımcı olabilmeleri için her öğrencimizin sana- yiden bir dış danışmanı vardır. Sanayi- cilerimizin üniversiteden beklentilerini öğrenmek ve ikili istişarelerde bulun- mak için Endüstri Danışma Kurulumuz (EDK) mevcuttur. EDK ile yılda en az iki defa toplantı ya- pılmakta ve endüstriden gelen taleplere göre eğitimimize yön verilmektedir. Bu bağlamda yeni seçimli dersler açılmak- ta, gerekli görüldüğünde de kendilerin- den destek alınmaktadır. Öğrencilerin ölçüm becerilerini arttır- mak amacı ile 2008–2009 akademik yılı için Ölçüm ve Analiz Laboratuarı dersi ile yeni seçimli dersler programımıza konmuş ve teknik açıdan özelliğini yitir- diğine inandığımız dersler de program- dan çıkarılmıştır. Bölümümüze yeni ka- tılan öğrencilerimize Makine Mühen- disliğine Giriş dersi adı altında Makine Sanayinin mensupları tarafından o mesleğin önemini belirten seminerler verilmektedir. Yine son sınıf öğrencilerimize sanayi- mizin değişik yöneticileri tarafından Mesleğe Giriş adı altında haftada 3 sa- at mesleki seminerler verilmektedir. Bölümümüzün misyonunu, “Yurttaşlık sorumluluğu ve toplumsal gelişmeye katkı yapmayı ön planda tutarak nite- likli eğitim sunmak, temel ve gelişen alanlarda araştırmalar yaparak bilime ve teknolojik gelişmeye katkıda bulun- mak ve ülkemiz için öncelikli alanlarda çalışmalar yaparak endüstrinin gelişi- mine yardımcı olmak” şeklinde özetle- yebilirim. Bu doğrultuda vizyonumuz ise “Isıl ve mekanik sistemlerle ilgili mühendislik problemlerini tanımlayabilen; mate- matik, fen ve mühendislik bilgilerini, modern mühendislik araçları, analiz ve ölçme metotları kullanarak çözümler geliştirebilen, verimlilik, ekonomiklik, standarda uygunluk, çevreye duyarlı- lık vb. ölçütleri göz önüne alarak ısıl ve mekanik sistemleri ve/veya bu sis- temlerle ilgili parçaları tasarlayabilen, üretim endüstrilerinde ve mühendis- likte etkin takım çalışması yapabilen yazılı ve sözlü iletişim kurabilen, mes- leki gelişme için gerekli alt-yapıya sa- hip, yaşam boyu öğrenme gerekliliğini kavramış, mesleğinin etik sorumluluk- ları, evrensel ve toplumsal etkileri hak- kında bilinçli, çağın sorunlarına du- yarlı makine mühendisleri yetiştirmek” olarak şekilleniyor. Bundan sonra da çalışmalarımıza bu ilkelerimiz ışığında, ülke menfaatlerini her zaman için en üst seviyede dikkate alarak devam edeceğiz.
Prof. Dr. Mustafa Sabuncu Dokuz Eylül Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölüm Başkanı Türk makine imalat sektörü son zaman- larda hükümetlerin de AR-GE’ye verdik- leri önem ve destek ile teknoloji üreten bir sanayi şekline yavaş yavaş dönüşüyor.
“Yetişmiş eleman sayısını artırmanın bir mühür-bir müdür felsefesi ile üniversite açmakla karşılanmaya- cağını, ilk önce üniversitelerin alt yapısını oluşturarak bunun karşılanmasının daha doğru olduğunu düşünüy- orum. Aksi takdirde, yetişmiş insan gücü sıkıntısı yerini yetişmemiş insan çokluğuna bırakabilir ki bu da toplumda çok büyük sosyal yaralar açabilir.”
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ MAKİNA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ NE YAPIYOR?
>> Endüstri Danışma Kurulu aracılığı ile sanayicilerin üniversiteden talepleri ışığında eğitimine yön veriyor.
>> Ölçüm ve Analiz Laboratuarı dersi ile öğrencilerin ölçüm becerilerini arttırmayı amaçlıyor.
>> Sanayiye laboratuar hizmeti veriyor.
>> Bilgisayar destekli tasarım konusunda firmalara danışmanlık hizmeti sağlıyor.