Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Türkiye’deki 165 araştırma- geliştirme merkezinden biri kabul...
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Türkiye’deki 165 araştırma- geliştirme merkezinden biri kabul edilen ETİ Makine Ar-Ge Merkezi, 2013 yılında resmi olarak faaliyetlerine başladı. 1978 yılında ETİ gıda üretim tesislerinde ihtiyaç duyulan makine ve ekipmanların teknolojilerini geliştirerek üretmek amacıyla kurulan merkez, 84 personeliyle daha iyiye ulaşmak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. ETİ Şirketler Grubundan aldıkları güçle hedefleri doğrultusunda ilerleyeceklerini aktaran Deniz Çakar, merkezin yapısı, çalışmaları ve uzun vadeli planlarını paylaştı.
Eti Makine Ar-Ge Merkezi ne zaman kuruldu? Firmanız bünyesinde Ar-Ge merkezi kurulmasının temel nedenleri nelerdir?
ETİ Makine resmi olarak 1978 yılında, ETİ gıda üretim tesislerinde ihtiyaç duyulan, makine ve ekipman teknolojisini geliştirmek amacıyla kuruldu. Ancak resmi kuruluş tarihinden çok önce 1963 yılında Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucumuz Firuz Kanatlı’nın projesini çizdiği tesiste, ilk tünel tipi bisküvi fırını, 1967 yılında ise Türkiye’nin ilk otomatik bisküvi hattı kurularak ETİ Makine’nin temelleri atıldı. O günlerden bugünlere 50’den fazla hattın tasarımı, üretimi ve devreye alınması ile yüzlerce iyileştirme projesi gerçekleştirildi. Bu projelerin temelini oluşturan Ar-Ge çalışmalarını farklı bir disiplin anlayışı içinde ve ayrı bir birimde yürütmek amacıyla, 2012 yılı Aralık ayında belgemizi aldık. 2013 yılı Ocak ayı itibariyle Ar-Ge merkezimiz resmi olarak faaliyete geçti. Ar-Ge merkezinde dünyadaki en güncel teknolojik gelişmeler ile grup içi strateji ve hedefler takip edilerek yenilikçi (inovatif) fikirler birer araştırma projesi haline getiriliyor. Ar-Ge projelerini, ulusal ve uluslararası araştırma kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği içinde yürüterek, proje çıktılarını ticarileştirerek kuruluşumuz ile ülkemizin rekabet gücünde sürekliliği sağlamayı hedefliyoruz.
Merkezin yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Üretime yönelik geliştirilen projeler var mı? Çalışmalarınız ağırlıklı olarak hangi alana yönelik?
Merkezimiz 2 bin 700 metrekarelik bir alanda çalışmalarını sürdürüyor. Ar-Ge merkezinin 980 metrekarelik kısmı ofis alanı için, 1720 metrekarelik kısmı ise prototip imalat alanı için ayrılmış durumda. Ar-Ge merkezimizde görev alan 84 çalışan görev alıyor. 13’ü yüksek lisans 35’i lisans derecesinde eğitim almış çalışanlarımız arasında doktora ve lisansüstü öğrenimlerine devam edenler de bulunuyor. Merkezimizde, Ar-Ge projeleri fikir aşamasından başlayarak projelendiriliyor, sektörümüzle ilgili her türlü araştırma ve geliştirme imkanlarıyla, tasarımsal faaliyetler gerçekleştirilerek hayata geçiriliyor. ‘Ar-Ge Merkezi Prototip Alanı’nda ise Ar-Ge projeleri sonucu tasarlanan prototiplerin, imalat ve montaj aşamaları tamamlanıyor, devamında deneme ve test çalışmaları yapılıyor. ‘Robotik Sistemler ve Otomasyon Laboratuvarı’nda, ürün toplama ve dizme amaçlı kullanılan delta robotlar ile altı eksenli kol robotlar, görüntü işleme yazılımlarında kullanılan ekipman ve bilgisayarlar, rotary/lineer servo motorlar ile sürücüler mevcuttur.
ETİ Makine’nin ETİ Şirketler Grubunun bir üyesi olmasının en önemli avantajı, uygulayıcı ve kullanıcının bilgi birikimlerini bir arada barındırması, bu sayede müşteriyi anlayabilen, kullanıcı ihtiyaçlarını tespit edebilen, yeni teknolojiler geliştirebilen ve Ar-Ge stratejisini bu ihtiyaçlara yönelik oluşturan bir firma olmasıdır. Bütün bunların üstünde ve ötesinde en önemli avantaj, “kullanıcı-makineci” birlikteliğinin yarattığı sinerjidir. Çünkü gıda üreticisi büyük firmalar hiçbir zaman teknolojilerinin tamamını makine üreticisi ile paylaşmaz. Makine üreticisi, kullanıcının bazı sırlarını bilmez. Kullanıcı da makinelerin temini ve kurulmasından sonra bazı “ince” noktalarda değişiklikler yapar. Bunları kendi “know-how” bilgisi olarak saklar. Ar-Ge merkezimiz, hamur hazırlama ve dozajlama sistemlerinden, pişirme, soğutma sistemlerine; paketleme, dizme, gruplama ve otomatik dolum sistemlerinden; koli hazırlama sistemlerine kadar, tüm makine ve ekipmanını kendi olanaklarıyla tasarlayıp, üretebilen entegre bir teknolojiye sahiptir. Son dönemde dünya çapındaki modernizasyonu yakalayarak, özgün otomasyon yazılımları, robotlu sistemler ve entegrasyonu, endüstriyel görüntü işleme alanlarında faaliyetlerimizi yoğunlaştırdık. Böylece fabrika otomasyonu konusunda uzmanlaşarak, seri üretim yapan ve otomasyona ihtiyaç duyan diğer pek çok sektöre proje geliştirebilecek bir şirket haline geldik.
ETİ Makine’nin ürettiği ve kurduğu sistemlerin ortak özellikleri; yüksek güvenlikte, daha az bakım ve işgücü gerektiren, üretimde yüksek hızı ve kapasiteyi hedefleyen, maliyet düşürücü, kaliteli ürünlerin elde edilebildiği, sürekli gelişim ilkesiyle üretilen sistemler olmasıdır.
Merkeziniz ilgili devlet kurumlarıyla koordinasyonu hangi düzeydedir? Devlet kurumlarının Ar-Ge uygulamalarına yönelik destekleriyle ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Devlet destekli projeler çalışmalarımız içinde önemli bir yer tutuyor. TÜBİTAK gibi bilimsel kurumlardan alınan destekler, projelere finansal teşvikten ziyade; ilgili üniversitelerimizden gelen hakemlerle iletişim halinde olmak, onların değerli görüş ve değerlendirmelerini almak projelerimizin Ar-Ge niteliğini güçlendiriyor. Ar-Ge merkezimiz kurulduğu günden bugüne kadar TÜBİTAK destekli sekiz projeyi tamamladı.
Dört projeyle ilgili çalışmalarımız ise sürüyor. ETİ Makine olarak üniversitelerdeki bilgi birikiminden, akademisyenlerin uzmanlıklarından faydalanmayı bir kültür haline getirdik. Akademisyenlerle kurulan uzun süreli işbirlikleri ile projelerde fikir desteği alınarak yaşanabilecek darboğazların aşılabilmesi sağlanıyor. Çalışanlarımızın teorik bilgi birikiminin artırılması amacıyla spesifik konulardaki eğitim ihtiyaçları, maliyet ve zaman konusunda her türlü imkan sunularak uzman akademisyenler tarafından karşılanıyor. Üniversitelerimizde var olan bilgi ışığından sonuna kadar yararlanmaya, akademisyenleri de endüstriyel deneyimlerimize ortak ederek bu bilgileri projelerimizde hayata geçirmeye devam ediyoruz. Doktora öğrencisi personelimizin tez çalışmalarını desteklemek amacıyla Osmangazi Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversiteleri ile iki SAN-TEZ projesi yürüttük. Ayrıca Hacettepe Üniversitesi ile işbirliği yaparak Avrupa Birliği ülkelerinden 11 farklı firma ve üç üniversitenin katılımıyla ortak yürütülen uzun soluklu uluslararası AB 7. Çerçeve Programı Projesini tamamladık.
İlgili devlet kurumlarının Ar-Ge’ye yönelik geliştirdiği stratejiler ve teşvik sistemleri her şeyden önce bizleri onurlandırıyor ve Ar-Ge merkezi olarak çabalarımızın desteklenmeye değer görülmesi yeni atılımlar konusunda bizleri yüreklendiriyor.
Ar-Ge merkezi yatırımları ve çalışmalar için ne kadar bütçe ayırdınız? Gelecek dönem içinde merkeze yönelik yatırımlarınız sürecek mi?
ETİ Şirketler Grubuna bağlı şirketimizin kuruluş amacı teknoloji üretmektir. Bu misyon doğrultusundan çalışan şirketimize başarılı olması için sağlanan imkanlar da hedefler gibi büyük tutuluyor. Geçen yıl bütçemizden Ar-Ge’ye ayrılan pay yüzde 15’ler düzeyindeydi. Zaman içinde bütçeden ayrılan payın daha da artmasıyla çalışma alanımız genişleyecektir. Proje bazlı çalışan bir firma olmamız nedeniyle yaptığımız her işte bir üst teknolojiyi arayan, yenilikçi ve katma değeri yüksek projeler yaratan iş felsefesine sahibiz.
Üretimin katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemi nedir? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalıdır?
Ar-Ge demek bildiğinizden şaşmak demektir. Bu, ülkemizdeki firmaların mevcudu koruma adına yapmaya yönelmediği bir durumdur. Yenilikçi ürünler geliştirmek ve bu sayede atılım gerçekleştirmek istiyorsanız, bunun temelinde Ar-Ge faaliyetleri olmalıdır. Çünkü Ar-Ge’nin ilk koşulu olarak araştırma yapmalı yani literatür taraması, patent incelemesi, piyasa araştırması, fuar ziyaretleri gibi faaliyetlerle teknolojik gelişmeleri takip etmek zorundasınız. Bu sayede “Dünyada hangi teknolojiler gelişiyor, bu teknolojileri doğuran bilimsel disiplinler nelerdir, dünyada lider firmalar neler yapıyor?” noktasında bilgi sahibi de olabilirsiniz. Türk firmaları teknolojiyi takip eden firma olmaktan çıkıp, teknoloji üreticisi firmalar haline gelmek zorundadır. Ülkemizde Ar-Ge’ye yönelimi artırmak için teşviklerle birlikte firmalara Ar-Ge’yi besleyecek insan kaynağı yetiştirmek son derece önemlidir. Çünkü maddi teşviklerin yanında bunu başaracak yeterli uzmanlığa sahip personeliniz yoksa en donanımlı laboratuvarlarla en gelişmiş teknolojiye sahip cihazlarınız da olsa pek bir önemi yok. Bunun yolu da yine üniversitelerimizden geçiyor. Üniversitelerle ile işbirliği halinde akademisyenlerin ve öğrencilerin, sanayinin ihtiyaçlarına yönelik dallarda uzmanlık seviyesine erişmesi gereklidir. Belli bir eğitim düzeyine ulaştıktan sonra da daha çok sanayiyle iletişim içinde olunmalıdır. Bu konuda firmalar da üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir.