Sivil toplum yapılanmalarında göreve gelen yeni yönetimlerin, sektörlerine yönelik çalışmalarıyla hedef ve beklentilerini aktarmak için yönetim...
Sivil toplum yapılanmalarında göreve gelen yeni yönetimlerin, sektörlerine yönelik çalışmalarıyla hedef ve beklentilerini aktarmak için yönetim kurulu başkanları ile röportajlar gerçekleştirmeyi sürdürüyoruz. Dergimizin ağustos sayısında Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDÖKSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Kocaoğlu, derneğin son dönem çalışmalarıyla ilgili bilgi vererek yönetim kurulunun yol haritasını paylaştı.
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Görev aldığınız sivil toplum örgütleri hangileridir? TÜDÖKSAD’ın Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlenme sürecinizden bahseder misiniz?
İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesinden 1972 yılında mezun oldum. Döküm sanayisi ile tanışmam 1980 yılına dayanıyor. O tarihlerde yeni kurulmakta olan Trakya Döküm’ün Lüleburgaz fabrikasında proje ve montaj müdürü olarak görev alarak bu alanda çalışmalarıma başladım. Sonraki yıllarda sırasıyla Trakya Döküm’de Fabrika Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcılığı görevlerini üstlendim ve 1992 yılından bu yana da aynı kurumun Genel Müdürlüğünü yapıyorum. 35 yıllık meslek hayatımda Türk döküm sektörünün gelişmesi adına şahsıma düşen sorumluluğu yerine getirmek için TÜDÖKSAD’ın Yönetim Kurullarında 1996 yıllından beri görev alıyorum. 2014 yılı Şubat ayında gerçekleştirdiğimiz genel kurul toplantısında yenilenen yönetim kurulumuzun başkanlığını, 2016 yılında yapılacak genel kurula kadar üstlenmiş bulunuyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım.
TÜDÖKSAD’ın sektörünüz açısından önemi nedir? Derneğinizin öncelikli görevleri, misyonu ve vizyonuyla ilgili bilgi alabilir miyiz?
TÜDÖKSAD üyeleri başta İSO, ASO, EBSO olmak üzere Sanayi ve Ticaret Odalarının Döküm Meslek Komiteleri ve İhracatçı Birliklerinde aktif olarak görev alıyor ve sektörü uzun süredir, bu kurumlarda temsil ediyor. TÜDÖKSAD üyeleri TOBB Türkiye Döküm Sanayi Meclisinde çoğunluktadır. Uluslararası arenada ise TÜDÖKSAD, 1989 yılından bu yana döküm sektörünün uluslararası çatı kuruluşu olan World Foundry Organisation’da (WFO) ülkemizi temsil ediyor. 2007 yılında ise Avrupa Birliği ülkelerinin üye olduğu European Foundry Association’a (CAEF) tam üye oldu. TÜDÖKSAD üyeleri her iki kurumun yönetim kurulları ve komisyonlarında görev alıyor. CAEF Avrupa Dökümcüler Birliğinin 2015 yılındaki dönem başkanlığını da Türkiye üstleniyor. Derneğimizin üç tip üyesi bulunmaktadır, bunlardan birincisi döküm sektöründe faaliyet gösteren sanayicilik vasıflarına sahip üyeler, ikincisi İstanbul Pik Dökümcüler Esnaf ve Sanatkarlar Odası gibi bölgesel kuruluşlar, üçüncüsü ise dernek üyelerimizle ticari ilişkide olan katılımcı üyelerdir. Bu üyeliklerden birinci ve üçüncü tip üyelerin sayıları 151’dir. Ancak bölgesel kuruluşların esnaf ve sanatkar üyelerini de katarsak çok büyük bir aileyiz. Derneğimiz, üye firmaların üretim kapasitesi açısından Türkiye döküm sektörünün yaklaşık yüzde 85-90’ını kapsıyor. Çalışmalarını son yıllarda daha da genişleten derneğimiz, sektörümüzün teknik gelişimine katkı sağlayabilmek için uluslararası kongre ve eğitim çalışmalarına ağırlık vererek, üye kuruluşlarımızın arzu edilen uluslararası başarı seviyelerine erişmesine destek oluyor. Derneğimiz, birlikte çalışmanın verdiği güçle bugüne kadar sektörümüzün birçok temel problemlerinin çözümlenmesine katkıda bulundu.
Yönetim Kurulu olarak görev süreniz içinde izleyeceğiniz bir yol haritanız var mı? Derneğinizin son dönemde yürüttüğü projeler hakkında bilgi alabilir miyiz?
TÜDÖKSAD sektör adına çok sayıda projeyi başarıyla tamamladı. Yeni dönemde de çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. 2012 yılında başladığımız “Döküm Sektörü Envanter Çalışması” projemizi bu yıl sonuçlandırarak sektörümüzle ilgili daha net ve doğru bilgilere ulaşılmasını sağlayacağız. “TÜDÖKSAD Çevre Ödülleri Projesi” kapsamında ise çevrenin korunmasına ve gelişimine katkıda bulunmayı, çevresel açıdan sürekli gelişimi teşvik etmeyi, değişen çevre kavramlarına uyumu cesaretlendirmeyi, ölçülebilir çevre yatırımlarının yanı sıra çevreye ve topluma katkıları olan kuruluşları desteklemeyi, üyelerimizi teşvik ederek ödüllendirmeyi amaçlıyoruz. Yoğun enerji kullanan sektörümüzde enerjinin verimli kullanılması güncel hedeflerimiz arasında yer alıyor. Derneğimiz “Enerji Verimliliği Projesi” ile sektörün tüm bileşenlerinde enerji tasarrufuna yönelik faaliyetleri araştırıp uygulanması konusunda çalışmalarda bulunuyor. Uluslararası Döküm Kongrelerimiz, döküm sektörü ile ilgili akademik, teknolojik, ekonomik, ticari ve idari çalışmalara ilişkin bilgi ve deneyimlerin katılımcılara aktarılmasını, ortak konuların karşılıklı olarak paylaşılmasını sağlıyor. İki yılda bir düzenli olarak gerçekleşen kongremiz Avrupa’da ses getiren bir etkinlik halini aldı. Önem verdiğimiz “TÜDÖKSAD Akademi Projesi” ise sektörümüzle ilgili teknolojik ve yönetimsel eğitimlerin verileceği ve verilecek eğitimlerin üyelerimizce belirleneceği bir eğitim projesidir. Projenin hedefi, sektörün teknik bilgi seviyesini yükselterek rekabet gücünü artırmaktır. Derneğimiz 2012 yılında eğitim salonu ve kütüphanesi ile üyelerine hizmet vermek için İstanbul’da bir gayrimenkul satın alarak hizmete açtı. Derneğimiz 1999 yılında aldığı stratejik kararla ana sanayilerin gelişmiş olduğu Avrupa ülkelerinde tanıtım atağına başladı. Avrupa’nın en önemli sanayi fuarı kabul edilen Hannover’de 1999 yılından bu yana her yıl sürdürülen grup katılımı organizasyonlarıyla TÜDÖSAD, üyelerinin ve Türk dökümhanelerinin ihracat payının artırılmasına önemli katkı sağladı. Aynı amaçla Fransa, İtalya, İngiltere, İspanya’daki çeşitli fuarlarda da tanıtım faaliyetleri gerçekleştiriyor. Sektörel literatüre teknik açıdan katkı sağlamak amacıyla; Döküm Hataları Atlası, Anadolu Dökümün Beşiği, Metalografi, Alüminyum Teknolojileri adlı yayınlarımızı sektörümüzün hizmetine sunduk. Ayrıca sürekli yayınımız olan Türkdöküm dergimizi üçer aylık periyotlarla sektörün tamamına ulaştırıyoruz.
TÜDÖKSAD’ın kamu kurum ve kuruluşları ile koordinasyonu hangi düzeydedir? Sektörden yeterli ilgiyi gördüğünüze inanıyor musunuz?
TÜDÖKSAD, Türk döküm sanayisini yurt içinde ve yurt dışında en üst düzeyde temsil ediyor. Tüm sektör paydaşları arasında tanınıyor ve faaliyetlerde taraf olarak yer alıyoruz. Kalkınma planları ve sanayi stratejik planlarında da sektörümüz adına derneğimiz ilgili bakanlıklara raporlar hazırlıyor. Sektörde yaşanan sorunlar derneğimiz kanalıyla devletin ilgili kurumlarına iletiliyor ve bu konulara dikkat çekiliyor. Başkanı olduğum TOBB Türkiye Döküm Sanayi Sektör Meclisinde, Ekonomi Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile koordineli araştırmalar ve değerlendirmeler yapıyoruz. Bu dönemde Girdi Tedarik Stratejisinde (GİTES) ikinci eylem derneğimiz koordinatörlüğünde yürütülüyor. Ancak sorunlarımızla ilgili devlet birimlerinden yeterli derecede ve çabuklukta ilgi gördüğümüz söylenemez. Dernek yönetimimiz sorunlarımızı her platformda ve her fırsatta dile getirmeye devam edecek.
Sektöre yönelik sunduğunuz eğitim programları nelerdir? Bu konuda üniversitelerle işbirliği içerisinde misiniz?
Sektöre yönelik lisans ve lisansüstü eğitim faaliyetleri derneğimiz tarafından destekleniyor. Önde gelen üniversitelerimizin metalürji ve makine mühendisliği bölümlerinin sektörümüzle ilgili dallardaki araştırma projelerine derneğimiz ve üyelerimiz destek olmayı sürdürüyor. TÜDÖKSAD bünyesinde üyelerimize yönelik olarak sektörel eğitimler süreklilik gösteriyor. Üyelerimizden gelen talepler doğrultusunda sektöre özel teknik ve idari konularda seminer, kurs ve atölye çalışmaları düzenliyoruz. Günümüzde rekabet gücünü yaratan asıl önemli etken, kaynakları verimli biçimde kullanabilmek, üretirken israf etmemektir. Döküm sektörü kirletici bir sanayi dalı olarak düşünülse de; gerçekte tamamen doğal girdilerle (demir cevheri, kömür, silis kumu, bentonit - kil) üretim yapan, hiçbir sıvı atığı bulunmayan bir sektördür. TÜDÖKSAD’ın ana amaçlarından biri de, sektörel uygulamaların masaya yatırılması ve üyelerinin bu konuda bilinçlendirilmesidir. Çevre sorunu; derneğimiz tarafından sektörün bugünkü ve yarınki en önemli sorunu olarak ele alınıyor. Bu doğrultuda, döküm sanayisinde yeni çevre kanunlarına uyum konusunda dernek bünyesinde eğitimler düzenleniyor. Kaliteli ürünlerle rekabet koşullarında yakalanan istikrarın, ancak uluslararası çevre ve çalışma şartlarına uyma kararlılığıyla sağlanabileceği inancı ile TÜDÖKSAD Çevre Ödülü Yarışmasını düzenliyoruz. Böylece çevre koruma bilincini geliştirmek ve çevreyle ilgili uygulamaların işleyişini artırmak hususunda bir farkındalık yaratmayı hedefliyoruz.
Uluslararası rekabet içinde yerli üreticilerimizin teknik donanımları ve sahip oldukları üretim altyapısı hakkında neler düşünüyorsunuz?
Türkiye’de döküm sektörü ve zanaatı köklü tarihsel geçmişi ile beraber sanayileşme döneminde özel teşebbüs yatırımlarıyla gelişerek Avrupa’da ve dünyada önemli bir noktaya ulaştı. Türkiye döküm üretimi 2014 yılı rakamları itibariyle Almanya ve İtalya’nın ardından Avrupa’da üçüncü sıraya yükseldi. Sektör, dünya sıralamasında ise 12’ncidir. Türk döküm sanayisi sadece yurdumuzda değil, Avrupalı ana sanayilerin de stratejik ortağıdır. Sektörümüz, uzun yıllardır büyük çabalarla küresel pazarda yüksek kaliteli üretimle payını artırıyor. Bazı kuruluşlarımız Avrupa’nın sayılı tesisleri arasında yer alıyor. Belirli aralıklarla sektörümüzle ilgili SWOT analizleri yaptırıyoruz ve bu analizlerde sektörümüzün kuvvetli olduğu konuların başında iki milyon tonluk kurulu kapasiteye haiz modern teknolojiye uygun donanımlı, rekabet gücü yüksek ve kalite sistem sertifikalarına sahip tesislerimiz geliyor. Ayrıca yabancı dil bilgisi ve bilgisayar kullanım yeteneklerine sahip genç, yetişmiş ve kalifiye insan gücümüz de bir diğer kuvvetli olduğumuz özelliktir. Yerli işleme sanayisinin yetersizliği nedeniyle dökümhanelerin bünyesinde oluşan talaşlı işleme yatırımlarının yarattığı avantajı da göz ardı etmemek gerekiyor.
Türkiye’nin döküm sektöründeki hedeflerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki sektörümüz, 2023 büyüme ve ihracat hedeflerinde kendine düşen ihracat ve katma değer hamlesini yapma gayreti içinde olacaktır. Sanayimizin en eski ve köklü alanlarından olan döküm, ülkemiz için yüksek öneme haizdir ve sayısız endüstri alanında ara malı kullanılmakta olduğundan, sanayinin olmazsa olmazıdır. Diğer üretim metotlarına göre üstünlükleri ve gelişen modern teknolojileriyle hem dünyada, hem de Türkiye’de uzun yıllar önemini koruyacaktır. Girdilerimizin, büyük bir kısmının yurt içinden TL ile temin edilmesi ve yüksek işçilik katkısı nedeniyle ihracatın parlayan yıldızıyız. İthal girdilere ve montaja dayalı sektörlerden çok daha fazla katma değer yarattığımıza inanıyoruz. Türk döküm sanayisi otomotiv ağırlıklı bir büyüme gösteriyor. Üretimimizin yüzde 70’ini Avrupa otomotiv ana sanayicilerine ve parça üreticilerine ihraç ediyoruz. Bu nedenle Avrupalı otomotiv sanayisinin Türk dökümhanelerinin kalite ve kapasite olarak gelişmesinde çok önemli katkısı vardır. Türk döküm sanayisinin, son yıllarda ulaştığı büyüklüğü sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi ve Avrupa ve dünya sıralamalarında daha yüksek seviyelere çıkabilmesi için geliştirdiği sektörel hedefler koyduk. Rekabet gücümüzün gelişmiş ülkelerdeki rakiplerimizin seviyesine ulaştırılması, müşteri ve pazarın tüm dünya olduğu bilinciyle küresel oyuncu olunmanın amaçlanması, yüksek katma değerli ürünlere yönelme ve bunun gerektirdiği teknolojilerin kurulması, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına ağırlık verilmesi, döküm ürünlerini, rakip ürünler karşısında avantajlı kılacak fonksiyona uygun en hafif parçanın üretilmesi için teknolojik araştırma ve yatırımların yapılması, hızlı ürün devreye sokma ve tasarım yeteneğinin artırılması, müşteri, üretici ve tedarikçi üçgenini ortak çalışma yürütmelerinin sağlanması, üretim verimliliklerinin artırılması bu hedeflerden en önde gelenleridir.
Sektörünün yaşadığı en temel sorunlar nelerdir? Bunların aşılması için neler yapılmalı?
Döküm sektörü de diğer sektörler gibi ülke ekonomimizdeki genel sorunlardan etkileniyor. Döküm sektörünün en önemli sıkıntılarının başında yeni yatırım için arazi temini geliyor. Sektörün geniş sahalara olan ihtiyacı ve sanayinin yoğun olduğu büyük şehirlerde ve sanayi bölgelerinde sanayi arazilerinin bedellerinin çok yükselmesi nedeniyle, dökümhane yatırımları imkansız hale geldi. Bölgesel olarak, sanayiciler yeni ihtisas organize sanayi bölgelerine ihtiyaç duyuyor. Bu açıdan en güncel örnek; İzmir’de ve İstanbul’da yaşanıyor. Bölge dökümcüleri, uzun süredir bürokratik işlemlerin tamamlanarak kendilerine bir alan tahsis edilmesini bekliyor. İstanbul’da yerleşik sanayi tesislerinin yeni İstanbul imar planlarında sanayi alanlarının kaldırılmasından sonra büyüme imkanları kalmadı. Yatırım yapamayan ve büyüyemeyen sanayi kuruluşu yok olmaya mahkumdur. En kısa sürede İstanbul içindeki sanayi tesislerine yakın hinterlant içinde sanayi bölgeleri tahsisi ile teşvik edilmesi gereklidir. Sektörün diğer önemli sorunu ise nakliyedir. Gerek hammaddelerin gerek mamulün nakliyesi önemli bir maliyet unsurudur. Demiryolu taşımacılığının geliştirilmesi, etkin ve ucuz hale getirilmesi sektörün beklediği önemli bir atılım olacaktır. Döküm ürünleri ağırlık/kıymet oranı düşük ürünler olduğundan navlun, dış ticarette önemli bir maliyet kalemi olmaktadır. İhracatta, ürün değeri yüksek olmayan döküm ürünlerinin üzerine nakliye bedelleri yüzde 15-20 arasında ek maliyet getiriyor Bu nedenle, Avrupa’ya demiryolu taşımacılığı mutlaka verimli hale getirilmelidir. Döküm sektörü metal ergitmede yüksek miktarda elektrik enerjisi kullanıyor. Serbest piyasa koşullarının tam olarak oluşmadığı enerji piyasasında, sektör Avrupa’daki rakipleri gibi büyük kullanıcı olmanın avantajını kullanabileceği politikalar bekliyor. Dökümhane atıklarının bertaraf da ayrı bir sorun kaynağıdır. Çevre analizleri için akredite laboratuar sayısı yetersizdir. Atıkların analizini yapacak akredite laboratuarlar artırılmalı ve üniversite ve kamu laboratuarlarında yapılan analizler ilgili bakanlıklar tarafından kabul edilmelidir. Üretim süreçlerinde karşılaşılan tehlike ve risklerin sektöre özgü ele alınması büyük önem arz ediyor. Ancak yeterli sayıda iş güvenliği ve sektör bazında uzman bulunmuyor. Bu alanda yeni iş güvenliği uzmanları ve sektör uzmanlarının yetiştirilmesi sağlanmalıdır. Son teşvik uygulamalarında döküm sanayisi kapsam dışında tutuldu, otomotiv ve oto yan sanayi ve makine imalat sektörleri teşvik edildi. Döküm olmadan otomobil yan sanayi üretim yapamaz, makine ise imal edilemez. Bu nedenle döküm sanayisi de teşvik kapsamı içine alınmalıdır.