Yaklaşık çeyrek yüzyıl önce kurulmuş ve Türkiye’de yüzey işlem konusunda en bilinir marka haline gelmiş olan Kromaş firması, 2014 yılında Rösler Oberflächentechnik GmbH tarafından...
Yaklaşık çeyrek yüzyıl önce kurulmuş ve Türkiye’de yüzey işlem konusunda en bilinir marka haline gelmiş olan Kromaş firması, 2014 yılında Rösler Oberflächentechnik GmbH tarafından satın alındı ve bu tarihten itibaren Rösler Kromaş adı altında ve yüzde 100 Rösler iştiraki olarak faaliyetlerine devam ediyor.
“Kromaş” markasıyla üretilen makine ve sarf malzemeler beş kıtada, 87 ülkede ve 10 binin üzerinde fabrikada kullanılırken, Rösler Kromaş’ın geliştirdiği 3 binden fazla yüzey işlem süreçlerinden birçoğu da bazı sektörlerde uygulanıyor.
Rösler Kromaş Genel Müdürü Dr. Tayfun Sığırtmaç, yüzey işlem sektöründeki iki güçlü ismin oluşturduğu bu yeni sinerjinin, Rösler Kromaş markasında güçlü bir dönüşüm yarattığını söylerken, firmanın ürün ve çözümleri ile gelecek stratejilerini, keyifli bir söyleşide Moment Expo okuyucularına aktardı.
Kromaş, Türkiye’de yüzey işlem sektöründe bilinen bir firma. 2014’teki stratejik satın alma operasyonunun üzerinden ise iki yıl geçti. Bu süreçte satın alma stratejileriniz beklentilerinizi karşıladı mı?
Kromaş Makine yaklaşık 25 yıl önce kurulmuş Türkiye’nin önde gelen yüzey işlem teknolojileri üreten firmalarından biriydi. Kromaş markasıyla gerek Türkiye gerekse yurt dışına binlerce yüzey işlem makinesini ve prosesini başarıyla kurup devreye almıştı. Rösler GmbH ise dünyanın yüzey işlem teknolojileri alanındaki en büyük firmalarından biridir. 100 yıllık bir üretim geleneğini, dünya genelinde Brezilya, Çin, ABD de dâhil olmak üzere 16 ayrı bölgedeki üretim tesisleri ile sürdüren Rösler firması, 2014’te, kendi kurum tarihinde bir ilke imza atarak, Kromaş firmasını satın aldı ve Kromaş ismini koruyarak Rösler Kromaş firmasını kurdu. Halen Rösler Kromaş, yüzde 100 Rösler iştiraki olarak Türkiye’de Kromaş markasıyla yüzey işlem teknolojileri alanında tasarım ve üretim yaparak 80 üzerinde çalışanı ile müşterilerine hizmet veriyor; diğer yandan da dünyada orta segmentte daha yenilikçi çözümlerle müşterilerine ulaşmayı sürdürüyor.
Biz, satın alma sürecinde Rösler GmbH’nin üretim teknolojileri ve bilgi birikimini alırken, bir yandan Türkiye’deki pratikliği korumaya devam ettik. Bu anlamda iki firmanın bilgi birikimlerinin bir araya gelmesi, hem yeni bir kurum kültürünün oluşmasına hem de güçlü bir sinerji ile üretime devam edilmesini sağladı.
Rösler Kromaş hangi sektörlere, ne tür ürünler sağlıyor? Firmanın ürün, marka ve hizmetleri hakkında bilgi verir misiniz?
Yüzey işlem teknolojilerinde çalışma alanlarımız, vibrasyonlu yüzey işlem teknolojileri ve kumlama teknolojileri olarak iki gruba ayrılıyor. Vibrasyonlu yüzey işlem teknolojileri, vibrasyon ile belli bir yörünge şeklinde hareket eden parça ve bu parçaların yüzeylerini pürüzsüz hale getiren sarf malzemelerin (aşındırıcı ve sıvılar) bu dönme esnasında teması esasına dayanıyor. Böylece parça yüzeyi istenilen yüzey kalitesini elde etmek için mikron seviyesinde işleme tabi tutuluyor. Yağ alma, yüzey temizleme, çapak alma, parlatma gibi farklı süreçler bazen ardışık bir sıra ile bazen de aynı anda gerçekleştirilerek istenilen yüzey kalitesi elde ediliyor. Vibrasyonla yüzey işlemenin çok geniş bir uygulama alanı mevcuttur: Alüminyum, çelik, plastik, zamak hatta kuru üretim süreçlerinde ahşap gibi çok farklı malzemelere uygulanabilen bir işlemden söz ediyoruz.
Hizmet verdiğimiz sektörler arasında; hassas yüzey ekipman kullanımı gerektiren makine ekipman üreticileri (dişli gibi), çapakların otomatik temizlendiği pul gibi sac parça, otomotiv ana ve yan sanayinde üretilen hassas yüzey isteyen parçalar, otomotiv iç dış aydınlatma sistemleri, medikal ve tıbbi alet üreticileri, takım tezgahları sektöründe takım ve takım tutucular, jant üreticileri, mobilya aksesuarları, tekstil aksesuarları, kuyumculuk, kapı ve pencere ekipmanları gibi çok çeşitli sektörler ve kullanım alanları bulunuyor. Rösler Kromaş olarak hem yüzey işlem teknolojilerinde tüm müşteri gereksinimi sağlayan makine, ekipman ve sarf malzemeleri üretip geliştiriyor hem de proses atık suyunu tekrar kullanarak verimlilik ve çevre duyarlılığı yüksek arıtma sistemleri geliştirip hizmete sunuyoruz.
Kumlama ve bilyalı dövme (shot peening) ile yüzey işlem teknolojileri ise parça yüzeyine yapılan bilya bombardımanı ile parça yüzeylerini temizleme, pas ve kirden arındırma, boya öncesi hazırlık, mukavemet kazandırma gibi amaçlarla kullanılıyor.
Rösler Kromaş’ı rakiplerinden ayıran temel fark sizce nedir?
Bizi rakiplerimizden ayıran önemli özelliklerden biri, müşteri beklentilerinin şirket için en önemli öncelik olduğunun tüm çalışanlarımız tarafından farkındalığıdır. O zaman müşteriye cevap hızınız, ürettiğiniz ürün kalitesi ve yaptığınız geliştirme çalışmalarının tamamında odağa müşterinizi koyuyor ve birlikte ilerliyorsunuz. Biz ayrıca inovatif bir aileyiz. Tüm çalışanlarımız ürün ve üretim süreçlerine geliştirme önerileri verir ve gelişimin bir parçası olur. Bunları da müşterilerimize yansıtmaya ya da verimliliğimizi artırmaya çalışırız. Ürün kalitemizden taviz vermeyiz ve bu konuda bir şeyi gözden kaçırdıysak ya da farkında olmadan bir hata yaptıysak da müşterilerimizden özür diler, ürünlerimizin sonuna kadar arkasında dururuz.
Bu yıl nasıl geçti, beklentilerinize uygun bir üretim/satış gerçekleştirebildiniz mi? 2017 için öngörüleriniz nedir?
2016 yılı firmamız için oldukça iyimser bir tablo ile kapandı. Her ne kadar ülke olarak zor bir dönemden geçiyor olsak da Rösler Kromaş olarak yılı özellikle yurt içi pazarda yüzde 30 üzerinde bir büyüme ile kapattık. Bu da müşterilerimizi memnun eden işler yaptığımızı gösteriyor. 2017 yılı için de 2016 yılı oranında olmasa da yüzde 20 ve üzeri bir büyüme hedefi koyduk. Bunu yapabilecek ekiplerimiz ve güçlü bir ürün gamımız var. 2017’nin daha sakin iç ve dış politik gündem ile geçmesini ümit ediyorum. Çünkü yatırım ürünleri ürettiğimiz düşünülürse, müşterilerimizin istikrarlı bir ekonomik ve politik atmosfer görmeleri önemli. Böylece sanayiciler olarak bizler de çözüm bekleyen ve yatırım yapmaya hazır müşterilerimiz için değer yaratan çalışmalar yapmayı hedefliyoruz.
Hangi ülkelere hangi hacimlerde ihracat yapıyorsunuz?
Kromaş 20 yılı aşkın süredir ürünlerini dünya pazarına yönlendiriyordu. 2014 yılından bu yana da Rösler Kromaş olarak bu mirası artırarak ilerletme hedefiyle dünya pazarlarında Kromaş markalı ürünlerimizi onlarca sektör ve sanayiye sunuyoruz. Şu anda satışlarımızın yüzde 40 gibi bir bölümünü ihracat yönlendiriyoruz. Amacımız, bu oranı 2017’de yüzde 50 ve üzerine çıkarmak. 2016 yılında 10’dan fazla 10’dan fazla pazarda yapılanmaya başladık. Bunlardan bazılarından olumlu sonuçlar da aldık. Yurt dışında yapılanmak, bayi ağı oluşturmak ve pazarlama faaliyetleri yürütmek oldukça zor ve masraflı bir süreç. Bu konuda bazı destek ve teşvikler var fakat bunların daha basit ve şirketleri motive edici formatta düzenlenmesinde yarar olduğunu düşünüyorum. 80’in üzerinde ülkeye ihracat yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Fakat sürekli ihracat yaptığımız ve bayilerimizin olduğu ülke sayısı 20 civarında seyrediyor.
Rösler Kromaş’ın Ar-Ge yapılanmasından söz edebilir misiniz?
Rösler’in ciddi bir Ar-Ge geçmişi ve güçlü bir Ar-Ge birimi var. Kromaş olarak bizim ise daha kısıtlı, beş kişilik bir mühendis ekibinden oluşan Ar-Ge birimimiz bulunuyor. Bununla birlikte, satın alma sürecinden sonra iki Ar-Ge biriminin ortak bir çalışma alanı oluşturduğunu da söylemeliyim. Bu doğrultuda, Rösler Kromaş olarak, 2015 ve 2016 yıllarında Ar-Ge ve inovasyona özel bir önem verdik. Bu dönemde mevcut ürünlerimizi iyileştirmek kadar yeni ürün geliştirmeye de odaklandık. Geliştirdiğimiz yeni ürünler arasında çevre açısından çok önemli olduğunu düşündüğümüz yeni tip proses suyu arıtma sistemimiz de var. Ayrıca, özellikle merm
er sektörü için Türkiye’nin en büyük mermer plakasını (90cm x 90cm) işleyebilen doğal taş eskitme makinesini de bu dönemde geliştirdik.
“Innovate or die/Değiş ya da öl”, sevdiğim sloganlardan biridir. İnovasyon ve yenilik yapmak, gelişmek, değer yaratmak artık bir lüks ya da seçenek değil, şirketlerin olmazsa olmazlarından biridir. Aksi takdirde ayakta kalmanız, her geçen gün zorlaşan rekabet şartlarında mücadele etmeniz mümkün değildir.
Yurt içi ve yurt dışında düzenlenen fuarların firmanız için öneminden bahseder misiniz?
Fuarlarda müşterilerimizle buluşup onları dinleme imkânımız oluyor. Ayrıca yeniliklerimizi tanıtıyor ve çözümlerimizi sunuyoruz. Fuarlar, potansiyel müşterilerle de direkt temas kurduğumuz ve ürün ve çözümlerimizi anlatma imkânı bulduğumuz önemli bir platformdur. Katıldığımız önemli fuarlara arasında MAKTEK, Win gibi makine fuarları ile Marble gibi doğal taş fuarlarını örnek verebilirim. Benzer platformda fuarlara yurt dışında da bazen Rösler Kromaş olarak direkt biz, bazen de oradaki bayililerimizle birlikte katılıyoruz.
Hadımköy’de yeni bir yatırımınız olacak. Yeni fabrika Rösler Kromaş’a neler kazandıracak?
Rösler Kromaş olarak uzun vadeli stratejik planlar yapıyoruz. Bunlar 2025 yılına kadar uzanan planlar. Fakat bizim öncelikle kısa vadede Türkiye’nin yüzey işlem teknolojileri konusunda lider firması olma hedefimiz var. Müşterilerimize değer yaratan, beklentilerini aşarak karşılayan ürün ve çözümler sunan firma olma gayreti içerisindeyiz. Bu çerçevedeki en önemli yatırımlarımızdan biri, Hadımköy’de kuracağımız yeni fabrikamız olacak. Arazinin alımı yapıldı, üzerine 20 bin metrekarelik kaplı alan inşa edebileceğimiz iyi bir sanayi arazisi olduğunu söyleyebilirim. Bizim de içerisinde olacağımız sanayi bölgesinin altyapı çalışmaları ise henüz yeni tamamlandı. Bu nedenle bizim projelendirme ve inşaat çalışmalarına başlamamız da bu yılın ortalarını bulacaktır. Hedefimiz 2018 sonu 2019 başında tesisimizi hizmete açmak.
Kromaş için “Kalite” nasıl bir yerde duruyor? Bu kavrama nasıl bir pencereden bakıp, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kalite kavramını nasıl algıladığınız, ürünlerinize ve müşterilerinize nasıl yansıttığınız çok önemli. Kalite dediğimizde biz, tedarikçimizden müşterimize sevkiyata kadar olan zincirin tüm halkalarının ürettiği parça, ürün ve hizmetin öneminin anlaşılması ve ortaya çıkan ürünün beklenen fonksiyonları karşılamasını anlıyoruz. Kaliteyi içselleştirmek, süreçlerin içerisine entegre etmek, kalite bekçileri değil gönüllüleri yetiştirmek, üretirken yaratılan değerin farkında olunmasını sağlamak hedeflerimizden biri. Biraz da insan kaynaklarınızdan söz edelim.
İK stratejiniz nedir? Çalışanlarınıza nasıl yatırımlar yapıyorsunuz?
Çalışanlar yani entelektüel sermaye bizim en önemli kaynağımızdır. Onların gelişim ve eğitimleri, yaratacakları değer ile birebir ilişkili olması itibarıyla da ayrıca önemlidir. Özellikle dış kaynaklı eğitimlere 2015 ve 2016 yıllarında önemli bütçeler ayırdık. Daha yetkin ve donanımlı çalışanların hem motive olacakları hem de şirketlerine daha fazla değer katacaklarının farkındayız.
Türk makine sanayisinin gelişimini nasıl değerlendirirsiniz? Sizce 2023 hedeflerine ulaşabilecek miyiz?
Türk makine sektörü 1990’lı yıllarda önemli bir atakla Avrupalı muadillerini yakaladı hatta birçok ülkeyi geçti. Fakat son 10 yılda makine ve teknoloji üretimi yerine biraz fazla inşaat ve enerji alanına odaklanıldı. Makine üreticileri bu anlamda biraz yalnız kaldıklarını düşünmeye başladı. Makine üretimi, bir ülkenin gelişme yolundaki en önemli gücüdür. Ülke olarak teknolojik üretim adına bir hamle yapmaya ihtiyacımız var. 1990’lı yıllardaki makine üretim hamlesini bu kez teknolojik ve katma değerli makine üretim hamlesine çevirmek durumundayız. Almanya’nın en önemli gücü ve dünyadaki söz hakkı büyük oranda teknoloji üretimine bağlıdır. Bizim de daha akılcı politikalarla Türkiye’yi yeni döneme hazırlamamız gerekiyor.
Yüzey işlem sektörünün geleceği ise son derece açık. Bunu sektörün büyüme oranlarından da görüyorsunuz. Türkiye’de her yıl yüzde 5 ve üzeri büyüyen bir sektörden söz ediyoruz. Avrupa kısmen bu anlamda daha doymuş bir pazar olsa da orada da medikal, üç boyutlu baskı, savunma ve havacılık alanlarında yeni teknolojiler ve beklentiler nedeniyle yeni pazar ve potansiyel alanlar oluşuyor.