NURDAN YÜCEL POMSAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI
POMSAD, günlük yaşamın ve üretimin her alanında kullanılmakta olan ve hayati önem taşıyan pompa, vana ve ilgili komponent üreticilerini çeyrek asırdan uzun süredir temsil eden bir sivil toplum kuruluşudur. Sektördeki üreticileri iki grupta toplayabiliriz: orta-büyük ölçekli, fiyat ve kalite ekseninde rekabet edecek kurumsallaşmış ve ağırlıklı olarak ihracat yapan yerli firmalar ile küçük ölçekli firmalar olup daha çok atölye boyutunda faaliyet gösteren kuruluşlar. Bu nedenle, iç piyasada yoğun bir fiyat odaklı rekabet yaşanıyor. Bu rekabeti besleyen bir diğer unsur ise tüketici ve kullanıcıların yeterli bilinçte olmamasıdır ve daralan iç piyasada “ölçek farklılıkları” rekabeti iyice güç hale getirmiştir. Bununla birlikte, salgın sonrası üretim ekseninin Çin’den uzaklaşma eğiliminde olması ve coğrafi konum avantajımız sebebiyle yurt dışından talep artışının olacağı, dolayısıyla üretimde artış görüleceği beklenebilir. Özellikle, sanayileşmiş ülkelerdeki üretim maliyeti yüksekliği ve firmaların iş birliği arayışları da önümüzdeki dönemde olumlu olarak sektöre yansıyacaktır. Bu da bizi 2022 ve sonrası için umutlandırıyor. Salgın ile yeni tedarik zincirlerinin oluşması, 2021 yılında ihracatımıza olumlu yansıdı. 2021 yılında, pompa ve vanalardaki ihracat 2019’a göre yüzde 25,5 artarak 1 milyar 636 milyon dolara ulaştı. Bu ihracatın 779 milyon doları vana ve armatür, 857 milyon doları ise pompa ihracatı olarak gerçekleşti. Ancak, aynı dönemde yerli imalatçıyı yeterince koruyamadığımız ve ithalatın önünü alamadığımızı da toplam vana ve armatür ihracatımızın ithalatın yüzde 60,2’sini, pompa ihracatımızın ise ithalatın yüzde 73,9’unu karşılamasıyla gördük. Ham madde ve enerji fiyatlarındaki artış, sektörün temel girdisi olan döküm malzeme üreticilerini de zorluyor ve belirsizlik onları da etkiliyor. Artan ham madde fiyatları, enerji maliyetlerinin yükselmesi, özellikle doğal gazda kademeli kullanımdan kaynaklı maliyet artışının üretim üzerindeki olumsuz etkisi, döviz kurlarındaki hareketlilikler tüm sektörler gibi pompa ve vana sektörünü de olumsuz etkilemeye devam ediyor. Bu sebeple firmalarımız uzun vadeli öngörülerde bulunamıyorlar. Bunların yanı sıra kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamın engellenememesi, ileri teknoloji ara mallarında ithalata bağımlılık, tüketici bilinç eksikliği, ömür boyu maliyet (ÖBM) bilincinin oturmaması ve fiyat endeksli tercih yapılması, ölçek ekonomisine geçilememesi, Türk Eximbank kredilerinden alınan payın yetersizliği, kredi faizlerinin yüksekliği, kamu alımlarında yerli malı avantajının tam olarak uygulanamaması gibi pek çok önemli sorunumuz hâlâ çözüm bekliyor. Ayrıca, AB Yeşil Mutabakatı ile karbon salımı ve gümrüklerdeki karbon vergisi konularında bilinç düzeyinin sektörde ivedilikle artması gerekiyor. Özellikle, ürünlerin döngüsel ekonomi çerçevesinde değerlendirilmesi -ürünlerin ham maddeden üretime, nakliyeden verimli kullanımına ve hurdaya ayrılmasına kadar geçen süreçlerin değerlendirilerek geliştirilmesi- önemli olacak ve ilgili standartlara uymayan ürünler rekabet etmekte zorlanacaklardır. Bütün bu konular, sağlam finansman kaynağı ile çözülebilir. Sanayicilerimizin finansman problemlerinin yeniden desteklenmesi, yeniden açılması gerekli. Üretimi teşvik eden düşük faizli kredilerin yeniden açılması ile üreticilere can suyu sağlanmalıdır. Yerli sanayiyi koruyacak politikalardan vazgeçilmemeli, üretimin korunması için ek gümrük vergileri gerçekçi oranlara çıkarılmalıdır. Akışkanın kaynağından son çıkış noktasına kadar, hattın her noktasında yer alan yerli “pompa ve vana üreticileri” sadece Türkiye’ye değil konumu itibarıyla dünyaya da önemli bir hizmet sunuyor. Sektörün kesintiye uğramadan verimli, sağlıklı ve üretken bir şekilde çalışması hayati öneme haizdir. Tüm kalbimle, sektörümüzün, çok daha ileriye ve hak ettiği üretim üssü konumuna ulaşmasını temenni ederim.