Döküm çapaklarından dokuma tablo ve heykeller yaparak Türkiye’debir ilki gerçekleştiren Naciye Özdemir; bugüne kadar yaklaşık...
Döküm çapaklarından dokuma tablo ve heykeller yaparak Türkiye’debir ilki gerçekleştiren Naciye Özdemir; bugüne kadar yaklaşık 150esere imza attı. Döküm çapaklarını dokuma, seramik ve yağlı boyaylada buluşturan Özdemir; sanayi atıklarını dünyada da ilk kez kendisinin estetikle birleştirdiğini söyledi.
Hazırladığı koleksiyonlarıyla sanata farklı bir boyut kazandıran Naciye Özdemir eserlerinde döküm çapaklarını kullanıyor. Döküm kalıbının dış profili boyunca erkek kalıpla dişi kalıp arasındaki fazlalıklardan ortaya çıkan çapakları 2006 yılından bu yana çalışmalarında kullanan Naciye Özdemir; bu alanda gerek Türkiye’de, gerekse dünyada hiçbir örneğinin olmadığını ifade etti.
Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
Dört kardeşin en küçüğü olarak 1963yılında Manisa’da dünyaya geldim. 1986 yılında Selçuk Üniversitesi El Sanatları bölümünden, 1995’de Gazi Üniversitesi Dekoratif Sanatlar bölümünden mezun oldum.
20 sene öğretmenlik yaptıktan sonra 2007 yılında emekliye ayrıldım. Aynı sene takı tasarımı ve değerli-yarıdeğerli taşlar üzerine eğitim aldım.N dizayn isimli mücevherat mağazamıaçtım. Evliyim ve iki çocuk annesiyim.
Çapaklardan oluşan eserlerinizi nezamandan bu yana yapıyorsunuz?
Uzun yıllardır seramik ve dokumayayönelik çalışmalar yapıyorum. Ancak 2006 yılından itibaren, daha doğrusu değerli-yarı değerli taşlar üzerine aldığım eğitimden sonra, eserlerimin yanısıra çapaklardan oluşan çalışmalarımıda üretmeye başladım.
Sergilerinizden bahseder misiniz?Tahminen bugüne kadar ortalama kaç eser şekillendirdiniz?
Sergilerime 2001 yılında SanayiOdası’nda dokuma sergisi açarak başladım. Şimdiye kadar üç karma sergiye katıldım ve beş kişisel sergi çalışması yaptım.
Dokumaları farklı materyallerle (yağlı boya,seramik, metal gibi) kullandım. Son sergilerimde dokuma ve yağlı boya tablolara farklı boyutlar kazandırmak için döküm çapakları, maçaları ve kurşun gibi denenmemiş materyalleri tercih ettim. Bugüne kadar yaklaşık 300 parça sergiledim. Bunların150’sinde çapaklarla çalıştım.
Çalışmalarımda döküm çapakları, maçaları vekurşun gibi denenmemiş materyalleri tercih ettiğim için Türkiye’de ve dünyada bu işi yapan ilk isim oldum.
Çapaklardan sanat yapma fikri aklınıza nasıl geldi?
Eşim Nizamettin Özdemir metalurji mühendisidir. Onun sayesinde dökümhanede çapakları görme şansım oldu.Çapaklarla dokuma ve seramiğin güzel bir sentez oluşturacağını düşündüm.Birkaç tanesini denemek için aldım.Düşündüğümden daha güzel tablolar ortaya çıktı. Zaten aldığım yorumlar dabeni teşvik etti.
Koleksiyonlarınızı hazırlarken nelerden etkiliyorsunuz?
Bana zaten çapaklardaki figürler fikir veriyor. Tüm çapaklar bir araya geldiğinde ortaya bir tema çıkıyor, bende o temaya odaklanıyorum ve böylece eserlerimi üretiyorum.
Aslında genel itibariyle bir temam oluyor elbette;ama yaptığım eserleri şekillendirmiyorum,zemin hazırlayıp figürleri önplana çıkarıyorum. İnsanların kendi hayallerindeki şekilleri oluşturmasını istiyorum.
Sanayi atıklarını sanatsal olarak değerlendirirken neler hissediyorsunuz?
Ben yeniliklere açık bir insanım. Çalışmalarımı oluştururken araştırmayı,farklı materyaller kullanmayı seviyorum.Böylelikle atık olarak addedilen bir üründen estetik şeyler çıkarıyorum.Bu da benim için çok keyifli.
Branşınızın diğer sanat kollarına görene gibi zorlukları var?
Her branşın bir zorluğu vardır tabii;ama dokuma ve seramik uzun yıllardıruğraştığım konular olduğu için zorluklarını göz ardı edebiliyorum.Ancak çapaklar için önümde hiç bir örnek yok.
Dolayısıyla çapaklara hayatvermek tamamen kişinin hayal gücüneve ufkuna dayanıyor. Çapakların ağır,sert ve keskin olması en büyük zorluk,çalışmalarım genelde tuval üzerine olduğu için o ağırlığı taşıması çok zor.Bu nedenle biz de tabloları desteklerle güçlendiriyoruz.
Sanırım bu çalışmaları Türkiye’deilk kez siz yapıyorsunuz. Bu konu daneler hissediyorsunuz, düşünceleriniz nelerdir?
Bildiğim kadarıyla dünyada da ilk kez ben yapıyorum. Daha önce döküm çapaklarıyla sanatsal çalışmalar ve sergiler olmuş; ama dokuma seramik ve yağlı boyayla birlikte denenmemiş.Benim tablo ve heykellerimin özel olmalarının önemli bir kısmını bu durum oluşturuyor. Sergilerim yurt dışından gelen ziyaretçilerden de çok büyük ilgi gördü. Onlar da daha önce çapaklardan oluşan sergi gördüklerini; ama böyle çalışmaları ilk defa gördüklerini söylüyorlar.
Döküm sanayine bu yönünüzle farklı bir bakış açısı getirdiniz… Sektörden bu yana size herhangi bir yaklaşım geliyor mu?
Evet, geçen sene Yıldız Sarayı’ndaki sergim de çok ilgi görmüştü; amaTüyap’taki sergi tamamen bu sektöre sergilendi. Fuardaki tüm yorumlar benim için çok değerliydi ve çok güzel tepkiler aldım. Ayrıca birçok sergiteklifi aldım, hepsini değerlendirmek istiyorum.
Gelecekteki çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Sergilerim devam edecek. Her sergidede farklı eserler sunmak istiyorum, buyüzden sürekli yeni eserler üretmeyeçalışıyorum. Tüm bu eserleri yaparken ve sergilerken desteklerinden dolayısizin aracılığınızla Tüdöksad Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Akdaş’a, Anadolu Döküm’e, Kocaeli Valiliği’ne, eşim Nizamettin Özdemir’e ve ablam Hatice Korkmaz’a çok teşekkür ediyorum.