Makine Sanayii Sektör Platformu (MSSP) üyesi dernek, birlik ve diğer sektörel kurumlarda yaşanan bayrak değişimleriyle yeni isimlerin yer aldığı yönetim kurulları görevi devralıyor. Moment Expo olarak...
Makine Sanayii Sektör Platformu (MSSP) üyesi dernek, birlik ve diğer sektörel kurumlarda yaşanan bayrak değişimleriyle yeni isimlerin yer aldığı yönetim kurulları görevi devralıyor. Moment Expo olarak sivil toplum yapılanmalarında göreve gelen yönetimlerin hedef ve beklentilerini aktarmak için yönetim kurulu başkanları ile röportajlar gerçekleştirmeyi sürdürüyoruz. Dergimizin bu sayısında Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Güven, derneğin son dönem çalışmalarıyla ilgili bilgi vererek yeni yönetim kurulunun hedef ve planlarını bizlerle paylaştı.
AYSAD’ın sektör açısından önemi nedir?
Türkiye’deki en eski derneklerden biri olan AYSAD, bu sene 45. genel kurulunu gerçekleştirdi. Bir derneğin bu kadar uzun süre ayakta kalması, alışılmadık ama bir o kadar da gurur duyulacak bir durum. Dernek üyelerimizin ve yöneticilerimizin, sektöre bakış açılarının tarafsız olması, şirketlerin değil de ülke ve sektörün çıkarlarını ön plana alması, ticari etik değerleri benimsemesi, her zaman doğruları savunması, dernek yönetiminin aslında çıkar sağlama mevkii değil bir fazilet mücadelesi mevkii olduğunun bilincinde olması derneğimizin uzun ömrünü açıklamakta yardımcı olabilir diye düşünüyorum.
Derneğiniz nasıl bir vizyon ve misyon üzerine inşa edildi?
Kalite yönetim sistemimizde de belirtildiği şekliyle misyonumuz: Asansör ve yürüyen merdiven sanayisinin öncü ve yenilikçi girişimcilerini dayanışma temelinde bir araya getiren ve onları ulusal ve uluslararası platformlarda temsil eden bir kurum olarak, üyelerine küresel rekabete yönelik eğitim, enformasyon, organizasyon ve strateji desteği sağlamaktır. AYSAD, asansörlerin, yürüyen merdivenlerin ve bunlarla ilgili aksamın daha emniyetli ve kaliteli olarak piyasaya arz edilmesi için çalışmalar yapıyor. Bu çerçevede; resmi kurumlarla işbirliği içinde onlara bilgi desteği vermenin yanında çalışmalara da katılıyor. Mevzuatta oluşan gelişmeleri tüketicilere ve diğer sivil toplum kuruluşlarına duyurmak için çalışmalar yapan derneğimizin vizyonu gereği nitelikli girişimcilerden oluşan ilgili geniş bir kitleyi şemsiyesi altında toplamaktadır. Türk asansör ve yürüyen merdiven sanayisinin temsilcisi olan AYSAD, üyeleri arasında işbirliği ve dayanışma sağlayan, üyelerinin ve sektörün uluslararası ilişkilerini de geliştiren bir vizyon doğrultusunda hareket ediyor. Ülke ve sektör sorunlarında öncü, yönlendirici, çözüm üreten; üreticiye, piyasaya arza kadar olan dönemde bilimsel ve teknik kurallar çerçevesinde sonsuz özgürlük tanınması yolunda çalışan derneğimiz, üniversitelerle ve eğitim kurumlarıyla da her alanda işbirliği içinde.
Yönetim Kurulu olarak görev süreniz içinde kendinize nasıl bir yol haritası belirlediniz? Derneğinizin halihazırda yürüttüğü projeler hakkında bilgi alabilir miyiz?
Dernek yönetimi, şirket yönetiminden farklıdır. Yol haritasından çok yapmak istediğimiz çalışmalar var. Bu çalışmalar sektörümüz ve sektörümüzü etkileyen değişimlerle ilgili. Bugünkü koşullarda derneğimizin gündemindeki belli başlı konular arasında öncelikle muayene kuruluşları tarafında icra edilen asansör muayeneleri ve karşılaşılan sorunlar öne çıkıyor. Bilindiği üzere, dört yıldan bu yana A tipi muayene kuruluşları yeni tesis edilen veya halen faal olan asansörlerde yıllık olarak muayeneler yapıyor. Bu muayeneler, emniyet ve farkındalık açısından çok büyük fayda sağladı. Daha önce asansörü sadece bir kutu olarak gören ilgili kişi ve kurumlar, konunun önemini fark ederek bu farkındalık yönünde davranmaya başladı. Sektörde ve kullanıcılarda kalite bilinci gelişerek kaliteli ürün ve servis talebi arttı. Öte yandan, muayene kuruluşlarının teknik personeli ve yöneticileri iyi niyetle hareket ederek ellerinden geldiğince hızlı ve doğru bir şekilde muayene yapmak yönünde çaba gösteriyor. Muayene yapan mühendislerin bir kısmının tecrübelerinin az ve bir kısmının da mevzuata tam hakim olmamasından kaynaklı bir takım anlaşmazlıklar yaşanıyor. Yönetim olarak bizim yaklaşımımız, karşılaşılan problemleri Bakanlık ve muayene kuruluşlarıyla istişare ederek doğru olanı bulmak ve uygulanmasını sağlamak. Ayrıca 2014 yılında yayınlanarak Avrupa’da yürürlüğe giren 2014/33/AB Direktifinin, Türkiye’de Asansör Yönetmeliği olarak uygulanmasına ve uyarlanma aşamasında karşılaşılabilecek problemlerin de teşhis edilip çözülmesine katkı sunmak amacındayız. Yeni yayınlanmış TS EN 81-20/50 standardının uygulama aşamasında getireceği kolaylık ve zorlukları tartışmak, gerekirse ilgili mercilere duyurmak ve alınan sonuçları üyelerimizin bilgisine sunmak da bir diğer gündem maddemiz. Farklı bakanlıkların farklı zamanlarda çıkardığı mevzuat kaynaklı uyuşmazlıkları tespit edip çözüm önerilerimizi sunmak çalışma planımız dahilinde. Ayrıca üyesi olduğumuz Avrupa Asansör Birliği (ELA), Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED), Makine İmalat Sanayii Dernekler Federasyonu (MAKFED) ve Uygunluk Değerlendirmesi Derneği (UDDER) gibi federasyon ve derneklerin faaliyetlerine iştirak ediyoruz. Mesleki yeterlilik eğitimi ve sertifikasyonu konusunda çalışmalar yürütmek de yine AYSAD’ın önemli gündem maddeleri arasında.
AYSAD’ın kamu kurum ve kuruluşları ile koordinasyonu hangi düzeyde? Bu noktada sektörden yeterli ilgiyi gördüğünüze inanıyor musunuz?
AYSAD, kurulduğu tarihten bu yana her zaman kamu kurumlarıyla diyalog içinde oldu. AYSAD, sektöre bakış açısının tarafsız olması; şirketlerin değil, ülke ve sektörün çıkarlarını ve ticari ahlak değerlerini ön planda tutması; her zaman doğruları savunması; dernek yönetiminin, aslında çıkar sağlama mevkii değil bir fazilet mücadelesi mevkii olduğunun bilincinde olması nedeniyle kamuda saygın bir konumda yer alıyor. Derneğimizin amacı, vizyon ve misyonu bellidir. Bu özellikler, sektördeki kuruluşların küçük bir bölümünün beklentileriyle örtüşür. O sebeple AYSAD üyesi olmak bir prestijdir ve her isteyen, aidat ödeyen AYSAD üyesi olamaz. Bununla birlikte sektör, AYSAD’ın ne dediğine mutlaka kulak verir. Karar vericiler, kendilerine doğruyu söyleyenlere, etik değerlere bağlı olanlara, kendi çıkarını değil de sektör ve ülke için doğruları savunanlara daha çok güvenirler kanaatindeyim.
Sektöre sunduğunuz eğitim programları var mı? Bu konuda üniversitelerle işbirliğiniz hangi düzeyde?
AYSAD, mesleki eğitimin önemini seneler önce fark etti. Altı yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol imzalayarak Samandıra Endüstri Meslek Lisesi’nde (EML) Elektromekanik Taşıyıcılar Bölümü’nün açılmasına ciddi bir destek sağladı. Bu destek, laboratuar malzemesi, eğitim programı ve müfredat içeriği konularında yoğunlaştı. Bilahare Haydarpaşa EML ve Şişli EML’de de aynı bölümler faaliyete geçti. AYSAD bu konuda öncü bir rol oynadı. Derneğimizin üniversitelerle de eğitim ve proje konularında çalışmaları söz konusu. İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde çalışmalarını sürdüren ve değerli görüşleriyle bizlere de yardımcı olan Prof. Erdem İmrak aynı zamanda AYSAD Eğitim Komitesi Başkanı’dır.
Sektörünüz özelinde ivedilikle atılması gereken adımlar ve çözüm bekleyen sorunlar nelerdir?
Muayene kuruluşlarında bulunan elemanların eğitimi sektörün öncelikli çözüm bekleyen problemi olarak karşımızda duruyor. AYSAD olarak da gündemimizin birinci maddesini bu konuya ayırıyoruz. Daha sonra, 2014 yılında Avrupa Birliği’nde yayınlanan asansör direktifinin uyumlaştırılarak yayınlanacak olan yeni asansör yönetmeliği, yeni standartlar ve bunların uygulanması; eğitimin iyileştirilmesi, mesleki eğitim ve sertifikasyon, haksız rekabetin önlenmesi gibi konular da dernek gündemimizde olacaktır. Dernek gündemimizde olmayan ama genelde Türkiye’deki sanayicilerin problemi, fabrika yapacak arsa temini ve bu arsanın tahsisidir. Ülkemizde sanayiciler, sabit sermaye yatırımı olarak arsa ve binaya çok büyük yatırım yapmak zorunda kalıyor. Bu yükü hafifletmek veya zamana yaymak gerektiğini düşünüyorum.
Türk asansör ve yürüyen merdiven sektörünün büyüme hızını ve dünyadaki konumunu değerlendirir misiniz?
Sektörünün büyüme hızının tatmin edici olduğunu düşünüyorum. Sektör, toplumda artan bilinç düzeyi, yeni yönetmeliklerin yürürlüğe girmesi, inşaat projelerinin artmış olmasıyla bir yükseliş trendine girdi. Türk asansör sektörünün dünyadaki konumunu Türkiye’nin imajından kopuk değerlendirmek mümkün değil. Türkiye, sanayisiyle öne çıkan bir ülke olmadı. Ülkemizin imajının parlatılmasına yönelik çalışmalar da pek yapılmadı. Son dönemde, ülke imajının ürün imajıyla bağdaştırıldığı fark edildi ve ülke imajını yükseltecek tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilmeye başlandı. Türkiye’nin Makinecilerinin de bu çerçevedeki çalışmalarının çok faydalı olduğunu düşüyorum. Ne yazık ki Türk asansör sektörü dünyada teknoloji geliştiren değil, ucuz ürün üreten sektör imajına sahip. Bu imaj Türkiye içinde de böyle. İnşaat firmaları ucuz ürün aradıklarında Türk markalı asansör tercih ediyor. Talep bu yönde olunca sektörün büyük bölümü de bu talebe uygun imalat gayreti içine giriyor. Bununla beraber az sayıdaki firma, son 10 yıldır gayretleri ve yakaladıkları kalite standardıyla Avrupa pazarında ürünlerini kendi markalarıyla satmayı başarıyor. Bu çok önemli bir gelişme. Avrupa’da satılan asansörlerin problem çıkarmadan çalışıyor olması sadece o firmanın değil, Türkiye’nin de imajını güçlendirecek. Türkiye, böylece, ara malı tedarikçisi konumundan uzaklaşıp, kendi markasıyla ürün satarak daha yüksek katma değer elde etme imkanı bulabilir.
Sektörünüz 2015 yılını nasıl geçirdi? Global ölçekte 2016 yılından neler bekliyorsunuz? Makine üreticilerine ve üyelerinize tavsiyeleriniz neler olur?
Sektörümüz açısından 2015 yılı olumlu geçti. Muayene kuruluşlarının çalışmaları sonucu ortaya çıkan renovasyon talepleri ve yeni inşaat projeleri sektörü canlı tuttu.
2016 yılında sektörde, 2015’te benzer bir durumun devam edeceğini düşünüyorum. Yeni projelerde, yurt dışı taleplerin düşüşüne bağlı bir miktar azalma olabilir. Makine üreticileri çok geniş bir yelpazede yer alıyor olsa da, Ar- Ge çalışmalarını cironun yüzde 3’ünden fazla tutmaları, firmaları ile Türkiye’nin imajını yükseltmeleri, ürünlerinin kendilerinden çok Türkiye’yi temsil ettiğinin bilincinde olarak hareket etmelerinin faydalı olacağını düşünüyorum. Sektörümüze tavsiye konusunda daha spesifik noktalara değinmek isterim: Yeni standartları daha uygulamaya başlamadan öğrenip gerekli düzenlemeleri yapmalarını, bunun için Ar-Ge çalışmalarını ihmal etmemelerini, kaliteye çok önem vermelerini, yeni yayınlanacak asansör yönetmeliği ve gerekleriyle standartları iyi bilmelerini tavsiye ediyorum.
Türkiye’nin en önemli sorunu eğitim. Üniversite mezunlarının bazılarının bilgi seviyesi oldukça düşük. Bir silindirin hacmini hesap edemeyen elektrik mühendisiyle karşılaştığımı belirtmek isterim. Kablo kesitlerini bilmeyen endüstri meslek lisesi mezunları şirketimize iş müracaatında bulundu. Umut kırıcı derecede düşük bir mezun profilimiz var. Devletin kaliteyi artırma yönünde hızla bir dizi çalışma yapması gerekiyor. Bu, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili çok önemli bir konu. Türkiye’nin gelecek yıllarda oyuncu mu seyirci mi olacağını belirleyecek husus eğitimdir.